Sürdürülebilirlik Kapsamında Yönetici Ücretlendirmesi: ESRS ve TSRS Çerçevesinde Stratejik Yaklaşımlar
Avrupa Sürdürülebilirlik Raporlaması Standartları (ESRS) ve Türkiye Sürdürülebilirlik Raporlaması Standartları (TSRS), şirketlerin sürdürülebilirlik performansını şeffaf ve kapsamlı bir şekilde raporlamasını zorunlu hale getirmiştir. Bu bağlamda, yönetici ücretlendirmesi yalnızca finansal performansa değil, sürdürülebilirlik performansına da dayandırılmalıdır. ESRS’nin 29. maddesi kapsamında, şirketlerin sürdürülebilirlikle ilgili teşvik sistemlerini nasıl yapılandırdıkları, sürdürülebilirlik hedeflerine bağlı olarak yönetim kadrosunun nasıl değerlendirildiği ve bu hedeflerin değişken ücretlendirme politikalarına nasıl dahil edildiği önemli bir noktadır. Bu düzenlemeler, şirketlerin üst düzey yöneticilerini sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşmaları için motive etmeyi hedefler.
Sürdürülebilirlik Performansına Dayalı Ücretlendirme
Sürdürülebilirlik hedeflerine dayalı ücretlendirme, şirketlerin sürdürülebilirlik politikalarını hayata geçirmeleri açısından büyük önem taşır. ESRS 29. maddesi uyarınca, bu bağlamda şirketlerin açıklamaları gereken unsurlar şunlardır:
- Teşvik Sistemlerinin Tanımı: Şirketler, sürdürülebilirlikle ilgili teşvik sistemlerinin temel özelliklerini açıklamalıdır. Bu sistemlerde sürdürülebilirlik hedefleriyle doğrudan bağlantılı, net performans kriterleri yer almalıdır. Şirketler, bu hedefleri belirlerken çift yönlü maddi analiz (double materiality) yaparak hem iş dünyasına olan etkilerini hem de çevre ve toplum üzerindeki etkilerini değerlendirmelidir (ESRS 29(a)).
- Performansın Değerlendirilmesi: Şirketler, yönetici performansını sürdürülebilirlik hedeflerine göre değerlendirdiklerini ve hangi hedeflerin dikkate alındığını belirtmelidir (ESRS 29(b)). Bu hedefler arasında genellikle sera gazı emisyonlarının azaltılması, döngüsellik, biyoçeşitlilik ve insan hakları gibi konular yer alır. Ancak birçok şirket yalnızca iklim değişikliği ve iş gücü ile ilgili metrikleri dikkate almakta, daha zor ölçülebilen konuları göz ardı etmektedir.
- Sürdürülebilirlik Performans Metriklerinin Ücretlendirme Politikalarına Dahil Edilmesi: ESRS uyarınca, şirketler sürdürülebilirlik performansını nasıl değerlendirdiklerini ve bu performansın ücretlendirme politikalarına nasıl dahil edildiğini açıklamalıdır (ESRS 29(c)). Yönetim kadrosunun performansı, çevresel etkiler, sosyal sorumluluk ve yönetişim konularındaki başarılara göre şekillendirilmeli, yalnızca finansal metriklerle sınırlı kalmamalıdır.
- Değişken Ücret Oranları: Şirketler, sürdürülebilirlik performansına bağlı değişken ücret oranlarını açıkça belirtmelidir (ESRS 29(d)). Günümüzde birçok şirket, değişken ücretlerinin %20’sinden azını sürdürülebilirlik performansına dayandırmaktadır. Oysa ki, sürdürülebilirlik hedeflerine yönelik güçlü bir bağlılık göstermek isteyen şirketler, %30 ve üzeri değişken ücret oranlarını dikkate almalıdır.
- Teşvik Sistemlerinin Onaylanması ve Güncellenmesi: Şirketler, teşvik sistemlerinin nasıl onaylandığını ve kim tarafından güncellendiğini açıklamalıdır (ESRS 29(e)). Bu, şirketlerin teşvik politikalarının düzenli olarak gözden geçirildiğini ve sürdürülebilirlik hedeflerine uygun hale getirildiğini gösterir.
Ücretlendirme Politikalarının Zorlukları
Yönetici ücretlendirmesini sürdürülebilirlik hedeflerine bağlamak, beraberinde bazı zorluklar da getirir. Bu zorlukların başında, sürdürülebilirlik performansının ölçülmesi ve teşviklerin doğru şekilde yapılandırılması gelmektedir.
- Sürdürülebilirlik Performansının Ölçülmesi: Şirketlerin birçoğu, sera gazı emisyonları gibi daha kolay ölçülebilen sürdürülebilirlik konularına odaklanırken, döngüsellik, biyoçeşitlilik veya insan hakları gibi daha zor ölçülebilen konuları göz ardı edebilmektedir. Bununla birlikte, ESRS ve TSRS kapsamında, şirketlerin daha geniş sürdürülebilirlik metriklerini dikkate alması gerekmektedir. Şirketler, özellikle Kapsam 3 emisyonları gibi tedarik zincirini de içine alan ölçümleri teşvik politikalarına dahil ederek, sürdürülebilirlik performanslarını daha geniş bir perspektiften değerlendirebilir.
- Kısa Vadeli ve Uzun Vadeli Teşviklerin Dengelenmesi: KPMG raporuna göre, yönetici ücretlendirmelerinde uzun vadeli sürdürülebilirlik teşviklerinin eksikliği dikkat çekmektedir. Oysa ki, sürdürülebilir dönüşüm sürecinde hem kısa vadeli hem de uzun vadeli teşvikler önem taşır. Kısa vadeli hedefler şirketin yıl içindeki ilerlemesini sağlarken, uzun vadeli hedefler, sürdürülebilirlik dönüşümünün kalıcı olmasını sağlar.
- Kültürel Değişim: Sürdürülebilirlik hedeflerinin yönetici ücretlendirmesine entegre edilmesi, şirket kültüründe köklü değişiklikler gerektirir. Yüzyıllardır yönetici ücretlendirmeleri, ağırlıklı olarak finansal performansa dayandırılmıştır. Ancak sürdürülebilirlik odaklı bir kültür değişimi, finansal olmayan performans göstergelerinin de ön planda olmasını sağlar. Şirketlerin bu kültürel değişimi benimsemesi, sürdürülebilirlik hedeflerine daha etkili ulaşmalarını sağlar.
Sonuç
Sürdürülebilirlik, artık şirketlerin temel stratejilerinin ayrılmaz bir parçası haline gelmiştir. ESRS 29. maddesi doğrultusunda, şirketlerin yönetici ücretlendirme politikalarını sürdürülebilirlik performansına entegre etmeleri, yalnızca çevresel ve sosyal etkileri iyileştirmekle kalmayacak, aynı zamanda şirketin uzun vadeli başarısını da destekleyecektir. Şirketler, bu hedeflere ulaşmak için kısa ve uzun vadeli teşvikler arasında bir denge kurmalı, performans ölçümlerini daha geniş sürdürülebilirlik metriklerine dayandırmalı ve kültürel bir değişim sürecine girmelidir.
Bir yanıt yazın