TSRS Kapsamında Denetim Kurulunun Rol ve Sorumlulukları

Uluslararası Sürdürülebilirlik Standartları Kurulu’nun standartlarını ve ilgili yasal düzenlemeleri hayata geçirmek için organizasyonların etkin bir yönetim ve denetim mekanizması oluşturması çok önemlidir. Organizasyonlar, sürdürülebilirlik odaklı açıklamalara dayalı karar alımlarını destekleyen, maliyet etkin ve kaliteli raporlamalar sunmalıdır. Bu raporlamalar, şirketlerin hem yasal uyumluluğunu sağlamak hem de paydaşlarına şeffaf ve güvenilir bilgi sunmak açısından kritik bir rol oynamaktadır. Organizasyonların bu hedeflere ulaşması için yönetim kurulları, denetim komiteleri ve üyeler arasında etkili bir iş birliği sağlanmalıdır.

Sürdürülebilirlik ile ilgili açıklamaların raporlanması ve bu raporların bağımsız bir şekilde denetlenmesi giderek daha fazla önem kazanmaktadır. Bu bağlamda, denetim komitelerinin rolü çok önemlidir. Denetim komiteleri, şirketlerin finansal raporlama sorumluluklarını yerine getirmesini sağladıkları gibi, artık sürdürülebilirlik ile ilgili raporlamaların doğruluğu ve şeffaflığı konusunda da etkin bir rol oynamalıdır. Bu komiteler, sürdürülebilirlik kapsamında ortaya çıkan yeni sorumluluklarla birlikte denetim kapsamlarını genişletmelidir. Şirketlerin, bu yeni standartlara uygun şekilde işlem yapmaları, uzun vadeli stratejik hedefleri açısından büyük bir fark yaratabilir. Özellikle, sürdürülebilirlik raporlarının kalitesi ve doğruluğu, şirketlerin piyasa değeri ve paydaş güveni üzerinde çok önemli bir etkiye sahiptir.

Birçok profesyonel muhasebecinin denetim komitelerinde aktif olarak yer aldığı günümüz dünyasında, bu uzmanların bilgi ve becerilerini sürdürülebilirlik alanına da yansıtması gerekmektedir. Profesyonel muhasebeciler, sürdürülebilirlik raporlarının doğrulanması ve şeffaflığı konusunda temel bir rol oynamaktadır. Ancak bu süreçte yalnızca bireysel çabalar yeterli değildir. Muhasebe meslek örgütleri, üyelerini sürdürülebilirlik konusundaki yeni standartlara ve gerekliliklere hazırlamalı, onların bilgi seviyelerini artırmalı ve gerekli eğitimleri sunmalıdır. Bu örgütler, hem mesleki gelişimi desteklemek hem de şirketlerin gelecekteki raporlama ve denetim gerekliliklerini karşılamasını sağlamak için kritik bir destek mekanizması oluşturur.

Denetim Komitesinin Sorumlulukları

Denetim komitesi, şirketin finansal raporlama süreci ve sürdürülebilirlik hedefleriyle ilgili önemli bir rol oynar. Sürdürülebilirlik ve ESG (Çevresel, Sosyal ve Yönetişim) açıklamalarının, yıllık raporların veya finansal raporların bir parçası olarak doğru bir şekilde yayımlandığından emin olmak, denetim komitesinin temel görevlerinden biridir. Bu süreçte, ilgili sistemler ve iç kontrollerin doğru bir şekilde çalıştığını gözlemlemek ve sürdürülebilirlik raporlamasının güvenilirliğini artırmak kritik öneme sahiptir. Denetim komitesi, şirketin bu açıklamalarının şeffaf ve düzenleyici gerekliliklere uygun olduğundan emin olmak için süreci yakından izler.

Bunun yanı sıra, denetim komitesi, şirketin karşılaşabileceği maddi iklimle ilgili risklerin finansal etkilerini değerlendirmekle yükümlüdür. Bu değerlendirme, bu tür risklerin şirketin finansal tablolarında doğru bir şekilde yansıtılıp yansıtılmadığını tespit etmeyi içerir. Komite, yönetim tarafından benimsenen politikaları ve süreçleri denetleyerek, sürdürülebilirlik konularının yeterince dikkate alındığını ve ESG uyumluluk risklerinin etkili bir şekilde yönetildiğini doğrular. Ayrıca, dış denetçilerin çalışmalarını titizlikle inceleyerek, maddi iklim risklerinin denetlenen finansal tablolar üzerindeki etkisinin doğru bir şekilde ele alındığından emin olur. Bu süreç, yalnızca şirketin mali durumunu daha doğru bir şekilde yansıtmakla kalmaz, aynı zamanda ilgili paydaşlara güven verir.

Denetim komitesinin bir diğer önemli görevi, sürdürülebilirlik ve ESG ile ilgili açıklamaların genel finansal raporlama ve kamuya açık diğer açıklamalarla tutarlı ve bağlantılı olmasını sağlamaktır. Bu, finansal tablolar ve sürdürülebilirlik raporları arasında herhangi bir çelişki olmamasını gerektirir. Şirketin sürdürülebilirlik hedeflerine yönelik ilerlemelerinin doğru bir şekilde kamuya aktarılması, şirketin itibarı ve paydaşların güveni açısından büyük önem taşır. Komite, bu açıklamaların açık, tutarlı ve şirketin stratejik hedefleriyle uyumlu olduğundan emin olmak için sürekli bir denetim gerçekleştirir.

Denetim komitesi, sürdürülebilirlik ve ESG açıklamalarına ilişkin güvence faaliyetlerini de denetler. Bu kapsamda, uyum ve risk yönetimi fonksiyonlarını, iç denetim süreçlerini ve dış denetçilerin atanmasını yakından inceler. Denetim komitesi, şirketin sürdürülebilirlik ve ESG hedeflerine ulaşmasını desteklemek amacıyla diğer sürdürülebilirlik güvence sağlayıcılarıyla iş birliği yapar. Bu faaliyetler, şirketin sürdürülebilirlik çabalarını daha şeffaf ve hesap verebilir bir şekilde yürütmesine yardımcı olur. Böylece, denetim komitesi, sürdürülebilirlik ve ESG ile ilgili tüm süreçlerin etkili, tutarlı ve güvenilir bir şekilde yönetilmesini sağlamak için kritik bir role sahiptir.

Denetim Kurullarının Cevaplaması Gereken Sorular

Soru: Ana akım açıklamalar ve düzenleyici yükümlülükler için raporlama sürecinde kimler temel sorumluluğa sahiptir?

Sürdürülebilirlik raporlaması, genellikle finans, hukuk, operasyonlar ve uyumluluk gibi birden fazla departmanı kapsayan karmaşık bir süreçtir. Bu süreçte, kimin anahtar rol oynadığını belirlemek, hesap verebilirlik ve netlik sağlamak açısından kritik öneme sahiptir. Bu sorumluluklar genellikle Sürdürülebilirlik Direktörü, CFO (Mali İşler Direktörü) veya ESG (Çevresel, Sosyal ve Yönetişim) komitesi üyelerine aittir. Görevlerin açıkça tanımlanması ve yazılı hale getirilmesi, belirsizliklerin önüne geçerek düzenleyici uyumluluğu sağlar.

Soru: Sürdürülebilirlik, politikalara ve resmi belgelere nasıl entegre edilmiştir?

Sürdürülebilirlik, şirketin misyon bildirisi, davranış kuralları ve operasyonel prosedürler gibi politikalara entegre edilmelidir. Bu, sürdürülebilirliğin ayrı bir girişim olarak değil, şirketin temel değerlerinin ve stratejik yönünün bir parçası olarak ele alınmasını sağlar. Politikaların güncellenmesi, karbon azaltımı, çeşitlilik ve kapsayıcılık gibi konulardaki taahhütleri yansıtmayı ve karar alma süreçlerine sürdürülebilirlik kriterlerinin dahil edilmesini içerir.

Soru: CFO ve finans ekibi, bilgi ve raporlama süreçlerinin bağlantısını ve olgunluğunu artırmak için entegre bir zihniyet geliştirmede aktif roller oynuyor mu?

CFO ve finans ekibi, sürdürülebilirlik girişimlerini şirketin finansal performansına bağlayarak entegre bir zihniyet geliştirilmesinde önemli bir rol oynar. Örneğin, finans ekibi, emisyonlar ve enerji kullanımı gibi sürdürülebilirlik verilerini mali metriklerle (örneğin maliyet tasarrufları veya risk azaltımı) ilişkilendirebilir. Ayrıca, sürdürülebilirlik raporlamasının ana akım finansal raporlamayla entegrasyonunu sağlayarak, şeffaflığı artırır ve sürdürülebilirliğin şirketin uzun vadeli değer yaratımına nasıl katkı sağladığını gösterir. Bu, paydaşlar ve yatırımcılarla tutarlı bir iletişim kurmayı kolaylaştırır.

Soru: Şu anda nasıl dahil oluyorlar ve zorunlu açıklamaların artmasıyla gelecekteki rolleri nasıl değişebilir?
Şu anda CFO ve kontrol birimi, sürdürülebilirlik raporları için finansal ve finansal olmayan verilerin toplanmasından ve doğrulanmasından sorumlu olabilir. Türkiye Yeşil Taksonomisi ve Türkiye Sürdürülebilirlik Raporlama Standartları gibi düzenleyici çerçevelerin daha katı hale gelmesiyle birlikte, bu rollerin kapsamı genişleyecektir. Yeni raporlama standartlarına uyum sağlamak ve büyük hacimli karmaşık verileri yönetmek için gelişmiş raporlama araçları benimsemeleri gerekebilir.

Soru: Kapasiteleri ve yetenekleri yeterli mi?
CFO ve kontrol ekibinin hem finansal raporlama hem de sürdürülebilirlik çerçeveleri konusunda uzman olması gerekir. Bu ikili uzmanlık, doğru ve kapsamlı raporlar hazırlamak için gereklidir. Eğer yetenek veya kaynak eksiklikleri varsa, şirketler hedefe yönelik eğitim programlarına yatırım yapabilir veya ESG veri yönetimi, önemlilik değerlendirmeleri ve paydaş katılımı alanlarında uzman personel işe alabilir.

Soru: Sürdürülebilirlik ve ESG raporlaması ile denetimine ilişkin gözetim yetkisi, yönetim kuruluna ve diğer kurul komitelerine bağlanacak şekilde net ve anlaşılır mı?

Denetim komitesinin entegre bir zihniyete sahip olması, sürdürülebilirliği organizasyonun genel risk yönetimi ve stratejik hedeflerinin bir parçası olarak görmesi anlamına gelir. Komitenin yetki alanı, sürdürülebilirlik raporlarının bütünlüğünü denetlemeyi ve bu raporların kurumsal hedeflerle uyumlu olmasını sağlamayı açıkça içermelidir. Ayrıca, denetim komitesinin risk ve yönetişim komiteleri gibi diğer kurul komiteleriyle yakın iş birliği içinde çalışması, sürdürülebilirlik konularının en üst düzeyde önceliklendirilmesini sağlar.

Soru: Denetim komitesi üyeleri, bağlantıları sağlamak için diğer ilgili komite üyeleriyle birlikte mi çalışıyor?

Bazı organizasyonlarda, kilit yönetim kurulu üyeleri birden fazla komitede görev yaparak hedeflerin daha iyi hizalanmasını sağlar. Örneğin, denetim ve sürdürülebilirlik komiteleri arasında üyelerin kesişmesi, iklim riskleri, etik tedarik ve kurumsal şeffaflık gibi konuların daha iyi koordine edilmesini sağlar. Bu yaklaşım, sürdürülebilirliğin tüm kurul seviyesindeki tartışmalarda öncelikli bir konu olmasını destekleyen tutarlı bir yönetişim yapısı oluşturur.

Soru: Denetim komitesinin, şirket ve sektörüyle ilgili sürdürülebilirlik konularında yeterli bilgi, farkındalık ve uzmanlığı var mı? Dış uzmanlığa ne kadar güveniliyor?

Denetim komiteleri, sürdürülebilirlik trendleri, düzenleyici gelişmeler ve sektördeki en iyi uygulamalar hakkında bilgi sahibi olmalıdır. Komite üyeleri, iklim riski, tedarik zinciri dayanıklılığı veya paydaş katılımı gibi alanlarda uzmanlığa ihtiyaç duyabilir. Eğer iç uzmanlık yetersizse, dış danışmanlar, denetçiler veya sektör uzmanlarından destek alınabilir. Ancak dış uzmanlığa aşırı bağımlılık, organizasyon içinde daha güçlü iç yeteneklerin geliştirilmesi gerektiğinin bir göstergesi olabilir. Bu durum, eğitim programları, ESG uzmanlarının işe alınması veya akademik ve araştırma kurumlarıyla iş birliği yoluyla çözülebilir. Bilgili ve yetkin bir denetim komitesi, sürdürülebilirlik raporlarının hem güvenilir hem de sektörel standartlara uygun olmasını sağlar.

Soru: Sürdürülebilirlik verileri şu anda nasıl toplanıyor ve hangi zaman dilimlerinde raporlanıyor? Bu zaman dilimleri, finansal raporlama dönemleriyle uyumlu mu?

Sürdürülebilirlik verilerinin hangi yöntemlerle ve ne sıklıkta toplandığı, raporlama sürecinin etkinliğini doğrudan etkiler. Bu verilerin toplandığı zaman dilimlerinin, finansal raporlama dönemleriyle paralel olması, hem süreçlerin entegrasyonu hem de karar alıcılar için daha anlamlı karşılaştırmalar yapılabilmesi açısından büyük önem taşır. Örneğin, bir şirket üç aylık finansal raporlar hazırlıyorsa, sürdürülebilirlik verilerinin de aynı periyotlarda toplanması, bu iki rapor türünün birbiriyle ilişkilendirilmesini kolaylaştırır. Zamanlama uyumsuzlukları ise sürdürülebilirlik hedeflerinin finansal hedeflerle bütünleşmesini zorlaştırabilir.

Soru: Veriler tutarlı bir şekilde toplanıyor mu ve ne ölçüde eksiksiz?

Veri toplama sürecinin tutarlılığı, raporlamanın doğruluğunu doğrudan etkiler. Tutarsız ya da düzensiz veri toplama, raporun güvenilirliğini zayıflatabilir ve organizasyonun sürdürülebilirlik performansını yanlış yansıtabilir. Eksiksiz veri toplamak, özellikle kapsam 3 emisyonları gibi daha karmaşık metrikler söz konusu olduğunda zorlu bir görev olabilir. Örneğin, bir şirketin tedarik zincirindeki emisyon verilerini eksiksiz şekilde toplaması, yalnızca kendi operasyonları değil, tüm ekosistemi için gerçek bir sürdürülebilirlik analizi yapılmasını sağlar. Eksik veriler, ilerleyen dönemlerde şirketin hesap verebilirlik ve şeffaflık açısından zorluklar yaşamasına neden olabilir.

Soru: Veri toplamak için resmi süreçler ve prosedürler mevcut mu?

Resmi bir veri toplama prosedürüne sahip olmak, şirket genelinde tutarlı bir veri yönetimi süreci sağlar. Bu prosedürler, çalışanların hangi verilerin ne zaman ve nasıl toplanacağını anlamalarına yardımcı olur. Örneğin, enerji tüketimiyle ilgili verilerin haftalık olarak ölçülmesi ve belirli bir formatta raporlanması gibi kurallar belirlenmelidir. Resmi süreçler ayrıca, denetim dönemlerinde şirketin uyumluluğunu ve hesap verebilirliğini destekler. Böyle bir sistemin olmaması durumunda, veri tutarsızlıkları ve raporlama hataları meydana gelebilir.

Soru: Finansal raporlama ve beyanlar için kullanılan kontrol türleri, sürdürülebilirlik verileri ve süreçleri için ne ölçüde uygulanıyor?

Finansal raporlama süreçlerinde kullanılan iç kontroller, genellikle veri doğruluğunu ve raporun güvenilirliğini artırmaya yöneliktir. Benzer şekilde, sürdürülebilirlik verilerinin toplanması ve raporlanması süreçlerinde de bu tür kontrollerin uygulanması gereklidir. Örneğin, finansal raporlardaki gelir ve giderlerin doğruluğunu kontrol etmek için kullanılan yöntemler, sürdürülebilirlik metrikleri için de kullanılabilir. Bu kontroller, raporlama sırasında insan hatalarını en aza indirerek, daha güvenilir ve doğrulanabilir sonuçlar elde edilmesini sağlar. Bu tür bir kontrol mekanizmasının eksikliği, paydaşların güvenini zedeleyebilir ve yasal düzenlemelerle uyumsuzluk riskini artırabilir.

Soru: Tedarikçilerden veya müşterilerden doğru verilerin toplanması

Tedarikçilerden veya müşterilerden doğru ve güncel verilerin toplanması, özellikle geniş tedarik zincirine sahip şirketler için büyük bir zorluk olabilir. Örneğin, tedarik zincirindeki karbon ayak izini ölçmek için tüm tedarikçilerden enerji kullanım verilerinin doğru şekilde alınması gerekebilir. Yönetim, bu zorlukları aşmak için tedarikçileri belirli bir formatta veri sağlamaya zorlayabilir veya teknolojik araçlar kullanarak otomatik veri entegrasyonu sağlayabilir.

Soru: Tahmin belirsizliği, geçmiş verilere güvenme ve ileriye dönük veri senaryoları oluşturma
Veri toplama sürecinde tahmin yöntemlerine başvurmak kaçınılmaz olabilir, ancak bu süreç belirsizlikler içerir. Örneğin, enerji tasarrufu veya emisyon azaltımı hedeflerini planlarken, geçmiş verilere dayanılarak yapılan tahminler kullanılabilir. Ancak bu tahminlerin ne kadar doğru olduğu, gelecekteki performans ölçümlerini etkileyebilir. Yönetim, bu belirsizlikleri azaltmak için daha sağlam veri analiz araçları ve istatistiksel modeller geliştirebilir.

Soru: Doğruluk ve tahmin toleransı ile yapılmış dengelemeler

Veri toplamada doğruluk ve tahminler arasında bir denge kurulması gereklidir. Örneğin, veri eksiklikleri nedeniyle bazı değerlerin tahmini olarak doldurulması gerekebilir, ancak bu tahminlerin raporların güvenilirliğini nasıl etkileyeceği dikkatle analiz edilmelidir. Yönetim, bu tür dengelemeleri yaparken raporların şeffaflığını korumalı ve bu durum paydaşlara açık bir şekilde iletilmelidir.

Soru: Sürdürülebilirlik raporlama süreci ne kadar manuel (veya otomatik)? Teknolojiye veya mevcut sistemlere yapılan yatırımlar veri toplamayı otomatikleştirmek için kullanılıyor mu?

Manuel veri toplama süreçleri, zaman alıcıdır ve hata yapma riskini artırır. Bu nedenle, sürdürülebilirlik raporlama sürecinin otomasyonuna yönelik yatırımlar, şirketin operasyonel verimliliğini artırabilir. Örneğin, emisyon verilerini otomatik olarak toplayan sensörler, enerji tüketimini izleyen yazılımlar veya bulut tabanlı veri analitik araçları gibi teknolojik çözümler, raporlama sürecini daha hızlı ve doğru hale getirebilir. Otomasyon, ayrıca insan hatalarını minimize eder ve sürdürülebilirlik performansını sürekli olarak izleme ve analiz etme imkanı sunar. Bunun yanı sıra, teknolojik yatırımlar uzun vadede maliyet tasarrufu da sağlayabilir.

Soru: Şirket, hangi sürdürülebilirlik standartlarını ve çerçevelerini kullanıyor? Farklı ülkelerdeki bağlı kuruluşlar için de bu standartlar geçerli mi?

Sürdürülebilirlik raporlaması, genel kabul görmüş standart ve çerçevelere dayanmalıdır. Örneğin, GRI (Global Reporting Initiative), TCFD (Task Force on Climate-Related Financial Disclosures), SASB (Sustainability Accounting Standards Board) gibi standartlar, şirketlerin çevresel, sosyal ve yönetişim (ESG) performanslarını raporlamaları için bir rehber sunar. Şirket, bu standartlardan hangilerini benimsediğini açıkça belirtmeli ve farklı ülkelerde faaliyet gösteren bağlı kuruluşlarının da bu standartlara uyumlu olmasını sağlamalıdır. Örneğin, Avrupa’da faaliyet gösteren bir şirket, AB’nin Kurumsal Sürdürülebilirlik Raporlama Direktifi’ne (CSRD) uyumlu bir raporlama yapmak zorundadır. Bu durum, uluslararası faaliyet gösteren şirketler için daha karmaşık raporlama süreçlerini beraberinde getirir. Yönetim, her bölgenin düzenleyici gerekliliklerine uygun bir raporlama stratejisi belirlemelidir.

Soru: Şirketin sürdürülebilirlikle ilgili bilgilerine hangi paydaşlar güvenebilir? Bu paydaşlar yatırımcılar ve düzenleyicilerle sınırlı mı?

Sürdürülebilirlik raporlaması yalnızca yatırımcılar ve düzenleyici otoriteler için değil, müşteriler, tedarikçiler, çalışanlar, sivil toplum kuruluşları, medya ve hatta yerel topluluklar gibi geniş bir paydaş kitlesi için önemlidir. Örneğin, müşteriler, bir şirketin çevresel etkilerini değerlendirerek satın alma kararlarını bu bilgilere göre şekillendirebilir. Tedarikçiler ise sürdürülebilirlik performansını iyileştirmek için şirketle daha yakın bir iş birliği geliştirebilir. Şirketin paydaşlara sunduğu sürdürülebilirlik bilgileri, yalnızca yasal zorunlulukları yerine getirmekle kalmamalı, aynı zamanda bu paydaşların güvenini kazanmaya yönelik olmalıdır. Şeffaf ve erişilebilir bir raporlama, paydaşların şirketin sürdürülebilirlik stratejilerine olan güvenini artırır.

Soru: Risk ve önemlilik değerlendirmeleri nasıl yapılmıştır? Bu değerlendirmeler, yatırımcılar için raporlamayı nasıl şekillendiriyor?

Soru: Risk ve önemlilik (materiality) değerlendirmeleri, sürdürülebilirlik raporlamasının temel bileşenlerindendir. Şirket, hangi risklerin ve fırsatların stratejisi ve iş modeli üzerinde en önemli etkiye sahip olduğunu belirlemek için kapsamlı analizler yapmalıdır. Örneğin, iklim değişikliği nedeniyle su kıtlığı bir tarım şirketi için kritik bir risk olabilirken, bir teknoloji şirketi için veri güvenliği en önemli risk olarak görülebilir. Bu tür değerlendirmeler, yalnızca iç süreçleri yönlendirmekle kalmaz, aynı zamanda yatırımcıların şirketin gelecekteki performansını değerlendirmelerine de olanak tanır. İyi yapılandırılmış bir risk analizi, yatırımcılar için daha anlamlı ve güvenilir bilgi sunar, böylece yatırım kararlarını destekler.

Soru: Sürdürülebilirlikle ilgili bilgilerin hazırlanmasında etik zorluklar dikkate alındı mı?

Sürdürülebilirlik raporlarının hazırlanması sürecinde etik zorluklarla karşılaşılabilir. Örneğin, çevresel etkilerin olduğundan daha düşük gösterilmesi, sosyal performansın abartılması veya olumsuz bilgilerin gizlenmesi gibi etik ihlaller, şirketin itibarını ciddi şekilde zedeleyebilir. Bu tür sorunlar, paydaş güveninin kaybolmasına ve düzenleyici otoriteler tarafından cezai yaptırımlara yol açabilir. Şirket, raporlarının şeffaf ve doğrulanabilir olmasını sağlamak için sağlam bir etik çerçeve oluşturmalı ve bu çerçeveye sadık kalmalıdır. Ayrıca, bağımsız denetimler ve iç kontrol mekanizmaları, raporlama süreçlerindeki etik riskleri en aza indirmek için devreye alınmalıdır.

Soru: Yönetim, yeni ve revize edilmiş açıklama gerekliliklerini nasıl takip ediyor ve bunlara nasıl hazırlanıyor? Bu gereklilikler mevcut raporlama süreçlerini nasıl etkiliyor?

Düzenleyici ortamın sürekli değişmesi nedeniyle, yönetimin yeni açıklama gerekliliklerini yakından takip etmesi ve bu değişikliklere proaktif bir şekilde uyum sağlaması gereklidir. Örneğin, ISSB (Uluslararası Sürdürülebilirlik Standartları Kurulu) gibi kuruluşların geliştirdiği standartlar, şirketlerin raporlama süreçlerini etkileyebilir. Bu yeni gereklilikler, şirketlerin raporlama süreçlerini yeniden yapılandırmasını ve ek kaynaklar ayırmasını gerektirebilir. Yönetim, bu tür değişikliklere karşı hazırlıklı olmalı, gerekli eğitimleri sağlamalı ve teknolojik altyapısını bu gerekliliklere uygun hale getirmelidir.

Soru: Zorunlu açıklama gerekliliklerinin kapsamı nasıl izleniyor? Bu gereklilikler, bağlı kuruluşlar veya operasyonel faaliyetler nedeniyle nasıl şekilleniyor?

Zorunlu açıklamalar, sadece ana şirketin değil, aynı zamanda bağlı kuruluşların ve operasyonların da dikkate alınmasını gerektirebilir. Örneğin, farklı ülkelerde faaliyet gösteren bir şirket, her ülkenin yerel düzenlemelerine uygun bir raporlama yapmalıdır. Bu durum, şirketin küresel raporlama stratejisini karmaşıklaştırabilir. Yönetim, bağlı kuruluşlardan gelen verilerin doğruluğunu ve uyumluluğunu izlemek için etkili bir veri toplama ve izleme sistemi kurmalıdır. Bu süreç, hem düzenleyici uyumu sağlamak hem de küresel sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşmak için kritik öneme sahiptir.

Soru: Farklı ekipler tarafından hazırlanan çeşitli bilgiler arasında bağlantı ve tutarlılık nasıl sağlanıyor?

Farklı departmanlar tarafından hazırlanan raporlar arasında tutarlılık sağlanması, sürdürülebilirlik raporlamasının güvenilirliği açısından önemlidir. Örneğin, finans departmanının hazırladığı mali raporlarla sürdürülebilirlik ekibinin hazırladığı ESG raporları arasında veri uyumsuzluğu olması, şirketin şeffaflığına zarar verebilir. Yönetim, bu tür uyumsuzlukları önlemek için standartlaştırılmış veri toplama protokolleri ve merkezi bir raporlama sistemi benimsemelidir. Ayrıca, ekipler arası iş birliği teşvik edilerek, tüm raporların aynı doğruluk ve kalite standartlarına uygun olması sağlanmalıdır.

Soru: Sürdürülebilirlik raporlarındaki metrikler ve veriler, yıllık mali raporlar ve diğer yatırımcı iletişimleriyle tutarlı mı?

Sürdürülebilirlik raporlarındaki metriklerin ve verilerin, şirketin yıllık mali raporlarıyla uyumlu olması gerekir. Örneğin, karbon emisyonları gibi bir sürdürülebilirlik metriği, aynı zamanda enerji maliyetleri veya operasyonel verimlilikle ilişkilendirilebilir. Bu tür bağlantılar, yatırımcıların sürdürülebilirlik performansı ile şirketin finansal durumu arasında net bir ilişki kurmasına yardımcı olur. Tutarlılık, yalnızca raporların güvenilirliğini artırmakla kalmaz, aynı zamanda yatırımcıların karar alma süreçlerini de kolaylaştırır.

Soru: Yeni raporlama gereklilikleri, mevcut raporlama yapıları, süreçleri ve sorumluluklar üzerinde nasıl bir etkiye sahip?

Yeni raporlama gereklilikleri, şirketlerin mevcut sistemlerini yeniden gözden geçirmesini ve bu süreçlere uyum sağlamak için değişiklikler yapmasını gerektirebilir. Örneğin, daha kapsamlı veri talepleri, şirket içi iş süreçlerinin yeniden yapılandırılmasına yol açabilir. Ayrıca, bu yeni gereklilikler, raporlama sürecine dahil olan ekiplerin sorumluluklarının yeniden tanımlanmasını gerektirebilir. Yönetim, bu değişikliklere uyum sağlamak için süreç optimizasyonları, teknolojik yatırımlar ve ek insan kaynağı planlamaları yapmalıdır.

İç denetim, sürdürülebilirliği denetim planına nasıl dahil etti ve sürdürülebilirlik verileri üzerindeki yönetim kontrollerini gözden geçirmek için ne yapıyor?

İç denetim, bir organizasyonun süreçlerinin etkinliğini ve uyumluluğunu değerlendiren bağımsız bir mekanizmadır ve sürdürülebilirlik raporlamasında önemli bir role sahiptir. Sürdürülebilirlik hedeflerinin, operasyonel süreçlerin ve raporlama mekanizmalarının iç denetim planına dahil edilmesi gerekir. İç denetim, sürdürülebilirlik verilerinin doğruluğunu ve süreçlerdeki olası zayıflıkları tespit ederek sürecin iyileştirilmesine yönelik öneriler sunar. Örneğin, karbon emisyonlarının doğru hesaplandığından ve su kullanım verilerinin doğru bir şekilde kaydedildiğinden emin olmak için kontrol mekanizmalarını değerlendirebilir. Ayrıca, yönetim kontrollerinin etkinliğini inceleyerek, bu kontrollerin şirket politikaları ve düzenleyici gerekliliklerle uyumlu olup olmadığını denetler. Bu süreçte risk odaklı bir yaklaşım benimsenmeli, veri tutarsızlığı veya manipülasyonu gibi riskler analiz edilerek en aza indirilmelidir.

Sürdürülebilirlik muhasebesi politikaları, prosedürleri ve hesaplamalarına ilişkin belgeler bağımsız bir üçüncü tarafın incelemesi için yeterli mi?

Bağımsız denetçilerin sürdürülebilirlik raporlarını değerlendirebilmesi için, şirketin veri toplama, analiz ve raporlama süreçleri net bir şekilde belgelenmelidir. Bu belgeler, denetçilerin verilerin doğruluğunu ve süreçlerin şeffaflığını değerlendirmelerine olanak tanır. Sürdürülebilirlik politikaları, karbon ayak izi hesaplamaları ve tedarik zinciri sürdürülebilirliği gibi konularda detaylı prosedürler sunmalıdır. Örneğin, bir şirketin enerji tüketimini nasıl izlediği ve raporladığı, hangi veri kaynaklarını kullandığı açıkça belgelenmelidir. Ayrıca, kullanılan hesaplama yöntemlerinin uluslararası standartlara uygunluğu sağlanmalı ve bu süreçler düzenli olarak güncellenmelidir. Böylece, üçüncü taraf denetçilerin şirketin sürdürülebilirlik performansını objektif bir şekilde değerlendirmesi mümkün hale gelir.

Dış denetim, önemli sürdürülebilirlik risklerini ve bu risklerin finansal tablolar üzerindeki potansiyel etkilerini nasıl dikkate alıyor?

Sürdürülebilirlik risklerinin şirketin finansal performansı üzerindeki etkileri, yatırımcılar ve düzenleyici otoriteler için kritik bir konudur. Dış denetim bu riskleri detaylı bir şekilde analiz etmeli ve raporlamalıdır. Örneğin, iklim değişikliği nedeniyle artan karbon vergileri, enerji yoğun sektörlerde faaliyet gösteren şirketler için maliyet artışlarına yol açabilir. Denetçiler, bu tür stratejik risklerin raporlanıp raporlanmadığını ve finansal tablolar üzerindeki etkilerini değerlendirir. Aynı şekilde, su kıtlığı gibi çevresel riskler üretim süreçlerini etkileyebilir ve dolayısıyla gelir tablosuna yansıyabilir. Risklerin doğru bir şekilde raporlanması, yatırımcıların şirketin uzun vadeli performansını değerlendirmelerine olanak tanır ve şirketin şeffaflık düzeyini artırır.

Sürdürülebilirlikle ilgili hangi bilgiler harici olarak güvence altına alınmıştır ve hangi seviyede güvence sağlanmaktadır? (Sınırlı mı yoksa makul bir güvence mi?)

Sürdürülebilirlik raporlarında yer alan bilgilerin güvenilirliğini artırmak için bağımsız denetçiler tarafından iki farklı seviyede güvence sağlanabilir: sınırlı güvence ve makul güvence. Sınırlı güvence, denetçinin verilere ilişkin düşük seviyede bir doğruluk beyanı sunmasını ifade ederken, makul güvence denetçinin yüksek düzeyde doğruluk sağladığını ifade eder. Örneğin, bir şirket karbon emisyonu verileri için sınırlı güvence sağlarken, finansal risklerle ilgili raporlama için makul güvence sunabilir. Şirket, hangi bilgilerin hangi seviyede güvence altına alındığını ve bu süreçlerin nasıl yürütüldüğünü paydaşlarına açıkça iletmelidir. Bu şeffaflık, sürdürülebilirlik raporlarının güvenilirliğini artırarak paydaş güvenini sağlar.

Hangi denetim ve güvence standartları kullanılıyor?

Sürdürülebilirlik raporlamasında kullanılan denetim süreçleri, uluslararası kabul görmüş standartlarla uyumlu olmalıdır. En yaygın kullanılan standartlardan biri, finansal olmayan bilgilerin denetlenmesinde rehberlik sağlayan Uluslararası Güvence Denetimleri Standardı (ISAE) 3000’dir. Ayrıca, Sürdürülebilirlik Raporlaması Güvencesi için Uluslararası Standart (ISSA) 5000, sürdürülebilirlik raporlamasına özgü gereklilikler sunar. Bu standartlar, denetim sürecinin şeffaflığını, bağımsızlığını ve doğruluğunu güvence altına alır. Denetim komitesi, denetçilerin bu standartlara uyduğunu ve gerekli etik kurallara bağlı kalarak çalıştığını düzenli olarak kontrol etmelidir. Böylece, raporların uluslararası kabul gören yöntemlerle hazırlanmış olduğu garantilenir.

Dış denetimle ilgili olarak denetim komitesi neleri dikkate alıyor?

Denetim komitesi, dış denetim sürecinde güvence sağlayıcıların bağımsızlık ve tarafsızlık ilkelerine uygun hareket ettiğinden emin olmalıdır. Denetim komitesinin rolü, güvence sağlayıcıların seçimi, atanması ve yeniden atanması gibi süreçleri yakından izlemeyi içerir. Güvence sağlayıcılarının şirketle mali ilişkiler içinde olmaması ve kendi çalışmalarını denetleme pozisyonunda bulunmaması gerekir. Örneğin, bir güvence sağlayıcısının aynı zamanda şirketin finansal denetimlerini yapması çıkar çatışmasına yol açabilir. Denetim komitesi ayrıca, denetim sırasında yapılan çalışmaların belgelenmesini ve bu belgelerin belirli bir süre saklanmasını sağlayarak, denetim sürecinin şeffaf ve hesap verebilir olmasını temin eder.

Harici denetim hizmetleri, mevcut finansal denetçiden mi sağlanıyor?

Bazı şirketler, sürdürülebilirlik raporlaması için gerekli denetim hizmetlerini mevcut finansal denetçilerden almayı tercih edebilir. Bu, maliyet ve süreç açısından avantajlar sağlayabilir. Ancak, aynı denetim ekibinin hem finansal hem de sürdürülebilirlik raporlaması üzerinde çalışması, bağımsızlık ve tarafsızlık konusunda endişelere yol açabilir. Denetim komitesi, bu tür potansiyel çıkar çatışmalarını önlemek için dikkatli bir inceleme yapmalı ve güvence sağlayıcıların bağımsızlık standartlarına uyduğundan emin olmalıdır.

Güvence denetimi nasıl yönetiliyor? Örneğin, önemlilik ve risk değerlendirmeleri, tahminlerin ve tolerans seviyelerinin kullanımı gibi alanlar nasıl denetleniyor?

Güvence denetiminde, sürdürülebilirlik verilerinin doğruluğunu sağlamak için önemlilik ve risk değerlendirmeleri dikkatlice incelenmelidir. Bu süreçte, raporlama açısından kritik olan metriklerin belirlenmesi, kullanılan tahmin yöntemlerinin değerlendirilmesi ve veri tolerans seviyelerinin analiz edilmesi gereklidir. Örneğin, enerji tüketim verilerinin hesaplanmasında kullanılan tahminlerin doğruluğu ve bu tahminlerin raporun bütünlüğü üzerindeki etkisi analiz edilmelidir. Ayrıca, veri hatası veya eksik raporlama riski taşıyan alanlar tespit edilerek bu riskleri minimize etmek için uygun kontrol mekanizmaları devreye alınmalıdır. Denetim komitesi, bu süreçlerin etkin bir şekilde yönetildiğinden emin olmalı ve sürdürülebilirlik raporlarının güvenilirliğini sağlamalıdır.

NOT: Bu yazı ICAF tarafından yayımlanan “Key Questions for Audit Committees” isimli yazıdan yararlanılarak hazırlanmıştır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir