Yeşil Kredi Prensipleri (GLP) 2025 Rehberi

1. Stratejik Giriş ve Türkiye Bankacılık Sektöründe Yeşil Kredilerin Rolü

1.1. Yönetici Özeti: Yeşil Kredilere Genel Bakış

Hazırladığımız bu rehberin, temelini, Asya Pasifik Kredi Piyasası Birliği (APLMA), Kredi Piyasası Birliği (LMA) ve Kredi Pektörleri ve Ticaret Birliği (LSTA) tarafından 26 Mart 2025 tarihinde güncellenen Yeşil Kredi Prensipleri (Green Loan Principles – GLP) Kılavuzu oluşturmaktadır. GLP, bir kredinin temel özelliklerini belirleyen ve piyasa uygulayıcılarına uygulama konusunda netlik sağlamayı amaçlayan bir çerçeve sunar. Kredinin yeşil olarak tanımlanması için, gelirlerinin veya eşdeğer miktarın münhasıran yeni ve/veya mevcut uygun Yeşil Projeleri finanse etmek, yeniden finanse etmek veya garanti etmek için uygulanması ve dört temel GLP bileşeniyle uyumlu olması zorunludur .

Yeşil kredilere giriş, borçlular ve dolayısıyla kredi veren bankalar için stratejik avantajlar sunmaktadır. Bu avantajlar arasında, çevresel, sosyal ve yönetişim (ÇSY) odaklı yatırımları önceliklendiren daha geniş bir yatırımcı havuzuna erişim, iklim değişikliğiyle ilgili aksaklıklara karşı portföy dayanıklılığının artırılması, Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerine (SKH) katkı sağlama ve kurumsal itibarı güçlendirme yer almaktadır.

1.2. Türkiye’de Sürdürülebilir Finansın Dönüşüm Dinamikleri: BDDK ve AB Uyum Süreci

Türkiye’deki finans sektörünün sürdürülebilirlik yol haritası, uluslararası taahhütler ve bölgesel düzenlemelerle sıkı bir uyum içindedir. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu (BDDK), 2021 yılında yayımlanan Cumhurbaşkanlığı Genelgesi doğrultusunda 2022-2025 Sürdürülebilir Bankacılık Stratejik Planı’nı kabul etmiştir. Bu planın temel amacı, Paris İklim Anlaşması taahhütlerini ve Yeşil Mutabakat Eylem Planı’nı hayata geçirebilecek, iklimle bağlantılı riskleri ve fırsatları etkin bir şekilde yönetebilen, sürdürülebilir yatırım ve projeler için uygun koşullarda finansman sağlayabilen bir finans sektörünün tesis edilmesidir.

Stratejik planın öncelikli konularından biri, AB Yeşil Mutabakatı ve Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması (SKDM) uyarınca mali yükümlülüklerin başlayacağı 2026 yılından önce bankacılık sektörünün gerekli adaptasyonu sağlamasıdır. Analizler, bu dönemi Türkiye ekonomik ve finansal sistemi için önemli bir geçiş tarihi olarak işaretlemektedir. Bankacılık profesyonelleri için yeşil krediler, artık sadece bir ÇSY ürünü olmaktan çıkmış, müşterilerin Geçiş Riskini (Transition Risk) proaktif olarak yönetmeleri için kritik bir araca dönüşmüştür. SKDM’nin getireceği maliyet ve rekabet riskleri düşünüldüğünde, bankaların finansman kararlarının yeşil projelerle uyumlu olması, müşterinin gelecekteki karbon maliyetlerini düşürerek kredi riskini azaltmakta ve uluslararası ticaretteki rekabet edebilirliğini sürdürmesine yardımcı olmaktadır.

2. Yeşil Kredi Prensipleri (GLP) 2025: Uluslararası Çerçeve ve Temel Bileşenler

2.1. GLP Tanımı ve Kapsamı: Borçlanma Araçları ve Dört Temel Bileşen

GLP, yeşil kredileri, gelirlerinin veya eşdeğer bir tutarın, tamamen veya kısmen yeni ve/veya mevcut uygun yeşil projeleri finanse etmek, yeniden finanse etmek veya garanti etmek için özel olarak uygulanacağı her türlü kredi aracı ve/veya koşullu tesis (teminat hatları, garanti hatları veya akreditifler gibi) olarak tanımlar.

Bir kredinin yeşil olarak sınıflandırılması için, borçluların (ve dolayısıyla kredi verenlerin) krediyi, aşağıdaki dört temel bileşenle uyumlu hale getirmesi ve bu uyumu bir yeşil kredi çerçevesi ve/veya hukuki dokümantasyon aracılığıyla açıklaması zorunludur:

  1. Gelirlerin Kullanımı (Use of Proceeds): Fonların münhasır olarak yeşil projelerde kullanılması.
  2. Proje Değerlendirme ve Seçim Süreci (Process for Project Evaluation and Selection): Çevresel hedeflerin ve risk yönetim süreçlerinin belirlenmesi.
  3. Gelir Yönetimi (Management of Proceeds): Fonların şeffaf takibi.
  4. Raporlama (Reporting): Kullanım ve çevresel etki raporlaması.

2.2. GLP, Yeşil Tahvil Prensipleri (GBP) ve ICMA ile Uyum

GLP, finansal piyasalarda tutarlılığı teşvik etmek amacıyla Uluslararası Sermaye Piyasası Birliği (ICMA) tarafından yönetilen Yeşil Tahvil Prensipleri (GBP) üzerine inşa edilmiş ve onlarla yakından uyumlu hale getirilmiştir. GBP, şeffaflığı, açıklamayı ve raporlamayı teşvik eden uluslararası kabul görmüş gönüllü ihraç kılavuzlarıdır.

Bu uyum, bankalar için hem borç veren hem de fon ihraç eden kurum olarak önemlidir. Bir banka GBP kullanarak yeşil tahvil ihraç edebilir ve elde edilen gelirleri, nihai borçlulara GLP’ye uygun yeşil krediler sağlamak için kullanabilir. Ya da mevcut bir yeşil krediyi yeniden finanse etmek amacıyla yeşil tahvil ihraç edilebilir. Bu kesişim noktaları, bankaların hem kredi hem de tahvil piyasalarında tutarlı ve tek bir sürdürülebilir finans çerçevesi kullanmasını gerektirir.

2.3. GLP vs. SLLP ve SLP: Kullanım Amacı Odaklılık vs. Performans Hedefleri Odaklılık

Sürdürülebilir finans araçlarının farklı amaçları ve yapıları vardır. Banka profesyonellerinin doğru finansman aracını seçmesi, borçlunun stratejisi ve risk profili ile doğrudan ilişkilidir.

Tablo 1: Sürdürülebilir Finans Ürünlerinin Yapısal Karşılaştırması

ÖzellikYeşil Krediler (GLP)Sosyal Krediler (SLP)Sürdürülebilirlikle İlişkili Krediler (SLLP)
Temel BelirleyiciKredi gelirlerinin münhasıran çevresel projelere kullanımıKredi gelirlerinin münhasıran sosyal projelere kullanımıBorçlunun belirlenmiş Sürdürülebilirlik Performans Hedeflerine (SPTs) ulaşması
Kullanım Amacı KısıtlamasıZorunluZorunluYok (Genel kurumsal amaçlar için kullanılabilir)
Odak NoktasıProje OdaklılıkProje OdaklılıkBorçlu Odaklılık (Kurumsal ÇSY Gelişimi)
Fiyatlama MekanizmasıSabit veya Proje BazlıSabit veya Proje BazlıSPT Başarısına Bağlı Marj (Faiz) Ayarlaması

GLP ve Sosyal Kredi Prensipleri’nin (SLP) temel belirleyicisi Gelirlerin Kullanımıdır. Fonlar yeşil/sosyal projelere tahsis edilmek zorundadır. Buna karşın, Sürdürülebilirlikle İlişkili Krediler (SLLP) kapsamında gelirlerin kullanımı bir belirleyici değildir; SLL’ler genellikle genel kurumsal amaçlar için kullanılabilir . SLLP’nin odağı, borçluyu önceden belirlenmiş hedeflere (SPTs) ulaşarak kurumsal düzeyde sürdürülebilirlik performansını iyileştirmeye teşvik etmektir.

Bir kurumun, düşük ÇSY derecesine sahip olması veya çevresel dönüşüm yolculuğunun başlangıcında olması durumunda, spesifik bir projeyi finanse etmek amacıyla GLP kullanması mümkündür. Ancak, borçlunun genel kurumsal sürdürülebilirlik seviyesini yükseltmeyi hedeflemesi ve finansmanın kullanım amacına kısıtlama getirmek istememesi durumunda SLLP daha uygun bir araç haline gelir. Bu durum, kredi yapısının, müşterinin stratejik ihtiyaçları ve risk profiliyle doğrudan eşleşmesi zorunluluğunu ortaya koyar.

3. GLP’nin Dört Temel Bileşeni: Detaylı Uygulama ve Teknik Gereklilikler

3.1. Bileşen I: Gelirlerin Kullanımı (Use of Proceeds)

GLP, yeşil projeler için geniş bir uygunluk alanı tanır. Bu projeler sadece iklim değişikliğinin azaltılmasıyla sınırlı değildir. Uygunluk kategorileri, iklim değişikliğine karşı dayanıklılık ve adaptasyon, doğal kaynakların korunması ve yönetimi, biyoçeşitliliğin restorasyonu, korunması ve iyileştirilmesi ve kirliliğin önlenmesi ve kontrolü gibi temel çevresel kaygı alanlarını ele almayı amaçlar.

Kritik Kısıtlamalar: Karbon ofsetleme mekanizmalarının GLP uygun projeler listesinde öngörülmediği açıkça belirtilmiştir. Bu, bankaların fonlarının yalnızca gerçek ve ölçülebilir çevresel fayda sağlayan yatırımlara yönlendirilmesi gerektiği anlamına gelir. Ayrıca, eğitim, izleme, araştırma ve geliştirme (Ar-Ge) ve finansman maliyetleri gibi soyut varlıklar veya harcamalar da, ilgili Yeşil Projelere destek verdikleri ve açık çevresel faydalarla ilişkilendirildikleri sürece finanse edilebilir. Bir kredinin yalnızca bir dilimi yeşil ise, bütünü yeşil kabul edilmez; sadece yeşil olarak açıkça belirlenen dilim bu sınıflandırmaya tabi tutulur.

3.2. Bileşen II: Proje Değerlendirme ve Seçim Süreci

Bu bileşen, borçluların (ve dolayısıyla kredi verenlerin) kredi uygunluğunu ve ilişkili riskleri yönetme süreçlerini şeffafça belirlemesini gerektirir. Borçlular, ilgili proje(ler) ile ilişkili algılanan, fiili veya potansiyel çevresel ve sosyal riskleri tanımlama ve yönetme süreçlerini açıkça iletmek zorundadır. Projelerin, borçlunun sürdürülebilirlik stratejisiyle tutarlı olması ve yerel politikalar ile kredi verenlerin kredi kriterleri/politikalarıyla uyumlu olması beklenir.

Taksonomi ve Risk Entegrasyonu: Projelerin yeşil niteliğini belirlemede, AB Taksonomisi gibi ulusal ve uluslararası sınıflandırma (taksonomi) girişimleri referans alınabilir . Özellikle AB Taksonomisi Yönetmeliği ile uyumlu olarak, asgari güvenlik önlemlerini ihlal ettiği tespit edilen işletmelerin yeşil veya uyumlu olarak değerlendirilmesi mümkün değildir. Bu, bankacılık profesyonellerinin projeleri değerlendirirken Önemli Zarar Vermeme (Do No Significant Harm – DNSH) prensibini ve çevresel ve sosyal riskleri azaltıcı uygulamaları (açık fayda-maliyet analizleri dahil) uygulaması gerektiği anlamına gelir .

3.3. Bileşen III: Gelir Yönetimi (Management of Proceeds)

Şeffaflık ve hesap verebilirlik, yeşil kredinin bütünlüğünün korunmasında esastır. Yeşil dilimin net gelirleri veya bu net gelirlere eşit bir miktar, sadece Yeşil Projeler için uygulanmalıdır.

Fon Takibi: Tesis yeşil bir dilim içeriyorsa, yeşil dilimin gelirleri ayrı bir hesaba aktarılmalı veya borçlu tarafından uygun bir şekilde takip edilmelidir. Kredi verenler için fonların tahsisine ilişkin güncel bilgilere ulaşılabilmesi zorunludur.

Tahsis Edilmemiş Fonlar: Tahsisat bekleyen geçici fon fazlasının yönetimi kritik öneme sahiptir. Borçlular, tahsis edilmemiş fonların amaçlanan türlerini ve sürelerini bildirmeli ve tercihen tematik olarak ilgili/ÇSY yatırımları gibi geçici yerleştirmeleri değerlendirmelidir. Bu geçici yatırımların, yeşil kredi piyasasının bütünlüğüne zarar vermemesini sağlamak borçlunun sorumluluğundadır.

3.4. Bileşen IV: Raporlama ve Şeffaflık

Raporlama, yeşil kredinin etkisini ve fonların doğru kullanımını doğrulamanın anahtarıdır. Borçlular, fonların kullanımına dair güncel bilgileri (tahsis edilen projelerin listesi, kısa açıklaması, tahsis edilen tutarlar ve beklenen/mümkünse gerçekleşen etki) en az yıllık olarak (Döner Kredi Tesisi (RCF) durumunda vadeye kadar) ve maddi gelişmeler durumunda derhal kredi verenlere sunmak zorundadır.

Etki Metrikleri: GLP, kalitatif performans göstergelerinin ve mümkün olduğunda nicel performans ölçütlerinin (örneğin, enerji kapasitesi, azaltılan/önlenen sera gazı emisyonları) kullanılmasını tavsiye eder. Borçlular, nicel belirlemede kullanılan temel metodolojiyi ve/veya varsayımları açıklamalıdır.

Kısmi Finansman: Borçlu bir projeye sadece kısmi finansman sağladığında, toplam proje maliyetinin finansman sağladığı orantılı payına tekabül eden etkileri raporlamalıdır (Pro-Rata Raporlama). Kullanılan orantısal metodolojinin şeffaflıkla açıklanması teşvik edilir .

Piyasa, kredinin gerçek ve ölçülebilir çevresel faydasını görmeyi talep etmektedir. Borçlular, projelerin ya gerçekleşen ya da tahmini etkisini raporlamalıdır. Tahminlerin kullanıldığı durumlarda, bunun net bir şekilde belirtilmesi ve sunulan verilerin kapsamı ile sınırlamalarının ayrıntılı olarak açıklanması zorunludur. Bu şeffaflık zorunluluğu, piyasanın Yeşil Yıkama (Greenwashing) riskine karşı artan hassasiyetini göstermektedir. Bankaların Risk ve Hukuk departmanları, bu raporlama metodolojilerini ve varsayımlarını titizlikle denetlemelidir.

4. Zorlu Finansal Yapılar ve Risk Yönetimi

4.1. Yeşil Kredilerde Yeniden Finansman (Refinancing) Teknikleri

Yeşil krediler, hem yeni hem de mevcut uygun Yeşil Projeleri yeniden finanse etmek için kullanılabilir. Yeniden finansmanın uygun olması için, varlıkların kredi vadesinden daha uzun bir operasyonel ömrü olsa dahi, yeniden finansman anında ilgili uygunluk kriterlerini karşılaması ve hâlâ anlamlı bir çevresel etki yarattığının değerlendirilmesi gerekir.

Şeffaflık ve Geriye Dönük Süre (Lookback Period): Borçlular, yeniden finanse edilecek yatırım veya proje portföylerini netleştirmeli ve geriye dönük süreyi (lookback period) açıklamalıdır. Kredi verenler, sermaye projelerine göre işletme giderleri (OPEX) için genellikle daha kısa bir geriye dönük süre bekleyebilirler.

Çifte Sayımı Önleme: En önemli risk yönetim gerekliliği, yeni kredinin gelirlerinin aynı varlık için mevcut bir borçlanmaya karşı eş zamanlı olarak kullanılmamasıdır. Borçlular, çifte sayımı önlemek için orijinal finansmanın vadesinin ne zaman dolacağını açıkça belirtmeli ve üst üste gelen dönemlerde fon akışının ayrıştırılmasını sağlamalıdır. Uzun ömürlü yeşil varlıklar, bu açıklık sağlandığı sürece ardışık yeşil kredilerle yeniden finanse edilebilir.

Tablo 3: Yeşil Kredilerde Yeniden Finansman Teknik Şeffaflık Matrisi

Kritik KonuGLP Gerekliliği Banka Risk Yönetimi StratejisiKaynak
Varlık Yaşı ŞeffaflığıBorçlu, geriye dönük süreyi (lookback period) açıklamalıdır.Sermaye harcamaları ve işletme giderleri için farklı lookback beklentileri uygulanmalı.Yeşil Kredi Prensipleri Rehberi
Çifte Sayımın ÖnlenmesiYeni finansman gelirlerinin aynı varlığa karşı aynı anda kullanılmaması sağlanmalıdır (Shall).Üst üste gelen dönemlerde borç vadelerinin netleştirilmesi ve fon akışı ayrıştırması.Yeşil Kredi Prensipleri Rehberi
Uzun Vadeli VarlıklarUzun ömürlü varlıklar ardışık kredilerle yeniden finanse edilebilir, ancak yaş ve kalan faydalı ömür açıklanmalıdır (Should).Portföy bazlı yönetim yaklaşımı ve harici inceleme ile teyit tavsiye edilir.

4.2. Döner Kredi Tesislerinin (RCF) Yeşil Kredi Olarak Yapılandırılması

Döner Kredi Tesisleri (RCF), dört temel GLP bileşenine uydukları sürece yeşil kredi olarak yapılandırılabilir [1].

Borçlunun kredi anlaşmasına girdiği anda belirlenmiş uygun bir Yeşil Projeye sahip olmaması durumunda bile RCF yeşil olarak tanınabilir. Bunun temel koşulu, borçlanma gelirlerinin kullanılabileceği uygun Yeşil Proje kategorisinin yeterince tanımlanabilir olması ve kredinin dört temel GLP bileşenini karşılamasıdır.

RCF genel kurumsal amaçlar için de kullanılabiliyorsa, yalnızca Yeşil Projelere tahsis edilen gelirler yeşil kredi olarak sınıflandırılabilir. Bu durumda, kredi verenler ve borçlular, çekiliş anında ek raporlama gereklilikleri ve tanıtım koşulları konusunda vaka bazında anlaşmalıdır.

4.3. Düşük ESG Dereceli Borçlulara Kredi Verme (Controversy Management)

GLP’nin temel esnekliği, odağın borçlunun genel ESG profili yerine finanse edilen uygun projenin çevresel faydası üzerinde olmasıdır . Bu nedenle, düşük ESG derecesine veya tartışmalı sürdürülebilirlik konularına (örneğin fosil yakıtlar veya nükleer enerji) maruz kalan borçlulara dahi yeşil kredi sağlanması teknik olarak mümkündür. Ancak, bu durum yüksek itibar ve kredi riski taşır. Tartışmalı konuların varlığında, kredi verenler borçlulardan ek şeffaflık talep etmelidir.

Bu esneklik, Türk bankacılık sektörünün karbon yoğun endüstrilerinin dönüşümünü finanse etme misyonu için hayati öneme sahiptir. Bankaların bu tür kredileri bir Geçiş Finansmanı (Transition Finance) kapısı olarak konumlandırması ve yeşil yıkama riskini en aza indirmek için pazarlama/tanıtım (marketing/publicity) konusunda özel koşullar belirlemesi gerekmektedir. Kredi komitesinin, projeyi sadece çevresel faydaları açısından değil, aynı zamanda borçlunun stratejik geçiş yol haritası bağlamında da titizlikle değerlendirmesi esastır.

5. Doğrulama ve Güvenilirlik Mekanizmaları (Verification and Credibility Mechanisms)

5.1. Harici İncelemenin (External Review) Rolü ve Gereklilikleri

Harici İnceleme (Second Party Opinion – SPO), yeşil kredinin (veya çerçeve programının) GLP’nin dört temel bileşeniyle uyumunu ihraç öncesinde (pre-origination) değerlendiren kalifiye bir dış inceleme sağlayıcısı tarafından gerçekleştirilir. GLP, harici incelemeyi zorunlu tutmasa da, özellikle büyük, karmaşık veya yeni pazarlara yönelik işlemler için yeşil yıkama riskini azaltmak ve kredi verenlere güvence sağlamak amacıyla şiddetle tavsiye eder. Harici inceleme, aynı zamanda fonların tahsisinin doğrulanması için ihraç sonrasında (post-origination) da (dış denetçi kullanılarak) uygulanabilir.

Yeniden finansman durumunda, mevcut bir harici inceleme güncel ve projenin kapsamını yansıtıyorsa, yeni bir SPO zorunlu değildir. Ancak, projenin uygunluk kriterlerinin yeniden finansman anında piyasada geçerli olan en iyi uygulamalarla uyumlu olduğundan emin olmak için yeni bir inceleme yapılması uygun olabilir.

5.2. Öz-Sertifikasyon (Self-Certification) Mekanizması ve Beklenen İç Uzmanlık Düzeyi

Yeşil kredinin GLP ile uyumunu teyit etmek için gerekli iç uzmanlığı ve süreçleri geliştiren borçlular için Öz-Sertifikasyon yeterli olabilir. Bu yöntemi kullanan borçluların, iç süreçlerini, personellerinin uzmanlığını detaylıca belgelendirmesi ve kredi verenlere iletmesi gerekmektedir. İtibar riskini yönetmek amacıyla, yeşil projeleri değerlendirdikleri parametreleri ve iç uzmanlıklarını, rekabetçi kaygılar hariç, kamuya açık hale getirmeleri tavsiye edilir.

Bankacılık sektöründeki yaygın kurumsal uygulama, itibar riskini en aza indirmek ve uluslararası fon kaynaklarına (örneğin Kalkınma Finans Kurumları – DFI) erişimde kolaylık sağlamak için Harici İncelemeyi standart uygulama olarak benimsemektir. Öz-Sertifikasyon, genellikle küçük veya basit işlemlerle sınırlı kalmaktadır; piyasa güvenilirliğini ve rekabet avantajını sağlayan mekanizma SPO olmaya devam etmektedir. Yapı Kredi gibi bankaların Sürdürülebilir Finans Çerçevelerini GLP uyumu açısından SPO ile doğrulatmayı tercih etmesi, bu piyasa beklentisinin somut bir göstergesidir.

6. Türkiye Düzenleyici Çerçevesi ile GLP’nin Kesişimi

GLP, uluslararası bir gönüllülük esasına dayansa da, Türkiye’deki düzenleyici gelişmelerle yakından entegre edilmelidir. Bu entegrasyon, bankaların yerel yükümlülüklerini uluslararası şeffaflık standartlarıyla birleştirmesini gerektirir.

Table 4: BDDK/SPK Düzenlemelerinin GLP İle Entegrasyonu

Türk Düzenleyici ÇerçevesiGLP İle Kesişen KonuUyumdaki Kilit AmaçBankacılık Sektörüne EtkisiKaynak
BDDK Sürdürülebilir Bankacılık Planı (2022-2025)İklim Risklerinin Yönetimi2026 AB SKDM öncesi Fiziksel ve Geçiş Risklerinin ölçülmesi ve azaltılması.Kredi portföylerinin iklim dayanıklılığı ve dönüşüm projelerine yönlendirilmesi.BDDK
SPK Yeşil Sermaye Araçları Rehber Taslağı (2024)Şeffaflık, Çerçeve Belgesi ve SPOBond ve kredi piyasalarında tek tip, ICMA uyumlu raporlama ve doğrulama.Tek tip Kurumsal Sürdürülebilir Finans Çerçevesi oluşturma zorunluluğu.SPK
AB Taksonomisi (DNSH Prensibi)Proje Değerlendirme KriterleriAsgari Güvenlik Önlemlerine uyum ve projelerin DNSH ilkesini sağlaması.Proje uygunluk analizlerinde AB Taksonomisi teknik kriterlerinin uygulanması.AB

6.1. BDDK Sürdürülebilir Bankacılık Stratejisi: İklim Riskleri ve Geçiş Süreci

BDDK’nın planı, bankacılık sektörünün giderek artan bir şekilde maruz kaldığı iklim değişikliğine bağlı fiziksel riskler (seller, aşırı hava olayları) ve düşük karbon ekonomisine geçişe bağlı geçiş risklerinin ölçülmesi, analiz edilmesi ve yönetilmesine yönelik aksiyonlara yer verir. GLP, bankaların finansman kararlarını, doğrudan bu riskleri hafifleten projelere (iklim değişikliğine dayanıklılık ve adaptasyon projeleri dahil) yönlendirmesi için güçlü bir çerçeve sunar.

6.2. SPK Sürdürülebilir Sermaye Piyasası Araçları Rehber Taslağı

Sermaye Piyasası Kurulu (SPK), 2024 yılında Yeşil, Sürdürülebilir ve Sosyal Sermaye Piyasası Araçları Rehber Taslağı’nı yayımlamıştır. Bu taslak, uluslararası ICMA GBP ile yüksek düzeyde uyum sağlamaktadır.

SPK Rehberi, ihraççıların projenin çevresel/sosyal amaçlarını, risk yönetim süreçlerini ve hedeflenen kısa, orta ve uzun vadeli Kilit Performans Göstergelerini (KPI) içeren bir Çerçeve Belgesi (Framework Document) yayımlamasını zorunlu kılmaktadır [7]. Ayrıca, Sürdürülebilirlik Bağlantılı Sermaye Piyasası Araçları için çerçeve belgesi ve buna ilişkin İkinci Taraf Görüşü (SPO) gerekliliği belirtilmiştir.

Bankacılık profesyonelleri için bu düzenlemeler, sadece sermaye piyasası araçları için değil, aynı zamanda kredi piyasasında da uygulanan şeffaflık ve doğrulama mekanizmalarının standardizasyonunu zorunlu kılmaktadır. Bankaların, hem SPK’ya hem de uluslararası GLP standartlarına uyumlu tek bir Kurumsal Sürdürülebilir Finans Çerçevesi oluşturması, operasyonel verimliliği artırmakta ve borçluların hem tahvil hem de kredi yoluyla kaynak sağlamasını kolaylaştırmaktadır.

6.3. AB Taksonomisi ve Türk Sektörüne Etkisi

AB Taksonomisi, doğrudan Türk bankacılık sektörüne uygulanmasa da, özellikle AB ile yoğun ticareti olan ihracatçı müşterilere yönelik finansman kararlarında kritik bir referans noktasıdır. Taksonomi, finansal kuruluşların faaliyetlerinin çevresel etkilerine ilişkin raporlamaları için zemin oluşturmakta ve Yeşil Varlık Oranı (Green Asset Ratio – GAR) raporlaması gerekliliklerini dolaylı olarak Türkiye’ye taşımaktadır [5]. Bankaların, yeşil kredi portföylerini taksonomi uyumu açısından değerlendirmesi ve müşterilerinden tarımsal taşıt kredileri gibi spesifik projeler için AB Taksonomisi teknik kriterlerinin sağlanmasını talep etmesi önemlidir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir