Taksonomi Raporlaması Nasıl Yapılır?

Taksonomi nedir? Avrupa Birliği (AB) Sürdürülebilir Finans Taksonomisi, ekonomik faaliyetleri çevresel sürdürülebilirlik açısından sınıflandıran bir sistemdir. 2018’de AB’nin Sürdürülebilir Büyüme Finansman Eylem Planı kapsamında ortaya çıkmış ve 2020’de Taksonomi Tüzüğü (EU 2020/852) ile yasal zemin kazanmıştır. Amaç, şirketler ve yatırımcılar için “çevresel açıdan sürdürülebilir” kabul edilebilecek faaliyetlerin ortak tanımlarını oluşturarak yeşil yatırımları teşvik etmek ve yeşil aklama (greenwashing) riskini önlemektir.

Altı çevresel hedef: Taksonomi Tüzüğü’nde, bir faaliyetin sürdürülebilir sayılabilmesi için katkı sağlayabileceği altı adet çevresel hedef belirlenmiştir:

  • İklim değişikliğinin azaltılması,
  • İklim değişikliğine uyum,
  • Su ve deniz kaynaklarının sürdürülebilir kullanımı ve korunması,
  • Döngüsel ekonomiye geçiş,
  • Kirliliğin önlenmesi ve kontrolü,
  • Biyoçeşitlilik ve ekosistemlerin korunması.

Bir ekonomik faaliyet bu hedeflerden en az birine önemli ölçüde katkı sağlamalı ve aynı zamanda diğer hedeflere önemli zarar vermemelidir; bu ilke “Önemli Zarar Vermeme” (Do No Significant Harm, DNSH) olarak adlandırılır. Ayrıca faaliyetlerin asgari sosyal güvencelere (ör. insan hakları, işçi hakları) uyumlu şekilde yürütülmesi ve ilgili teknik tarama kriterlerini karşılaması şarttır. Özetle, bir faaliyetin taksonomi kapsamında çevresel olarak sürdürülebilir (uyumlu) sayılması için şu dört koşulu sağlaması gerekir:

  1. Önemli Katkı: En az bir belirlenmiş çevresel hedefe önemli ölçüde katkıda bulunmak,
  2. Zarar Vermeme: Diğer çevresel hedeflerin hiçbirine önemli zarar vermemek (DNSH prensibi),
  3. Asgari Güvenceler: OECD Çok Uluslu Şirketler Rehberi ve BM İş Dünyası ve İnsan Hakları Kılavuz İlkeleri gibi standartlarla uyumlu, işçi haklarına ve insan haklarına saygılı asgari sosyal şartları sağlamak,
  4. Teknik Kriterler: İlgili faaliyet için AB tarafından belirlenmiş teknik tarama kriterlerine uygun olmak.

Yukarıdaki ilkeler AB Taksonomi Tüzüğü’nde tanımlanmıştır ve bu kapsamda “taksonomiye uygun” (taxonomy-eligible) ve “taksonomiye uyumlu” (taxonomy-aligned) kavramları ortaya çıkar. Taksonomiye uygun faaliyet, tanım olarak taksonomi listelerinde yer alan, ilgili çevresel hedefe potansiyel katkısı olan faaliyettir. Ancak taksonomiye uyumlu faaliyet olabilmesi için uygun faaliyetin tüm teknik şartları karşılayarak yukarıdaki dört koşulu yerine getirmesi gerekir. Kısaca, “uygun” faaliyetler taksonomi kapsamına giren faaliyetlerdir, “uyumlu” faaliyetler ise bu faaliyetlerden gerçekten çevresel sürdürülebilirlik kriterlerini tam olarak karşılayanlardır.

Geçiş ve kolaylaştırıcı faaliyetler: Taksonomi kapsamında bazı faaliyetler geçiş (transitional) veya kolaylaştırıcı (enabling) olarak nitelendirilir. Geçiş faaliyetleri, mevcut teknolojik ve ekonomik koşullarda tam sıfır emisyonlu alternatifi olmayan sektörlerde, en iyi mevcut performansla emisyonları azaltan faaliyetlerdir. Örneğin çimento veya çelik üretiminde, fosil yakıtlara kıyasla daha düşük karbonlu tekniklerle üretim yapmak bir “geçiş faaliyeti” sayılabilir. Kolaylaştırıcı faaliyetler ise başka bir sektörün emisyonlarını azaltmasına veya çevresel hedefe ulaşmasına doğrudan yardımcı olan faaliyetlerdir. Örneğin bir elektrikli araç şarj altyapısı kurmak veya bir havalimanında elektrikli uçakları destekleyecek yer ekipmanları sağlamak, “kolaylaştırıcı faaliyet” olarak değerlendirilir. Geçiş ve kolaylaştırıcı faaliyetler de taksonomiye uyumlu sayılmak için aynı dört temel ilkeden geçer; ancak bu faaliyetlerin sınıflandırılması, iklim değişikliğinin azaltılması hedefi özelinde esneklik tanımak içindir (örneğin, havacılık sektöründeki faaliyetler teknolojik kısıtlar nedeniyle geçiş faaliyeti olarak kabul edilebilir).

Kimler için zorunlu? AB Taksonomi raporlama yükümlülüğü, halihazırda AB Finansal Raporlama direktifleri kapsamındaki büyük şirketlere uygulanmaktadır. 2024 itibarıyla AB’de finansal raporlama yapan büyük ölçekli işletmeler (özellikle CSRD kapsamındakiler) yıllık raporlarında taksonomi uyum göstergelerini sunmak zorundadır. AB üyesi olmayan ancak AB’de faaliyet gösteren veya AB’de halka açık olan şirketler de dolaylı olarak bu raporlamayı yapmak durumunda kalabilir. Türkiye’de ise henüz yürürlüğe girmiş bir taksonomi zorunluluğu bulunmamakla birlikte, yakın gelecekte benzer uygulamaların devreye girmesi beklenmektedir (rehberin sonunda Türkiye’deki gelişmelere değineceğiz).

Neden önemli? Taksonomi raporlaması, şirketlerin faaliyetlerini ne ölçüde “yeşil” olarak nitelendirebileceklerini sayısal olarak ortaya koyar. Bu, yatırımcılara şirketin sürdürülebilirlik performansı hakkında güvenilir ve karşılaştırılabilir veri sağlar. Bankalar ve finansal kuruluşlar da kendi yeşil varlık oranlarını (Green Asset Ratio) hesaplamak için şirketlerin taksonomi uyum verilerine ihtiyaç duyarlar; bu nedenle şirketinizin taksonomiye uyumlu faaliyet oranı yüksekse yeşil finansmana erişiminiz kolaylaşabilir. Taksonomi raporları genellikle bağımsız denetçiler tarafından güvence denetimine tabi tutulduğundan, verilerin doğruluğu ve hesaplamaların şeffaflığı kritiktir. Aşağıda, taksonomi raporlaması yapacak ekiplerin bilmesi gereken teknik adımlar ve detaylar adım adım ele alınmaktadır.

Taksonomi Raporlama Süreci: Adım Adım Kılavuz

Taksonomi raporlaması sürecini, bir faaliyetin belirlenmesinden raporun yayınlanmasına kadar beş temel adımda özetleyebiliriz:

  1. Taksonomiye Uygun Faaliyetleri Tanımla,
  2. Önemli Katkı Kriterlerini Değerlendir,
  3. “Önemli Zarar Vermeme” (DNSH) Kriterlerini Değerlendir,
  4. Asgari Güvencelere Uyumu Kontrol Et,
  5. KPI’ları Hesapla ve Raporla.

Adım 1: Taksonomiye Uygun Ekonomik Faaliyetlerin Belirlenmesi

İlk adım, şirketinizin yürüttüğü ekonomik faaliyetlerden hangilerinin AB Taksonomi kapsamındaki tanımlı faaliyetler listesine girdiğini tespit etmektir. Taksonomi Delegasyon Yasası (Yetki Yasaları) her çevresel hedef için hangi ekonomik faaliyetlerin değerlendirme altında olduğunu ayrıntılı şekilde tanımlar. Bu listeler genellikle faaliyet tanımıyla birlikte ilgili NACE kodlarına atıf yapar, ancak birebir NACE eşleştirmesi yerine faaliyet tanımına odaklanmak gerekir.

Nasıl belirlenir? Kendi iş modelinizi ve gelir kalemlerinizi gözden geçirerek, AB Taksonomi’sinde tanımlanan faaliyetlerle eşleşen kısımları bulun. Örneğin:

  • Enerji sektöründe iseniz, yenilenebilir enerji üretimi (güneş, rüzgar, hidroelektrik vb.), atıktan enerji üretimi veya binaların enerji verimliliği iyileştirmeleri taksonomi listesinde yer alan faaliyetlerdir. Fosil yakıtlı enerji üretimi (istisnai bazı düşük emisyonlu gaz kriterleri hariç) taksonomiye uygun değildir. Nitekim Drax Group’un örnek raporunda, biyokütle ve hidroelektrik kaynaklı elektrik üretimi uygun faaliyet olarak kabul edilirken, kömürle elektrik üretimi ve doğalgaz satışı taksonomiye uygun faaliyet kapsamında değerlendirilmemiştir.
  • İmalat sektöründe iseniz, ürettiğiniz ürün veya süreç taksonomi hedeflerine hizmet edebilir mi? Örneğin rüzgâr türbini, güneş paneli, elektrikli araç veya batarya üretimi gibi faaliyetler iklim değişikliğinin azaltılmasına önemli katkı sağlayan faaliyetler listesinde yer alır. Buna karşılık, geleneksel içten yanmalı motorlu araç üretimi doğrudan uygun faaliyet sayılmaz (yalnızca belirli düşük emisyon eşiğinin altında kalıyorsa geçiş faaliyeti olarak değerlendirilebilir).
  • Bina/inşaat sektöründe iseniz, yeni binaların sürdürülebilir inşası, mevcut binaların renovasyonu ve yeşil bina sertifikalı varlıkların edinimi gibi faaliyetler tanımlıdır. Örneğin taksonomi kriterlerine göre kapsamlı bir renovasyon projesinin, binanın ana enerji talebinde en az %30 azaltım sağlaması gerekir; bu eşiğin altındaki iyileştirmeler sürdürülebilir yatırım olarak sayılmaz.
  • Ulaştırma/haberleşme sektöründe, elektrikli veya düşük emisyonlu ulaşım araçlarının üretimi, toplu taşıma altyapısı, elektrikli araç şarj istasyonları gibi faaliyetler uygundur. Havacılık sektörü özelinde, AB Taksonomisi 2024’ten itibaren bazı havacılık faaliyetlerini de tanımlamıştır: uçak imalatı, uçak kiralama, yolcu ve yük hava taşımacılığı ile yer hizmetleri belirli şartlar altında taksonomi kapsamındadır.

Örneğin bir havalimanı işletmesi, taksonomiye uygun faaliyet olarak aşağıdakileri yapabilir: “Uçakların sıfır emisyonlu (egzoz gazı salımı olmaksızın) işletimini veya havalimanının kendi operasyonlarını mümkün kılan altyapının inşası, modernizasyonu, bakımı ve işletilmesi” taksonomi listesinde tanımlanmıştır. Bu tanım, bir havalimanının uçaklara sabit elektrik güç kaynağı ve önceden şartlandırılmış hava sağlaması, elektrikli yer hizmet araçlarını kullanması, veya havalimanını demiryolu ve denizyolu sistemine entegre edecek kargo aktarma terminalleri kurması gibi unsurları kapsar. Dolayısıyla bir havalimanının bu yöndeki yatırımları, tanım gereği taksonomiye uygun faaliyet olarak kabul edilebilir.

İpucu: Taksonomi metinlerindeki faaliyet tanımlarını dikkatlice okuyup, kendi faaliyetinizle eşleşen kilit kelimeleri arayın. Örneğin faaliyet tanımında “Construction, modernisation, maintenance and operation of infrastructure…” gibi ifadeler geçiyorsa ve sizin projeniz bu tarife uyuyorsa, faaliyetiniz taksonomiye uygun demektir. Ancak sadece uygun olmak yetmez; sıradaki adımlarda açıklanan teknik kriterleri karşılayıp karşılamadığını değerlendirmek gerekecektir.

Not: Şirketinizin hiçbir faaliyeti taksonomi listesinde yer almıyorsa, bu durumda raporlama kapsamında “Taksonomiye uygun faaliyetimiz yoktur” şeklinde beyan yapılabilir. Fakat birçok sektörde, beklenmedik alanlar dahi taksonomiyle ilişkilendirilebilmektedir. Örneğin bir yazılım firmasının tek başına geliri taksonomiye uygun olmayabilir; ancak bu firma bir yenilenebilir enerji projesine sermaye harcaması yapıyorsa (örneğin fabrika çatısına güneş paneli kurulumu), bu yatırım kısmı CapEx olarak taksonomiye uygun sayılabilir. Bu nedenle sadece gelir kalemleri değil, yatırımlar ve giderler de taranmalıdır.

Adım 2: Önemli Katkı (Substantial Contribution) Kriterlerinin Değerlendirilmesi

Taksonomiye uygun olduğu belirlenen her bir faaliyet için, şimdi ilgili çevresel hedefe “önemli katkı” yapıp yapmadığı teknik kriterlere göre değerlendirilmelidir. AB Komisyonu, her faaliyet türü için ayrıntılı Teknik Tarama Kriterleri yayınlamıştır. Bu kriterler, faaliyetin ilgili çevresel hedefe somut olarak nasıl katkı sağlayacağını ölçmeyi sağlar.

Nasıl yapılır? Faaliyet bazında, ilgili çevresel hedefe göre kriter dokümanını açın ve satır satır şartları kontrol edin. Örneğin:

  • İklim değişikliğinin azaltılması (Climate Change Mitigation) hedefi için kriterler çoğunlukla nicel eşik değerler şeklindedir. Üretim veya faaliyet bazında azami karbon emisyonu sınırları, enerji verimlilik eşikleri tanımlanmıştır. Örneğin elektrik üretimi için doğal gaz santralleri, geçiş faaliyeti olarak kabul edilebilmek için kWh başına belirli bir CO2 emisyonunun altında kalmalıdır (AB taksonomisinin 2022’de nükleer ve gaz için eklediği kriterlere göre doğalgaz santralleri için ~270 gr CO2/kWh ve gelecekte daha sıkı eşikler belirlenmiştir). Benzer şekilde çimento imalatında, taslak kriterler ton klinker başına ~0.722 ton CO2 eşiğini şart koşmaktadır; bu değerin altındaki tesisler sürdürülebilir kabul edilirken, daha yüksek emisyonlu tesisler kriteri karşılamazi. Havacılıkta yolcu uçağı işletme faaliyeti için, sektördeki en iyi emisyona sahip uçakların kullanımı (örneğin şu an için A330-941/A330neo gibi modeller) ve eski, verimsiz uçakların filodan çıkarılması gibi koşullar getirilmiştir.
  • İklim değişikliğine uyum (Climate Change Adaptation) hedefinde, kriterler daha çok süreç odaklıdır. Her uygun faaliyet için, iklim risklerinin değerlendirilmesi ve faaliyetlerin iklim değişikliğine karşı dayanıklılığının sağlanması istenir. Örneğin bir altyapı projesinin uyum kriterini karşılaması için, o proje için detaylı bir iklim risk ve kırılganlık değerlendirmesi yapılmış olmalı, gelecek iklim senaryoları göz önüne alınarak gerekli önlemler planlanmalıdır. Adaptasyon amacıyla taksonomiye giren “iklim risklerine uyum sağlama” faaliyetlerinde, genellikle doğrudan bir gelir üretme söz konusu olmadığından, bu faaliyetlerin katkısını ölçmek için yatırım tutarları veya ilgili operasyonel giderler esas alınır. (Not: Adaptasyon kategorisindeki faaliyetler “uyum sağlayan faaliyet” ve “uyum sağlamayı kolaylaştıran faaliyet” olarak ayrılır. Eğer faaliyet yalnız kendi iklim direncini artırıyorsa, taksonomiye uygun sayılan kısmı sadece bu uyum önlemlerinin harcaması olabilir; eğer başka sektörlerin uyumuna yardımcı bir ürün/hizmet sunuyorsa (örneğin sel erken uyarı sistemleri gibi), bu durumda faaliyetin tamamı katkı olarak ele alınabilir.)
  • Su ve deniz kaynakları, döngüsel ekonomi, kirlilik kontrolü, biyoçeşitlilik gibi diğer hedeflerde de her bir uygun faaliyet için detaylı koşullar vardır. Örneğin bir üretim süreci döngüsel ekonomi hedefine katkı için hammadde girdisinin belli oranının geri dönüştürülmüş malzeme olması gerekebilir veya kirlilik kontrolü kapsamında atık su deşarjının belli limitlerin altında olması, tehlikeli atık yönetim planlarının bulunması gibi gereklilikler olabilir. Bu kriterler, ilgili faaliyetin niteliğine göre teknik düzenlemelerde (AB Çevresel Delegasyon Aktı eklerinde) belirtilmiştir.

Havalimanı örneği (önemli katkı): Bir havalimanı işletmesinin “iklim değişikliğinin azaltılması” hedefine katkı sağladığını göstermek için, taksonomi kriterlerinde belirtilen belirli adımları atması gerekir. Örneğin, 2023 yılında yayımlanan kriter güncellemeleri, havalimanı altyapısının karayolu yerine demiryolu ve denizyolu ile entegre yük taşımacılığını mümkün kılması gibi unsurları önemli katkı olarak tanımlamıştır. Özellikle, eğer bir havaalanı yeni bir yük terminali inşa ederek yüklerin demiryolu ve su yolu ile taşınmasına olanak sağlayacak altyapı ve tesisler kuruyorsa, bu yatırım iklim hedefi açısından önemli katkı kriterini karşılar. Benzer şekilde, havaalanının aprondaki sabit elektrikli yer güç ünitelerini kurması ve uçakların yerde motor çalıştırmadan elektriğe erişimini sağlaması, yer hizmet araçlarını elektrikli hale getirmesi gibi önlemler de teknik kriterlerde aranabilir. Kısacası, Adım 1’de tespit ettiğiniz uygun faaliyetin her biri için “nasıl önemli katkı sağlar?” sorusunu belgeyle yanıtlamanız gerekir. Bu genellikle, yönetmelikte verilen eşiğin sağlandığına dair ölçümler, hesaplamalar veya beyanlarla olur.

Örnek: AB Taksonomi kriterlerine göre bina renovasyonları önemli katkı sayılmak için en az %30 enerji tasarrufu sağlamalıdır. Dolayısıyla şirketiniz bir bina yenileme projesini uygun faaliyet olarak raporlayacaksa, bu projenin öncesi ve sonrası enerji tüketim tahminlerini hesaplamalı ve %30 iyileşme eşiğini geçip geçmediğini belirlemelidir. Eğer %25 iyileşme varsa, faaliyet taksonomiye uygun olsa bile uyumlu olarak raporlanamaz (çünkü teknik kriter sağlanmamıştır).

Bir başka örnek: Drax Group, biyokütleden elektrik üretimi faaliyetini incelerken, kullandığı biyokütlenin sürdürülebilir kaynaklardan geldiğini ve tesis verimliliğinin ilgili kriterlere uyduğunu belgelemiştir. Biyokütle ile üretimde sera gazı emisyonlarının AB Yenilenebilir Enerji Direktifi yöntemine göre hesaplandığında referans senaryoya göre yeterli oranda azaltım sağladığını göstermiştir. Yani teknik eşikleri sağlamayan bir ünite (Drax örneğinde sekiz santralden biri gerekli verimlilik kriterini karşılamadığı için) taksonomiye uyumlu kabul edilmemiştir. Bu bize şunu gösteriyor: Şirket içerisinde bir faaliyet, belirli bir birimde veya tesiste kriteri karşılarken, başka bir birimde karşılamayabilir. Bu durumda yalnız kriteri karşılayan kısmın uyumlu olarak sayılması, diğerinin hariç bırakılması gerekir.

Belgeler ve kanıtlar: Önemli katkı değerlendirmesi yaparken her bulgunuzu belgelendirin. Eğer kriter sayısal ise, hesaplamaları ve metodolojiyi not edin (ör. enerji tasarrufu hesap tablosu, emisyon hesaplaması, verimlilik raporu vb.). Kriter bir standarda uyum ise (ör. bina için NZEB standardı, ISO enerji yönetimi vb.), ilgili sertifikaları veya raporları referans gösterin. Bu dokümantasyon, ileride denetim sırasında veya raporun güvencesinde kullanılmak üzere hazır olmalıdır.

Adım 3: “Önemli Zarar Vermeme” (DNSH) Kriterlerinin Değerlendirilmesi

Bir faaliyet, hedeflenen alanda önemli katkı sağlasa bile, diğer çevresel hedeflere ciddi zarar veriyorsa sürdürülebilir kabul edilmez. Bu nedenle Adım 3’te, Adım 2’yi geçen (yani potansiyel olarak uyumlu) faaliyetlerin her biri için, tanımlanmış DNSH kriterlerini incelemeliyiz. DNSH (Do No Significant Harm) kriterleri, altı çevresel hedefin her biri için ayrı ayrı belirlenmiştir; faaliyetin diğer hedeflere zarar vermemesini güvence altına alır.

Nasıl yapılır? İlgili faaliyetin dokümanında genellikle “Do No Significant Harm Criteria” başlığı altında veya her hedef için alt başlıklar halinde gereklilikler listelenir. Bunların arasında yaygın olarak şunlar bulunur:

  • İklim değişikliğine uyum (Climate change adaptation)Tüm faaliyetler için geneldir: Faaliyetin iklim risk değerlendirmesi yapılmış olmalıdır. Yani, faaliyet fiziksel iklim risklerine (sel, aşırı hava olayları, sıcaklık artışı vs.) karşı kırılganlık analizinden geçmiş ve gerekli adaptasyon önlemleri planlanmış olmalıdır. Örneğin bir enerji santrali, iklim değişikliğinin getireceği sıcaklık artışının verimliliğine etkisini, su kaynaklarındaki değişimin soğutma suyuna etkisini vb. değerlendirmeli ve bu risklere karşı planlar hazırlamalıdır. Drax örneğinde şirket, tüm üretim tesisleri için senaryo analizine dayalı iklim risk değerlendirmeleri yapıldığını ve bu risklerin şirket risk yönetimine entegre edildiğini raporlamıştır. Bu sayede adaptasyon DNSH kriterinin karşılandığı belirtilir.
  • Su ve deniz kaynaklarının korunması – Faaliyet su ekosistemlerine zarar vermemelidir. Genellikle büyük projeler için Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) yapılarak su üzerindeki etkilerin analiz edilmesi istenir. Örneğin bir üretim tesisinin yakında bulunan su kaynaklarına deşarj limitleri, su kullanımı izinleri gibi düzenlemelere uyumlu olması, su kıtlığına yol açmaması gereklidir. Drax, tesislerinin inşa döneminde veya genişlemelerinde ÇED süreçlerinden geçtiğini ve su kullanımıyla ilgili gerekli izinleri aldığını belirterek bu DNSH kriterini karşıladığını açıklamıştır.
  • Döngüsel ekonomi – Faaliyetin atık üretimini minimize etmesi, atıkları tekrar kullanımı ve geri dönüşümü sağlaması beklenir. Örneğin, bir inşaat projesi için DNSH kriteri olarak bir Atık Yönetim Planı bulunması ve yıkım/üretim atıklarının büyük kısmının geri dönüştürülmesi şart koşulabilir. Eğer faaliyet, tek kullanımlık plastik veya tehlikeli atık üretiyorsa, bunların çevreye zararı kontrol altına alınmış olmalıdır.
  • Kirliliğin önlenmesi ve kontrolü – Faaliyetin hava, su ve toprağa kirletici salımlarının sınır değerlerin altında tutulması istenir. Örneğin bir fabrikanın baca gazı emisyonları AB’nin En İyi Mevcut Teknikler (BAT) referans dokümanlarındaki Emisyon Seviyesi Değerleri’ne uygun olmalıdır. Drax örneğinde, biyokütle santralinin NOx ve SOx emisyonlarının ilgili izin sınırları dahilinde olduğu belirtilerek kirlilik DNSH kriterinin sağlandığı ifade edilmiştir.
  • Biyoçeşitlilik ve ekosistemlerin korunması – Projenin korunan alanlar, nesli tehlike altındaki türler veya hassas habitatlar üzerinde olumsuz etkisi olmamalıdır. Gerekli durumlarda ekolojik değerlendirme (biyolojik etki değerlendirmesi) yapılıp korunma planları uygulanmalıdır. Örneğin bir rüzgar enerjisi projesi, kuş göç yollarına etkisini değerlendirmeli, gerekiyorsa tür koruma önlemleri almalıdır. Ormancılıkla ilgili faaliyetlerde istilacı türlerin önlenmesi, hasat edilen alanların yeniden ağaçlandırılması gibi ek koşullar olabilir.

Yukarıdaki DNSH unsurları, taksonomi raporlamasında “uyumlu” saymak istediğiniz her faaliyet için check-list şeklinde gözden geçirilmelidir. Genellikle şirketler, taksonomi raporlarının eklerinde her faaliyet için DNSH kriterlerine nasıl uyduklarını tek tek açıklarlar.

Örnek (enerji sektörü): Bir enerji şirketi için, yenilenebilir enerji üretim faaliyetini uyumlu saymak istiyorsa; ilgili santraller için iklim risk analizini yapmış, su kullanımı konusunda ÇED almış, atık kül vs. yönetimi planlarını uygulamış, emisyonlarının (örn. NOx) yasal sınırlar içinde olduğunu belgelemelidir. Drax Group, biyokütle ve hidroelektrik faaliyetleri için DNSH kapsamında tüm bu alanlarda değerlendirme yaptığını raporlamıştır. Örneğin, iklim değişikliğine adaptasyon DNSH ilkesini karşılamak üzere tüm tesislerde iklim risk değerlendirmesi; su kaynakları için her tesisin su kullanım izinleri ve ÇED belgeleri; döngüsel ekonomi için atıkların çoğunun geri dönüştürüldüğüne dair bilgiler ve kirlilik kontrolü için emisyonların BAT seviyelerine uygun olduğunu belirtmiştir.

Havalimanı örneği (DNSH): Bir havalimanı, altyapı yatırımlarını taksonomiye uyumlu göstermek isterse, örneğin biyoçeşitlilik açısından yeni pist veya terminal inşaatının yakın çevredeki ekosisteme zarar vermediğini (gerekliyse telafi edici önlemler alındığını), kirlilik kontrolü açısından hava kalitesi üzerinde olumsuz etkileri minimize ettiğini (ör. apron bölgesinde dizel yerine elektrikli araç kullanımı ile NOx/partikül madde azaltımı), su yönetimi açısından yağmur suyu drenaj sistemlerinin ve pis su arıtma tesislerinin ekosistemleri koruyacak şekilde olduğunu belgelemelidir. Havalimanı yer hizmetlerinde kullanılan kimyasalların (ör. uçak yakıtı, hidrolik yağlar) toprak ve su kirliliğine yol açmayacak şekilde depolanıp yönetilmesi, gürültü kirliliğinin kontrol altına alınması (gece uçuş kısıtlamaları veya ses bariyerleri ile) gibi DNSH kriterleri de gündeme gelebilir. Nitekim taksonomiye göre, örneğin uçak kiralama faaliyeti DNSH kapsamında gürültü seviyesi kriterine tabidir ve ilgili uçakların ICAO’nun gürültü sertifikasyon gerekliliklerini (Ek 16, Bölüm 14) karşılaması şarttır. Aynı şekilde, eski uçakların filodan çıkarılması sırasında atık yönetiminin AB atık mevzuatına uygun yapılması koşulu da DNSH kapsamında getirilmiştir.

Sonuç: Adım 3 sonunda, elinizdeki faaliyetlerden teknik kriterleri sağlayan ve DNSH engeline takılmayanlar belirlendiğinde, artık bu faaliyetler “taksonomiye uyumlu” (taxonomy-aligned) kabul edilebilir hale gelir. Yani şirketinizin gerçek anlamda yeşil sayılabilecek faaliyetleri bunlardır. Ancak raporlama bitmedi – şimdi bu uyumlu faaliyetlerin finansal göstergelere nasıl yansıtılacağını hesaplamanız gerekiyor.

Not: DNSH kriterlerinin bazıları operasyonel süreçlerle ilgilidir ve sayısal olmayan gereklilikler içerir. Bu yüzden şirket içi farklı birimler (Çevre, İş Sağlığı Güvenliği, Teknik Operasyonlar vb.) ile iş birliği yaparak gerekli bilgileri toplamak önemlidir. Örneğin, bir fabrikanın çevre izinleri, atık beyanları, ÇED raporları gibi dokümanlar bu aşamada sizin kanıt setinizi oluşturacaktır. Taksonomi raporlaması, finans ve sürdürülebilirlik ekiplerinin birlikte çalışmasını gerektiren disiplinler arası bir süreçtir.

Adım 4: Asgari Güvencelerin (Minimum Safeguards) Kontrolü

Bu adım, taksonomi düzenlemesinin sosyal ve yönetişim boyutunu kapsar. AB Taksonomisi, çevresel hedeflere odaklansa da, uyumlu faaliyetlerin yürütülmesi sırasında bazı temel sosyal ve etik standartlara uyum aranır. Bu gereklilikler, OECD Çok Uluslu Şirketler Rehberi, BM İş Dünyası ve İnsan Hakları Rehber İlkeleri gibi uluslararası çerçevelere riayet etmeyi içerir. Ayrıca ILO’nun temel iş hakları sözleşmelerine (özgür örgütlenme hakkı, zorla çalıştırma yasağı, çocuk işçiliği yasağı, ayrımcılık yasağı vb.) uyum ve İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nde belirtilen ilkelere saygı şarttır.

Ne anlama geliyor? Şirket, taksonomiye uyumlu olarak sınıflandırmak istediği faaliyetleri yürütürken herhangi bir insan hakkı ihlali, çalışanların temel haklarında ihlal veya yolsuzluk gibi durumlara bulaşmamalıdır. Asgari güvenceler şirketin bütününü kapsayan bir ilke olduğundan, genelde şirket düzeyinde değerlendirilir. Bu aşamada şirketinizde aşağıdaki politikaların ve uygulamaların varlığını ve etkinliğini gözden geçirin:

  • İnsan Hakları Politikası: Şirketin, tedarikçileri de kapsayacak şekilde, insan haklarına saygı taahhüdü olmalı. Zorla çalıştırma, çocuk işçi çalıştırma gibi konularda sıfır tolerans politikaları mevcut mu? Tedarik zinciri denetimleri yapılıyor mu?
  • İşçi Hakları: Sendikal örgütlenme özgürlüğü, adil ücret, güvenli çalışma koşulları sağlanıyor mu? ILO’nun 8 temel sözleşmesine uyum denetleniyor mu?
  • Etik ve Yönetişim: Rüşvet ve yolsuzlukla mücadele politikaları var mı? Şirket içinde etik kurallar kodu uygulanıyor mu? Vergi şeffaflığı ve rekabet ihlalleri gibi konularda uyum programları var mı?
  • Çevresel ve Sosyal Due Diligence: Büyük projelerde ve yatırımlarda, çevresel ve sosyal etki değerlendirmeleri yapılıyor mu? Yerel topluluklara danışılıyor mu? Örneğin bir maden projesi ise yerel halkın hakları gözetiliyor mu?

Asgari güvenceler genelde şirket seviyesinde olup, tüm faaliyetleri kesen bir konudur. Taksonomi raporunda bu konuda genellikle şirketin beyanı veya açıklaması yer alır. Örneğin Drax Group, raporunda “OECD Rehberi ve BM İlkeleri ile uyumlu hareket ediyoruz, ILO sözleşmelerine uyuyoruz” şeklinde bir yönetim beyanı sunmuştur. Bu beyana kanıt olarak da şirketin halihazırda üyesi olduğu inisiyatifler (UN Global Compact gibi), sahip olduğu sertifikalar veya yürüttüğü denetimler belirtilebilir.

Türkiye perspektifi: Türkiye’de büyük ölçekli şirketler için 2023 itibarıyla yayınlanan Türkiye Sürdürülebilirlik Raporlama Standartları (TSRS), benzer şekilde insan hakları, iş etiği, çalışan hakları gibi konularda kapsamlı açıklamalar talep etmektedir. Dolayısıyla, AB Taksonomi raporlaması yaparken bu alanlarda zaten TSRS/GRI gibi standartlar gereği hazırladığınız politikaları referans gösterebilirsiniz. Örneğin şirketiniz her yıl bağımsız bir denetimle İş Sağlığı Güvenliği performansını onaylatıyorsa veya tedarikçilerine sürdürülebilirlik denetimleri yapıyorsa, bunlar asgari güvenceleri sağladığınıza dair iyi göstergelerdir.

Sonuç: Adım 1-4 sonucunda, şirketinizin taksonomi-uyumlu faaliyetlerinin tam listesi ortaya çıkmış olmalıdır. Yani: taksonomi listesinde tanımlı, teknik önemli katkı kriterlerini karşılayan, DNSH engeli bulunmayan ve şirketin yürütülüş biçimi itibariyle asgari güvencelere uygun faaliyetler… Artık son adım, bunların finansal raporlamaya dönüştürülmesidir.

Adım 5: Kilit Performans Göstergelerinin (KPI’ların) Hesaplanması ve Raporlanması

Taksonomi raporlamasının çıktısı, şirketin finansal göstergelerinin ne kadarının taksonomiye uyumlu faaliyetlerle ilişkili olduğunu gösteren oranlardır. AB Taksonomi Madde 8’e göre, finansal olmayan şirketler üç temel gösterge sunmakla yükümlüdür:

  • Ciro (Net Turnover) Oranı: Şirketin toplam gelirinin (cirosunun) yüzde kaçı taksonomiye uyumlu faaliyetlerden gelmektedir?
  • Yatırım Harcamaları (CapEx) Oranı: Şirketin maddi ve maddi olmayan duran varlıklara ilişkin yıllık sermaye harcamalarının yüzde kaçı taksonomiye uyumlu faaliyetlere tahsis edilmiştir?
  • Operasyonel Harcamalar (OpEx) Oranı: Şirketin operasyona ilişkin belirli giderlerinin (kısa vadeli bakım, Ar-Ge, eğitim gibi belirli tanımlanmış OpEx unsurlarının) yüzde kaçı taksonomiye uyumlu faaliyetlerle ilgilidir?

Bu üç KPI, şirketin yeşil faaliyet yoğunluğunu ortaya koyar. Hesaplamalar yapılırken dikkat edilmesi gereken metodolojik detaylar vardır:

Numeratör ve denominatör: Her bir KPI bir oran olduğu için, pay (numeratör) ve payda (denominatör) tanımları kritik önemdedir. Genel olarak:

  • Turnover KPI: Numeratör = Taksonomi-uyumlu faaliyetlerden elde edilen net ciro tutarı; Payda = Şirketin toplam net cirosu (aynı finansal yıl için, konsolide finansal tabloya göre).
  • CapEx KPI: Numeratör = Taksonomi-uyumlu faaliyetlere ilişkin sermaye harcamaları (yıl içindeki yatırım tutarları); Payda = Şirketin toplam CapEx’i (muhasebeleştirilen yatırım harcamaları toplamı).
  • OpEx KPI: Numeratör = Taksonomi-uyumlu faaliyetlere ilişkin tanımlı operasyonel harcamalar; Payda = Şirketin tanımlı toplam OpEx’i.

Tanımlar muhasebe politikalarına uygun ve tutarlı olmalıdır. Yani, bu göstergelerin paydasındaki toplamlar, şirketin o yılki finansal tablolarında raporladığı rakamlarla uyumlu olmalıdır. Örneğin, toplam cironuz 1 milyar TL ise, paydada 1 milyar TL kullanılmalı ve bu rakam yıllık finansal raporunuzla aynı olmalıdır. Benzer şekilde CapEx ve OpEx için de finansal raporlama kıstasları geçerlidir. Bu, tutarlılık ilkesidir: Taksonomi KPI’ları, şirketin finansal raporlama kapsamıyla tutarlı olmalı, aksi halde güvenilirliği olmaz.

Uygun vs. Uyumlu ayrımı: AB Delegasyon Regülasyonu, şirketlerin sadece uyumlu faaliyet oranlarını değil, aynı zamanda uygun ama uyumlu olmayan faaliyet oranlarını da açıklamasını ister. Yani, eğer bir faaliyetiniz taksonomi listesinde vardı fakat teknik kriterleri karşılamadı (dolayısıyla “eligible (uygun) but not aligned (uyumsuz)” olduysa), bunun finansal oranı da ayrı belirtilmelidir. Genellikle raporlama tablosunda her bir KPI için iki satır bulunur: “Taksonomi-uyumlu %” ve “Taksonomi-uygun (uyumlu olmayan) %”. Bu sayede, yatırımcılar şirketin ne kadar potansiyel yeşil faaliyeti olduğunu ancak bunların ne kadarının gerçekten yeşil kriterleri sağladığını görebilirler.

Örneğin, şirketinizin %50 geliri taksonomi listesinde tanımlı faaliyetlerden geliyor olsun. Teknik kriter değerlendirmesi sonucunda bunun %30’luk kısmı tam uyumlu çıktı, %20’lik kısmı ise kriterleri karşılamadı. Bu durumda raporda %30 uyumlu, %20 uygun-uyumlu değil olarak ayrı gösterilir (kalan %50 ise taksonomi-dışı faaliyet geliri demektir).

Hesaplama yöntemi: Her bir uygun faaliyet için Adım 1-4 sonunda elinizde şu bilgiler olmalı: faaliyetin ilgili gelir tutarı, faaliyetin ilgili CapEx tutarı, faaliyetin ilgili OpEx tutarı ve bunların ne kadarı uyumlu ne kadarı değil. Bu noktada, şirket içi finans ekipleriyle çalışarak bu rakamları tam olarak belirlemeniz gerekir. Genellikle, muhasebe sistemi seviyesinde bir “faaliyet kodlaması” veya uygun bir ayrıştırma yoksa, manuel çalışma yapılabilir. Örneğin:

  • Elektrik üretim şirketi örneğinde, her santral veya her üretim teknolojisi için yıllık gelir rakamları bellidir. Bu gelirin ne kadarı uyumlu? Drax Group, 2023 raporunda tüm elektrik üretim gelirinin %98’inin yenilenebilir (biyokütle/hidro) olduğunu ve taksonomi kriterlerini sağladığını, geri kalan %2’nin ise fosil kaynaklı olduğunu ve uygun olmadığını beyan etti. Sonuç olarak Drax, uygun faaliyet gelirinin %99’unun uyumlu olduğunu raporlamıştır. Bu, şirketin faaliyetlerinin büyük kısmının teknik olarak sürdürülebilir olduğunu gösteren çarpıcı bir metriktir.
  • Bir gayrimenkul şirketi iseniz, portföyünüzdeki binaların kaç tanesi taksonomi kriterlerine (ör. EPC sınıf A veya ilk %15 dilim enerji verimliliğinde olma kriterine) uyuyor? Uyanların kira gelirleri toplam gelirinize oranla nedir? Kaçı henüz uygun değil? Benzer şekilde yeni inşaat yatırımlarınızdan hangileri yeşil bina kriterlerine uyuyor ve bunların yatırım tutarı toplam yatırım bütçenizin ne kadarı?
  • Havalimanı örneğine dönersek, diyelim ki bir havalimanı işletmesi olarak 2025 yılında bir büyük yatırım bütçenizin %40’ını elektrikli yer hizmet aracı filosuna geçiş ve terminal enerji verimliliği projesine harcadınız. Bu harcamalar taksonomiye göre iklim hedefiyle uyumlu kabul ediliyorsa, CapEx KPI’nızın %40’ı uyumlu olacaktır. Gelir tarafında ise, havalimanı işletmelerinin gelirlerini parçalara ayırmak gerekebilir: Örneğin havalimanı gelirinin %20’si hava tarafı ücretlerden (iniş-kalkış vb.), %30’u terminal hizmetlerinden, %50’si ticari alan kiraları ve duty-free’den geliyor olabilir. Bunlardan hangileri taksonomiye girebilir? Hava tarafı ücret geliri, eğer havalimanı uçaklara düşük emisyon altyapı sunuyorsa ve çevresel kriterleri varsa kısmen uygun olabilir. Terminal binaları eğer yeşil sertifikalı ve enerji verimliyse, belki “yeşil bina” kapsamında değerlendirilebilir. Bu örnek biraz karmaşık olsa da, prensip, şirketin her bir gelir/harcama bileşenini taksonomi perspektifinde ayırarak oranlamaktır.

Tablolaştırma: Hesaplamalar yapıldıktan sonra sonuçlar genellikle bir tablo ile sunulur. AB Komisyonu, raporlama için standart bir tablo formatı yayınlamıştır. Buna göre satırlarda Turnover, CapEx, OpEx; sütunlarda Uyumlu %, Uygun ancak Uyumlu Değil %, ve dilerseniz Uyumlu tutarlar (mutlak) yer alır. Şirketler genelde kolay anlaşılması için mutlak tutarları da açıklarlar (ancak zorunlu olan yüzde oranlarıdır). Rapor tablolarında ayrıca hangi çevresel hedeflere katkı sağlandığı not edilebilir veya geçiş/kolaylaştırıcı faaliyet olduğu belirtilir. Örneğin, taksonomi şablonu, eğer faaliyet bir geçiş faaliyeti ise bunu (T) harfiyle, kolaylaştırıcı faaliyet ise (E) harfiyle etiketlemeyi gerektirmektedir. Böylece, yatırımcı tabloda şirketin yeşil gelirinin ne kadarının geçiş faaliyeti (örneğin doğalgaz veya havacılık gibi) olduğunu, ne kadarının doğrudan yeşil olduğunu görebilir.

Açıklama ve politikalar: Sadece sayıları vermek yeterli değildir; taksonomi raporunda bu sayıların nasıl hesaplandığına dair “muhasebe politikası” notu eklenmelidir. Bu notta, hangi faaliyetlerin nereye dahil edildiği, belki faaliyet listesi, CapEx ve OpEx tanımlarının nasıl yapıldığı, herhangi bir %10 eşik altı işlemin hariç tutulup tutulmadığı gibi bilgiler yer alır. Örneğin, CapEx tanımı olarak AB taksonomi, maddi duran varlıklar + Ar-Ge + yatırım amaçlı gayrimenkuller gibi kalemleri içerir. Sizin raporunuzda CapEx’in neleri kapsadığını açıkça belirtmeniz beklenir. Aynı şekilde OpEx KPI hangi giderleri içeriyor (bakım-onarım, kısa vadeli kira giderleri, bakım sözleşmeleri vs. gibi) tanımlanmalıdır. Bu şeffaflık, verilerinizi okuyanlara güven verir ve denetçiler için de gereklidir.

Bağımsız güvence (denetim): Taksonomi raporları, AB’de finansal raporların denetimine benzer şekilde bir güvence denetiminden geçirilecektir (CSRD kapsamında zorunlu olacak). Birçok şirket şimdiden bu konuda bağımsız sınırlı denetim yaptırmaya başlamıştır. Örneğin Drax, 2023 Taksonomi Raporu’nu yayınlarken bağımsız bir denetim firmasına sınırlı güvence onayı da almıştır ve raporunda denetçi görüşünü eklemiştir. Bu nedenle, hesaplamalarınızın izlenebilir ve dayanaklarının sağlam olması önemlidir. Denetçiler, özellikle Adım 1-4’te yaptığınız sınıflandırmaların tutarlılığını, kullandığınız verilerin doğru olduğunu, finansal tutarların doğru alındığını kontrol edecektir.

Şirket içinde bu süreçleri sağlam bir iç kontrol mekanizmasıyla desteklemek gerekir. Örneğin bir proje yöneticisi, projesinin teknik kriterleri sağladığını onaylamalı; finans birimi ilgili harcamanın tutarını teyit etmeli; sürdürülebilirlik birimi DNSH ve sosyal uyum konularını kontrol etmelidir. Bu işbirliği, raporun bütünsel olarak güvenilir olmasını sağlayacaktır.

Sektörel Taksonomi Raporlama Örnekleri

Farklı sektörlerden bazı örneklerle taksonomi raporlamasının uygulamasını somutlaştıralım. Bu bölümde enerji/imalat ve ulaşım/havalimanı sektörlerine odaklanıyoruz.

Enerji ve İmalat Sektörleri

Enerji Üretimi Örneği: Büyük bir elektrik üretim şirketini ele alalım. Şirketin elinde kömür santrali, doğal gaz santrali, hidroelektrik santrali ve güneş enerjisi santralleri olsun. Taksonomi perspektifinden:

  • Hidroelektrik ve güneş enerjisi santralleri, iklim değişikliğini azaltma hedefi için tanımlanmış uygun faaliyetlerdir (Yenilenebilir enerji üretimi). Teknik kriterler, hidroelektrik için yaşam döngüsü emisyonlarının 100g CO2e/kWh altında olmasını şart koşar; güneş enerjisi için ise özel bir emisyon eşiği yoktur (doğası gereği düşük karbonlu sayılır). Dolayısıyla bu santrallerin tüm geliri muhtemelen uyumlu gelir olacaktır (elbette DNSH kriterlerini sağladıkları varsayımıyla, ki genelde sağlarlar).
  • Doğal gaz santrali, AB taksonomisinde 2022’de eklenen koşullarla geçiş faaliyeti olarak tanımlanabilir. Ancak bunun için teknik kriterler çok spesifiktir: Örneğin santral en geç 2035’te daha temiz yakıtlara (biyogaz veya hidrojen) geçiş planı yapmalı, şu anki verimi çok yüksek olmalı ve emisyonu kWh başına 270g altında olmalı, ayrıca yılda belirli saatten fazla çalışmamalı gibi şartlar vardır. Bu kriterler karşılanıyorsa geliri uyumlu sayılabilir; karşılanmıyorsa hiç taksonomiye uygun kabul edilmez (hatta “eligible” bile olmayabilir eğer şartları tamamen sağlamıyorsa). Diyelim ki bu gaz santrali 350g/kWh emisyona sahip eski bir tesis, o halde taksonomi kapsamı dışında kalır.
  • Kömür santrali, taksonomiye göre ne geçiş ne de uygun faaliyet olarak kabul edilmez (sürdürülebilir olmadığı açık). Drax örneğinde de şirket, kömürden elektrik üretimini “ineligible” (uygun değil) olarak ayırmıştır. Dolayısıyla kömür santralinin geliri ve ilgili CapEx/OpEx’i taksonomi hesaplamalarında tamamen dışlanacaktır.

Bu şirketin 1 milyar TL toplam cirosu varsa, varsayalım %50’si yenilenebilir (güneş+hidro), %30’u doğalgaz, %20’si kömürden geliyor. Yukarıda yapılan değerlendirmeye göre yenilenebilirin %50’si uyumlu, kömürün %20’si uygun değil. Doğalgaz santrali kriterleri karşılamadıysa (geçiş faaliyeti olamadıysa) onun %30’luk geliri de uygun değil sayılır. Bu durumda şirket uyumlu ciro oranını %50 olarak raporlar. Uygun fakat uyumlu olmayan ciro oranı ise %0 olur (zira doğalgaz geçiş kriterini de karşılamadığı için aslında uygun da sayılmaz; kömür zaten uygun değildi). Eğer doğalgaz santrali kriterleri kısmen sağlasaydı (diyelim kWh başı 250g emisyon ile yeni bir santral ve planları uyuyor), o zaman %30 ciro “eligible” sayılırdı ama henüz tüm kriterleri sağlamadığı için belki “eligible non-aligned” olarak raporlanabilirdi. Bu durumda rapor tablosunda örneğin %50 aligned, %30 eligible-non-aligned, %20 non-eligible şeklinde bir dağılım görülebilirdi.

Şirketin CapEx tarafında da benzer ayrım yapılmalı: Örneğin yeni yatırımlarının %70’ini güneş santraline, %30’unu kömür santralinde rehabilitasyona harcadıysa, bunun %70’i taksonomi-uyumlu CapEx (güneş yatırımı), %30’u uygun olmayan CapEx olarak raporlanır. Yatırımlar geçiş faaliyetine (örneğin gaz santralinde karbon yakalama tesisi kurulumu gibi) harcansaydı, uygun ama uyumlu değil olarak sınıflandırılabilirdi.

İmalat/Endüstri Örneği: Bir otomotiv üreticisini düşünelim. Şirket hem içten yanmalı motorlu araçlar (ICE) hem de elektrikli araçlar (EV) üretiyor olsun. AB Taksonomisi’nde elektrikli araç üretimi ve batarya üretimi iklim değişikliğini azaltma kapsamında uygun faaliyetlerdir (sıfır emisyonlu ulaşım). İçten yanmalı araç üretimi ise ancak belirli emisyon eşiğinin altındaysa (transitional) değerlendirilebilir, örneğin km’de 50 g CO2 altı hibritler vs., ama bu eşikler şu an oldukça düşük ve gelecekte daha da sıkı olacak.

Bu üreticinin araç satış gelirinin %20’si elektrikli modellerden, %80’i fosil yakıtlı modellerden geliyorsa, %20 geliri taksonomiye uygun olacaktır. Elektrikli araç üretiminin teknik kriteri basittir: Araç sıfır tailpipe emisyonlu olmalı (EV’ler için sağlanıyor). Dolayısıyla bu %20 gelir muhtemelen %20 uyumlu ciro olarak raporlanabilir. Kalan %80, eğer araçlar çok yüksek verimliyse (örneğin bazı hibritler için geçiş tanımı var ama 2025 sonrası ICE üretimi büyük ölçüde taksonomi dışında kalacak), belki küçük bir kısmı uygun sayılır ama çoğunluğu uygun dahi olmayacaktır. Bu durumda şirket %20 uyumlu ciro raporlar. CapEx tarafında, elektrikli araç AR-GE ve fabrika yatırımlarına harcanan kısım yine uyumlu CapEx olarak orana girer. Örneğin şirket Ar-Ge bütçesinin %50’sini elektrikli modeller geliştirmeye ayırdıysa, %50 CapEx uyumlu olur.

Ağır sanayi Örneği (Çimento): Bir çimento fabrikası için taksonomi kriterlerini ele alalım. Çimento üretimi, iklim hedefi için geçiş faaliyeti olarak tanımlanmıştır çünkü tamamen karbon nötr üretim henüz teknolojik olarak yaygın değildir. Ancak AB taksonomisi teknik kriteri, klinker başına CO2 emisyonunun sektör benchmark değerinin %10 altı olmasını şart koşmuşturiklim.gov.tr. Diyelim ki bu eşik ~0,72 tCO2/ton klinker. Eğer fabrikanızın performansı 0,68 tCO2/ton ise, kriteri karşılar ve üretiminiz uyumlu olabilir; 0,80 ise karşılamaz ve uygun sayılmaz. Bu fabrikadan yıllık 100 milyon TL gelir geliyorsa ve siz eşiği karşıladınızsa, bu 100 milyon TL’yi (toplam ciroya oranla) uyumlu ciro olarak dahil edebilirsiniz. Diyelim toplam cironuz 500 milyon TL, bunun 100’ü uyumlu (çimento), kalan 400’ü başka faaliyetlerden (ör. beton üretimi – bu şu an taksonomi listesinde yok diyelim). O zaman %20 uyumlu ciro oranınız olur. Gelecekte beton da taksonomi kapsamına girerse belki o kısım uygun hale gelebilir. CapEx tarafında ise, örneğin fabrikanız emisyon azaltıcı bir teknolojiye yatırım yaptı (atık ısı geri kazanım tesisi, filtre sistemleri vs.), bu yatırımın tutarı toplam yatırım harcamanızın önemli bir kısmını oluşturuyorsa onu da oransal olarak belirteceksiniz.

Bu örnekler, her sektörün kendi dinamiklerine göre taksonomi yaklaşımının değiştiğini gösteriyor. Ancak temel prensip aynı: Faaliyet bazında uygunluğu belirle, kriterlere göre filtrele, finansal oranlara dök.

Ulaştırma ve Havacılık Sektörü (Havalimanı Örneği)

Havalimanı İşletmesi Örneği: Bir havalimanı şirketinin taksonomi raporlaması yapacağını düşünelim. Havalimanı işletmeleri, farklı alt faaliyetlerden oluşur: uçaklara verilen hizmetler (iniş-kalkış, park, yakıt, yer hizmetleri), terminal ve yolcu hizmetleri (yolcu ücretleri, güvenlik, bagaj vb.), ticari faaliyetler (mağaza kiraları, otopark, yeme-içme vb.), altyapı inşaat projeleri (yeni pist, terminal genişletme) gibi. Taksonomi perspektifinde hangi gelir/harcama kalemleri ele alınabilir?

  • Altyapı Projeleri (CapEx): Havalimanının genişleme veya modernizasyon projeleri varsa, bunlar taksonomiye uygun faaliyet olabilir. Özellikle proje emisyon azaltıcı bir altyapı içeriyorsa (örneğin yeni terminal tasarımı %50 daha az enerji tüketecek şekilde yeşil bina standartlarında yapılıyor, veya yeni apron dizaynı uçakların taksi süresini kısaltarak yakıt tasarrufu sağlıyor, ya da elektrikli yer ekipmanı altyapısı kuruyor) taksonomi kriterlerine girebilir. Hatta AB taksonomisinde direkt olarak “sıfır kuyruk emisyonlu uçak operasyonlarını mümkün kılan altyapı” tanımı eklendiği için, örneğin sabit elektrikli yer güç üniteleri (400 Hz elektrik) ve ön şartlandırılmış klima sistemleri kurmak, bu kapsamdadır. Bu projenin harcaması, toplam yatırımınızın büyük bir kısmı ise, uyumlu CapEx olarak önemli bir yüzdeyi doldurabilir.
  • Yer Hizmetleri (Ground Handling) Gelirleri: AB taksonomisinde hava taşımacılığı yer hizmetleri de 6.20 no.lu faaliyet olarak eklenmiştir. Teknik kriterler muhtemelen yer hizmet ekipmanlarının elektrifikasyonu, düşük emisyonlu araç kullanımı vb. üzerinde durur. Eğer havalimanı yer hizmetlerini kendi yürütüyorsa (ya da grup şirketi yapıyorsa), bu faaliyet kapsamında örneğin elektrikli bagaj traktörleri, elektrikli körük sistemleri, düşük emisyonlu yer araçları kullanımı gibi şartları yerine getirdiğinde uyumlu faaliyet sayılabilir. Bu durumda yer hizmetlerinden elde edilen gelirler taksonomiye uygun olacaktır. Örneğin yakıt ikmal hizmetlerinde, düşük kükürtlü yakıt kullanımı ve dökülme önleme tedbirleri DNSH kriterleri olabilir; bagaj taşıma araçlarının tamamı elektrikliyse önemli katkı kriterini sağlar vs.
  • Uçuş Operasyonları (Havayolu) Gelirleri: Havalimanı doğrudan uçuş işletmez ama diyelim grup bünyesinde bir havayolu şirketi de var veya bağlantılı (TAV örneğinde direkt yok ama bizim farazi örneğimizde olsun). AB taksonomisi havayolu yolcu ve yük taşımacılığını geçiş faaliyeti olarak tanımladı. Kriterleri de şöyle: filodaki uçaklar sektörün en iyi emisyon performansında olmalı, eski ve verimsiz uçaklar yenileri geldikçe 6 ay içinde filodan çıkarılmalı (replacement ratio uygulaması) ve 2028 sonrası sürdürülebilir havacılık yakıtı (SAF) kullanım yüzdesi kademeli artırılmalı gibi detaylar içeriyor. Eğer havayolu bu sıkı koşulları sağlarsa (örneğin filoda sadece yeni nesil A320neo, Boeing 787 vs. var ve eski uçak yok, SAF kullanımına başlamış), uçuş gelirleri taksonomiye uyumlu sayılabilir. Ancak çoğu havayolu için yakın dönemde bu kriterleri tam sağlamak zor. Bu durumda havacılık faaliyetlerinden gelen gelir muhtemelen “eligible non-aligned” olarak kalacak ya da tamamen eligible olmayacak (eğer kriterlerden birini bile sağlayamazsa). Örneğin 2030’da havayolu A şirketi uçuş gelirinin %70’i yeni nesil uçaklardan, %30’u eski uçaklardan geliyorsa ve SAF %10 kullanıyorsa; belki %70 eligible diyebilir ama SAF şartı %15 istendiği için aligned diyemez, vs. Oldukça teknik bir alan, ama esasen taksonomi havacılık için bir yol haritası çizmiş durumda: en verimli uçaklarla yenile, eskiyi hurdaya ayır, SAF karıştır – bunları yaparsan yeşil sayılacaksın diyor.
  • Terminal İşletme Gelirleri: Terminal binasının kendisi yeşil ise (örn. LEED Gold sertifikalı, enerji verimliliği yüksek bir bina) ve %30 enerji tasarrufu hedefiyle yenilendiyse, aslında terminalin işletilmesi de döngüsel ekonomi/iklim hedeflerine katkılıdır. Ancak taksonomide doğrudan “bina işletme” faaliyeti değil “bina edinimi ve sahiplik” faaliyeti tanımlı. Bir havalimanı terminali, eğer en iyi %15 dilim enerji performansındaysa veya A sınıfı enerji sertifikası varsa, bu bir “yeşil bina varlığı” olarak kabul edilebilir. Bu durumda terminalden elde edilen kira gelirleri veya yolcu hizmet gelirleri taksonomiye uygun sayılabilir (finansal kurumlar, gayrimenkul şirketleri bu şekilde bina gelirlerini raporluyorlar). Havalimanı şirketi, terminal binası için böyle bir kriteri uygulayabilir. Örneğin yeni İstanbul Havalimanı terminali çok enerji verimliyse ve uluslararası bir yeşil bina standardına sahipse, bu binanın kira gelirleri ve hizmet gelirleri uygun faaliyet geliri olarak ele alınabilir.

Bu örnekten görüldüğü gibi, havalimanı gibi kompleks bir işletmede taksonomi raporlaması yapmak için alt kalemlere inip her birini değerlendirmek gerekiyor. Sonuçta havalimanı şirketi belki raporunda şöyle bir tablo verebilir (farazi bir rakamsal örnek):

  • Toplam Ciro: 100 TL
    • Uçaklara verilen hizmet gelirleri: 30 TL (10 TL’si elektrikli yer hizmetlerinden → %10 uyumlu, 20 TL’si genel iniş-kalkış → henüz kriter yok veya sağlanmamış → %20 eligible non-aligned diyelim)
    • Terminal & yolcu gelirleri: 40 TL (terminal yeşil bina → 40 TL’si de düşük enerjili → %40 uyumlu kabul edilebilir)
    • Ticari gelirler (kiralar vs.): 30 TL (bunlar taksonomi kapsamında değil → %30 eligible olmayan)

Bu durumda: %50 uyumlu ciro (10+40=50 TL), %20 uygun-uyumsuz ciro, %30 uygun olmayan ciro gibi bir çıktı olur. CapEx tarafında ise diyelim 2025’te 50 TL yatırım harcaması var: bunun 30 TL’si demiryolu bağlantılı kargo terminaline gitti (taksonomiye göre iklim azaltımına katkılı, çünkü karayolu yerine demiryolu entegrasyonu → %30 uyumlu CapEx), 20 TL’si genel bakım onarıma gitti (yeşil değil → %20 eligible değil CapEx). OpEx’te de belki kısa vadeli bakım giderlerinin bir kısmı yeşil projelerle ilgiliydi onu katabilirsiniz. Elbette bu rakamlar temsilî, ama mantığı gösteriyor.

Sonuç: Ulaştırma ve havacılık sektörü, özellikle havalimanları ve havayolları, taksonomi içinde yeni yeni detaylandırılıyor. Havalimanı işletmeleri, altyapı sağlayıcıları konumunda oldukları için, daha çok kolaylaştırıcı faaliyetler kapsamında değerlendiriliyor. Demiryolu entegrasyonu, elektrikli operasyonlar, enerji verimli tesisler gibi alanlarda yaptıkları yatırımlar yeşil olarak kabul görüyor. Havayolları ise geçiş faaliyeti kategorisinde, net sıfıra giden yolda ilerlemeleri şartıyla (en iyi uçak teknolojisi + SAF kullanımı + filoyu yeşillendirme) yeşil sayılıyor. Bu nedenle havacılık şirketlerine yönelik rehberler (IATA & AWG’nin hazırladığı havacılık taksonomi kılavuzu gibi) bu kriterlerin uygulanmasında yol gösteriyor. Sizin şirketiniz bir havalimanı ise, şimdiden yatırım planlarınızı bu kriterlere uygun şekilde şekillendirmek, ileride raporlama yaptığınızda yüksek oranlar çıkarabilmek adına faydalı olacaktır.

AB Taksonomisi Gelişmeleri ve Türkiye’de Taksonomi Raporlaması

Son dönemde AB taksonomi düzenlemelerinde bazı sadeleştirme adımları gündeme geldi. Ayrıca Türkiye de kendi ulusal yeşil taksonomi çerçevesini oluşturmaya yönelik çalışmalar yapmaktadır. Bu bölümde kısaca bu gelişmelere değiniyoruz.

AB Taksonomisinde Sadeleştirme ve “Omnibus” Paketi

2023 yılı sonunda Avrupa Komisyonu, şirketlerin sürdürülebilirlik raporlama yükünü azaltmak amacıyla bir “Basitleştirme Omnibus Paketi” önerisi getirdinordea.comnordea.com. Bu kapsamda taksonomi raporlamasına dair öngörülen önemli değişiklikler şunlardır:

  • Kapsamın Daraltılması: Taksonomi raporlama zorunluluğu, 1.000+ çalışanı ve 450 milyon € üzerinde net cirosu olan en büyük şirketlerle sınırlandırılmak isteniyor. Bu eşiğin altındaki şirketler (CSRD kapsamından çıkacak büyüklerin bir kısmı) için raporlama gönüllü hale gelebilir deniyor. Bu değişiklik kabul edilirse, AB genelinde raporlama yükümlü şirket sayısı %80’e varan oranda azalacaktır.
  • Önemlilik Eşiği (Materiality Threshold): Öneriye göre, eğer bir şirketin toplam gelir/CapEx/OpEx’inin %10’undan daha azı taksonomiye uygun ekonomik faaliyetlerden geliyorsa, şirket bu faaliyetleri finansal olarak önemsiz sayıp detaylı kriter değerlendirmesi yapmayabilecek. Yani uygun faaliyetlerin payı çok düşükse şirket “faaliyetlerim finansal olarak materyal değil” diyerek onları uyumlu/uyumsuz analizinden muaf tutulabilecek. Bu, karmaşık faaliyet yapısı olan ancak yeşil faaliyet oranı düşük şirketler için bir kolaylık.
  • OpEx KPI’nın Gönüllü Olması: Uygulamada şirketler için en zorlayan göstergelerden biri olan OpEx (işletme giderleri) oranının zorunlu raporlamadan çıkarılması planlanıyor. Komisyon, OpEx tanım ve hesaplamalarında şirketler arası tutarsızlıklar olduğunu belirterek, bunu gönüllü yapmayı ve yalnız belli şartlarda (örneğin uygun OpEx toplam cironun %25’ini aşıyorsa) raporlamayı öneriyor. Bu değişiklik gerçekleşirse, şirketler sadece ciro ve CapEx oranlarını açıklayıp OpEx’i istemezlerse açıklamayabilecek, bu da raporlamayı %33 oranında azaltır.
  • Basitleştirilmiş Şablonlar: Mevcut çok detaylı tablolar yerine daha basit, tek bir tablo formatı öneriliyor. Komisyon, gereksiz detayları (örneğin her bir çevresel hedef için ayrı ayrı yüzde vermek gibi) azaltarak veri noktalarını %70’e varan oranda düşürmeyi hedefliyor. Böylece raporlar daha kolay hazırlanıp anlaşılabilir olacak.
  • Kısmi Uyum Raporlaması: Mevcut durumda ya “tam uyumlu” ya “değil” şeklinde ikili ayrım var. Öneri, şirketlerin kısmen uyumlu faaliyetlerini de raporlayabilmesini içeriyor. Örneğin bir faaliyet teknik kriterlerin yarısını sağlıyor, yarısını sağlamıyorsa bunu da belirtip %50 uyumlu gibisinden bir beyan yapılabilecek. Bu tabii uygulamada nasıl yapılır net değil, ancak amaç şirketleri geçiş sürecindeki ilerlemelerini de göstermeye teşvik etmek.
  • DNSH Kriterlerinde Gözden Geçirme: Komisyon, özellikle kirlilik önleme gibi alanlardaki DNSH kriterlerinin aşırı karmaşık olduğunu kabul ederek bunları basitleştirmek için gözden geçireceğini duyurdu. Özellikle EK-C genel kriterleri sadeleşebilir. Bu arada Omnibus paketinin bir parçası olarak AB Parlamentosu, yeni raporlama yükümlülüklerinin yürürlük tarihlerini 2 yıl erteleme (stop-the-clock) yönünde sinyal verdi. Bu, CSRD ve dolayısıyla taksonomi raporlama başlangıçlarının 2026’ya ötelenebileceğini gösteriyor.

Bu değişiklikler henüz öneri aşamasında ve 2024-2025 boyunca AB Parlamentosu ve Konseyi’nde tartışılıp karara bağlanacak. Yine de muhtemel yönde bize şunu söylüyorlar: Gelecekte taksonomi raporlaması daha büyük şirketlere odaklanacak, küçükler muaf tutulacak; rapor formatı sadeleşecek; bazı esneklikler getirilecek. Ancak temel prensipler (önemli katkı, DNSH, asgari güvence) aynen korunacak. Yani yeşil faaliyet tanımı değişmiyor, sadece raporlama yükü hafifliyor diyebiliriz.

Şirketiniz eğer Türkiye’de faaliyet gösteren ve AB raporlama zorunluluğu olmayan bir şirketse, bu değişiklikler belki sizi doğrudan etkilemeyecek. Ancak gönüllü raporlama yaparken daha basit formatlar kullanmak isteyebilirsiniz. Ayrıca gelecekte Türkiye de benzer basitleştirmeleri dikkate alabilir.

Türkiye’de Taksonomi Raporlaması: Son Gelişmeler

Türkiye, AB Yeşil Mutabakatı’na uyum çabaları kapsamında kendi Yeşil Taksonomi sistemini geliştirmeye başlamıştır. 2022 yılında yayımlanan Yeşil Mutabakat Eylem Planı’nda finansmanın yeşil dönüşümdeki rolü vurgulanmış ve taksonomi oluşturulması hedefi yer almıştır. Bu doğrultuda çeşitli kurumlar (Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, Hazine ve Maliye, SPK, BDDK vb.) çalışmalara başlamıştır. Özellikle Fransız Kalkınma Ajansı (AFD) destekli bir proje ile taksonomi rehberleri hazırlanmış, küresel örnekler incelenmiş ve Türkiye’de potansiyel kullanıcı analizi yapılmıştır.

En somut gelişme, 2023 yılında Türkiye Yeşil Taksonomi Yönetmeliği Taslağı’nın yayınlanması oldu. Bu taslak, AB Taksonomisi ile paralel bir çerçeve öngörmektedir. Temel ilkeleri AB ile aynı dört madde üzerine kuruludur: en az bir çevresel hedefe önemli katkı, diğerlerine zarar vermeme, asgari sosyal önlemler ve teknik kriterlere uyum. Taslak yönetmelikte iklim değişikliğinin azaltılması ve uyum, su ve deniz, döngüsel ekonomi, kirlilik, biyoçeşitlilik olmak üzere 6 çevresel hedef tanımlanmış ve her biri için ilgili faaliyet kriterleri özetlenmiştir. Hatta “kolaylaştırıcı faaliyet” ve “geçiş faaliyeti” kavramları AB ile uyumlu şekilde açıklanmıştır.

Zamanlama: Taslağa göre, Türkiye’de taksonomi raporlaması 31 Aralık 2026’ya kadar gönüllülük esaslı, 1 Ocak 2027’den itibaren zorunlu olacaktır. Yani 2026 sonuna kadar isteyen şirketler pilot olarak raporlayabilir; 2027 itibarıyla muhtemelen belirli büyüklükteki şirketler için (büyük olasılıkla TSRS kapsamındaki şirketler) zorunlu kılınacak.

Kapsam ve Yükümlülük: Taslak, halihazırda Türkiye’de SPK ve KGK düzenlemeleriyle sürdürülebilirlik raporu hazırlamak zorunda olan şirketleri hedef alıyor gibi görünüyor. Bu şirketler (büyük ölçekli halka açıklar ve finansal kurumlar öncelikli olmak üzere) her yıl sürdürülebilirlik raporlarına ek olarak taksonomi uyum bilgilerini de raporlayacaklar. Bunu kolaylaştırmak için taslak, bir dijital platform kurulmasını öngörüyor: “e-Taksonomi Sistemi”. Şirketler, uygun ekonomik faaliyetlerinden elde ettikleri gelir ve harcama verilerini bu sisteme girecek; sistem otomatik olarak şirketin uyum oranını hesaplayacaktır. Ardından sistemin ürettiği çıktıya benzer bir tabloyu, şirketler sürdürülebilirlik raporlarında beyan edecekler (Taslak Ek-2 formatında).

Doğrulama ve Denetim: Türkiye taslağı, sunulan taksonomi raporlarının bağımsız doğrulayıcı kuruluşlar tarafından doğrulanmasını zorunlu kılıyor. Bu doğrulayıcı kuruluşların akreditasyonu Türk Akreditasyon Kurumu (TÜRKAK) tarafından yapılacak ve usul esaslar belirlenecek. Yani AB’deki gibi bir güvence denetimi mekanizması burada da olacak. Raporlama yükümlülüğüne uymayanlara Çevre Kanunu kapsamında idari para cezaları verileceği de taslakta belirtilmiş durumda.

Sektörel Kriterler: Taslak teknik kriterleri henüz tam yayınlanmadı, ancak iklim.gov.tr’de paylaşılan dokümanlardan anlaşıldığı kadarıyla AB’nin kriterlerine çok benzer eşikler öngörülüyor. Örneğin taslak kriter dokümanında çimento sektörü için ton klinker başına 0,722 tCO2 gibi bir değer geçiyor, bu AB’deki %10 iyileştirilmiş benchmark ile aynı. Benzer şekilde enerji, ulaşım, bina, sanayi gibi alanlarda AB ile uyumlu metrikler gelecektir. Bu da demek oluyor ki Türkiye’de faaliyet gösteren şirketler, AB taksonomisinde kendilerini nasıl hazırlıyorsa benzer şekilde hazırlıklı olmalı.

Türkiye’de kimler raporlayacak? Muhtemelen SPK’nın Sürdürülebilirlik İlkeleri Uyum Çerçevesi kapsamındaki halka açık büyük şirketler ve BDDK’nın yeşil kredi düzenlemeleri ile muhatap bankalar ilk etapta gönüllü raporlamaya başlayacak. Nitekim bazı büyük bankalar ve şirketler şimdiden AB taksonomisine göre gönüllü raporlar yayınladı bile (örneğin bazı enerji şirketleri yatırımcı sunumlarında taksonomi uygun gelir oranlarını paylaşıyor). 2027’de zorunluluk gelince, KGK’nın TSRS standartları ile entegre şekilde bu raporlar alınacak.

Sonuç – Yol Haritası: Türkiye’de taksonomi raporlaması ufukta göründü. Bu rehberi okuyan ve Türkiye’de faaliyet gösteren bir şirket, AB taksonomisine uygun bir raporu nasıl hazırlayacağını öğrenmiş olmalı. Aynı bilgiler, büyük ölçüde Türkiye taksonomi raporlaması için de geçerli olacaktır çünkü çerçeve AB’ye oldukça uyumlu tasarlanıyor. Şirketlerin yapması gereken, şimdiden kendi yeşil faaliyet envanterlerini çıkarmak, veri toplama sistemlerini kurmak ve mümkünse pilot raporlama yapmaktır. Pilot uygulamalar, 2024-2025 yıllarında gönüllü olarak bu hesaplamaları deneyip görmek anlamında kıymetli olacak. Bu sayede 2027’de zorunlu hale geldiğinde hazırlıklı olunur.

Unutmayalım ki, taksonomi raporlaması sadece bir uyum zorunluluğu değil, aynı zamanda şirketinizin yeşil dönüşüm stratejisini şekillendirecek bir araçtır. Bu raporlama sayesinde hangi faaliyetlerinizin sürdürülebilir, hangilerinin dönüşüme ihtiyaç duyduğunu sayısal olarak görebilirsiniz. Üst yönetim ve yatırımcılar, bu verileri dikkate alarak sermaye tahsis kararlarını yeşil hedeflerle uyumlu hale getirebilir. Örneğin raporunuz gösteriyor ki CapEx’inizin sadece %10’u uyumlu, demek ki yatırımlarınızın çoğu yeşil değil – bu belki de stratejinizi gözden geçirmeniz için bir işarettir.

Son söz olarak, taksonomi raporlaması yeni ve zorlu bir alan olsa da, erken başlayan şirketler önemli avantajlar elde ediyor. AB’de birçok öncü firma 2022’den beri taksonomi metriklerini açıklıyor ve yeşil yatırımcılardan pozitif ayrışıyor. Türkiye’de de bu alanda proaktif olan şirketler, hem finansmana erişimde hem de uluslararası piyasalarla entegrasyonda bir adım önde olacaklar. Bu rehberde aktardığımız adımları izleyerek, AB Taksonomisi’ne tam uygun bir raporu nasıl hazırlayacağınızı artık biliyorsunuz. Kendi sektörünüzdeki örnek uygulamaları da takip ederek (AB’de benzer sektörde rapor yayınlamış şirketlerin raporlarını inceleyebilirsiniz – örneğin enerji için Enel, havacılık için Heathrow veya Fraport’un gönüllü açıklamaları gibi), en iyi uygulamaları şirketinize uyarlayabilirsiniz.

  • AB Taksonomi Tüzüğü (2020/852) ve ilgili Delegasyon Regülasyonları
  • PwC, “EU Taxonomy Reporting” Kılavuz Dokümanları
  • Norton Rose Fulbright, “EU Taxonomy and Aviation” İncelemesinortonrosefulbright.comnortonrosefulbright.com
  • Drax Group plc, 2023 EU Taksonomi Raporu
  • Avrupa Komisyonu, “Omnibus Simplification Package” Duyurularınordea.comnordea.com

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir