SBTi Taslak Kurumsal Net-Sıfır Rehberi

İklim krizi, gezegenimizin karşı karşıya olduğu en büyük tehditlerden biri haline geldi. Bu krize karşı mücadelede yalnızca devletlerin değil, şirketlerin de etkin bir rol üstlenmesi gerekiyor. Kurumsal düzeyde atılacak en etkili adımlardan biri ise “net-sıfır taahhüdü”dür. Bilim Temelli Hedefler İnisiyatifi (SBTi) tarafından yayınlanan yeni taslak standart, bu taahhüdü daha sistematik ve ölçülebilir bir sürece dönüştürmeyi amaçlıyor.

Kurumsal net-sıfır taahhüdü, şirketlerin sera gazı emisyonlarını en geç 2050 yılına kadar net sıfıra indirme yönünde kamuya açık bir söz vermesidir. “Net sıfır” ifadesi burada, tüm emisyonların azaltılması sonrasında kalan küçük miktardaki emisyonların da atmosferden çıkarılarak dengelenmesi anlamına gelir. Bu, yalnızca doğrudan faaliyetlerden değil; dolaylı etkilerden de kaynaklanan sera gazlarını kapsayan kapsamlı bir sorumluluğu içerir.

Yeni taslağa göre şirketlerin artık yalnızca bir niyet mektubu sunmaları yeterli görülmüyor. Bunun yerine, taahhüdün kamuya açık şekilde ilan edilmesi, tüm faaliyet alanlarını kapsaması ve bilimsel verilere dayalı hedeflerle desteklenmesi bekleniyor. Bu hedeflerin büyük şirketler için en geç 12 ay, küçük ve orta ölçekli şirketler içinse 24 ay içinde belirlenmesi şart koşuluyor. Ayrıca şirketlerden, bu hedefleri nasıl gerçekleştireceklerini detaylandıran bir iklim geçiş planı hazırlamaları da talep ediliyor.

Bu geçiş planı, şirketin üst yönetimi tarafından onaylanmalı ve kamuoyuna açıklanmalı. Plan; enerji dönüşümü, tedarik zincirinde değişiklikler, çalışanların yeni becerilerle donatılması ve yeşil yatırımlar gibi dönüşüm adımlarını içermeli. Bu adımların sürdürülebilir şekilde yürütülmesi, yalnızca çevresel değil, aynı zamanda finansal ve sosyal risklerin de yönetilmesini sağlar.

Net-sıfır taahhüdü kapsamına giren emisyonlar üç temel başlık altında değerlendirilir. Kapsam 1 emisyonları, şirketin doğrudan kontrol ettiği kaynaklardan (örneğin üretim tesislerinde kullanılan fosil yakıtlar) kaynaklanan emisyonlardır. Kapsam 2 emisyonları, şirketin satın aldığı elektrik, ısıtma veya buhar gibi enerji kaynaklarının üretimi sırasında ortaya çıkan dolaylı emisyonlardır. En kapsamlısı olan Kapsam 3 emisyonları ise tedarik zinciri, lojistik, ürün kullanımı gibi şirketin doğrudan kontrolü dışında kalan faaliyetlerden doğan emisyonları içerir. Yeni standartta, şirketlerin tüm bu emisyon kategorileri için hedef belirlemesi, performans ölçmesi ve ilerlemeyi raporlaması teşvik edilmektedir.

Emisyonların azaltılmasına rağmen tümüyle sıfırlanması mümkün olmayan kısımlar ise “artık emisyonlar” (residual emissions) olarak adlandırılır. Bu emisyonların etkisini dengelemek için şirketlerin karbon giderimi (carbon removals) yöntemlerini kullanmaları gerekir. Bu yöntemler arasında ormanlaştırma, karbon yakalama ve depolama teknolojileri gibi çözümler yer alır. Taslak standart, artık emisyonların sorumluluğunun yalnızca net-sıfır hedef yılına ertelenmemesi gerektiğini, bu emisyonlara geçiş süreci boyunca da müdahale edilmesini önerir.

Ayrıca şirketlerin sadece kendi faaliyetleriyle sınırlı kalmayıp, değer zinciri dışındaki (beyond value chain) iklim etkilerine de katkıda bulunmaları teşvik edilmektedir. Bu, iklim finansmanı yoluyla gelişmekte olan bölgelerdeki sürdürülebilir projelere destek verilmesi gibi uygulamaları kapsar.

Yeni sistemde, bu taahhütlerin sadece bir beyanla sınırlı kalmaması adına şirketin üst düzey yönetişim organlarının (örneğin yönetim kurulu) onayının alınması ve iç denetim sistemlerine entegre edilmesi isteniyor. Ayrıca şirketin, ilerlemeye dair performans verilerini hangi yöntemle ve hangi sıklıkla raporlayacağını da açıkça belirtmesi gerekli.

Geçiş Planı: Hedeften Eyleme

Net-sıfır hedefi belirlemek, ancak buna ulaşmak için somut bir plan oluşturmadan anlamını yitirir. Bu nedenle SBTi’nin Net-Sıfır Standardı (v2.0 taslak), şirketlerden net-sıfır hedeflerini destekleyen kapsamlı ve şeffaf bir geçiş planı hazırlamalarını talep ediyor.

Geçiş planı, şirketin emisyon azaltımı, operasyonel dönüşüm ve iklim dostu stratejilerle ilgili atacağı adımları ortaya koyan yol haritasıdır. Artık bu planların şirket yönetimi tarafından onaylanması ve kamuoyuyla paylaşılması gerekiyor.

SBTi, şirketleri büyüklüklerine ve faaliyet gösterdikleri ülkenin gelir düzeyine göre iki kategoriye ayırıyor:

  • Kategori A: Büyük şirketler ile yüksek/üst-orta gelirli ülkelerdeki orta ölçekli işletmeler.
    → Bu şirketlerin geçiş planlarını 12 ay içinde yayımlamaları zorunlu.

  • Kategori B: Düşük gelirli ülkelerdeki orta ölçekli işletmeler ve tüm ülkelerdeki küçük/mikro işletmeler.
    → Bu şirketler için plan yayımlamak güçlü şekilde öneriliyor, ancak zorunlu değil.

Geçiş planlarında şu temel bilgiler yer almalı:

  • Emisyonları nasıl azaltacakları

  • Temiz enerjiye geçiş stratejileri

  • Tedarik zincirinde yapılacak değişiklikler

  • Yatırım planları ve finansal kaynakların yönlendirilmesi

  • Çalışanlara yönelik eğitim ve beceri dönüşüm programları

  • Planın yönetim kurulu gibi en üst düzeyde onaylanması

  • Planın her 5 yılda bir gözden geçirilmesi

Bu unsurlar, şirketin sadece hedef belirlediğini değil, o hedefe nasıl ulaşacağını da ortaya koyar.

Geçiş planı sadece içerideki uygulamaları değil, şirketin dış dünyayla kurduğu ilişkiyi de kapsar. SBTi, şirketlerin kamuya yaptıkları iklim taahhütleri ile politika savunuculuğu ve lobi faaliyetlerinin tutarlı olmasını bekliyor. Şirket, bir yandan net-sıfır derken diğer yandan fosil yakıt teşviklerini destekleyemez.

SBTi, Kategori A şirketlerini Kategori B şirketlerine destek olmaya davet ediyor. Bu destek, teknoloji paylaşımı, finansal katkı ya da eğitim desteği şeklinde olabilir. Amaç, iklim mücadelesine tüm şirketlerin dahil olmasını kolaylaştırmak.

Kurumsal Sınırların Belirlenmesi

Bir şirketin net-sıfır emisyon hedefleri ne kadar iddialı olursa olsun, bu hedeflerin neyi kapsadığı net değilse, verilen taahhütlerin güvenilirliği azalır. İşte bu nedenle kurumsal sınırların net şekilde tanımlanması, SBTi’nin Net-Sıfır Standardı’nda merkezi bir yer tutar.

Kurumsal sınır, bir şirketin hangi birimlerinin, iştiraklerinin, operasyonlarının ve varlıklarının emisyon hedeflerine dahil edileceğini belirleyen çerçevedir. SBTi, bu sınırların nasıl çizileceğine dair iki alternatif sunar ve şirketlerin bunlardan birini seçerek açıkça kamuya raporlamasını ister.

Şirketler, aşağıdaki iki yöntemden biriyle kurumsal ve operasyonel sınırlarını tanımlayabilir:

  1. GHG Protokolü ile Uyumlu Yöntem: Bu yaklaşımda şirket, Sera Gazı Protokolü’nün (GHG Protocol) Kurumsal Standartlarına göre sınırlarını belirler. Bu yöntem, emisyonların sahiplik ve kontrol düzeyine göre ayrıştırılmasını temel alır ve sürdürülebilirlik raporlamasında yaygın olarak tercih edilir.

  2. Finansal Konsolidasyon Temelli Yöntem: Bu yaklaşımda ise şirket, sınırlarını kendi konsolide finansal tablolarındaki kapsamla uyumlu şekilde belirler. Yani hangi iştiraklerin ve varlıkların mali tablolarına dahil edildiği, aynı zamanda emisyon hesaplamasına da yön verir.

Her iki yöntemin de kullanılabilir olması şirketlere esneklik sunarken, uygulamada hangi yöntemin benimsendiği, hangi iştiraklerin kapsama alındığı ve hangi sınırların dışında bırakıldığı açık ve gerekçeli şekilde raporlanmak zorundadır.

Şirketler, kurumsal sınırlarını oluştururken şu bilgileri şeffaf şekilde sunmalıdır:

  • Hangi konsolidasyon yaklaşımının kullanıldığı

  • Sınır içine dahil edilen varlıklar ve tüzel kişiler

  • “Önemli etkiye sahip olunan” ancak tam kontrol sağlanmayan iştiraklere nasıl yaklaşıldığı

  • Hariç tutulan birimler varsa bunların gerekçesi

Bu açıklamalar yalnızca şirketin iç yönetim süreçleri için değil, yatırımcılar, denetçiler ve paydaşlar için de güven inşa eden temel bilgiler arasında yer alır.

Kurumsal sınır belirlendikten sonra, standardın tüm diğer kriterleri — örneğin emisyon envanteri, hedef belirleme, geçiş planı, veri kalitesi gibi konular — sadece bu sınır içerisindeki yapılar için geçerli sayılır. Bu, tutarlı bir hedef sistemi kurmak ve gereksiz hesaplama sapmalarının önüne geçmek için kritik bir uygulamadır.

Ayrıca, SBTi şirketlere kurumsal sınırlarını en üst düzeyden — örneğin ana şirket seviyesinden — belirlemelerini tavsiye eder. Ancak faaliyet gösterilen bağlama göre iştirak ya da bağlı ortaklık seviyesinde de sınır tanımlamak mümkündür.

Hedef Belirleme İçin Baz Yıl Seçimi

Net-sıfır hedeflerine ulaşmak isteyen şirketler için en kritik adımlardan biri, baz yılın doğru şekilde seçilmesidir. Bu yıl, gelecekteki tüm emisyon azaltımı performanslarının ve hedef ilerlemelerinin kıyaslanacağı temel referans noktasıdır. Bilim Temelli Hedefler İnisiyatifi (SBTi), yeni taslak standardında bu konuyu daha net kurallarla çerçeveliyor.

Mevcut standart, şirketlerin 2015 yılından itibaren istedikleri bir yılı baz yıl olarak seçmelerine izin veriyordu. Ancak bazı şirketler bu esnekliği kullanarak, emisyonlarının en yüksek olduğu yılı seçip hedeflerini olduğundan daha kolay göstermeye çalışabiliyordu. Bu da bilime dayalı hedeflerin ciddiyetini zedeliyordu.

Yeni taslak bu durumu önlemek için bir sınır getiriyor: İlk doğrulama başvurusundan en fazla üç yıl öncesine ait bir yıl baz yıl olarak seçilebilecek. Amaç, şirketleri daha güncel ve iddialı emisyon azaltım taahhütlerine yönlendirmek.

Yeni standartta yer alan önemli kriterler şöyle özetlenebilir:

  • Baz yıl, şirketin yapısını ve faaliyetlerini doğru şekilde yansıtmalı. Ani ekonomik dalgalanmalar, doğal afetler, pandemi kaynaklı kapanmalar gibi olağan dışı durumlar yaşanmış yıllar tercih edilmemeli.

  • İlk kez doğrulama sürecine giren şirketler, başvuru tarihinden en fazla 3 yıl geriye gidebilir.

  • Daha önce doğrulanmış hedefleri olan şirketler, önceki baz yılı tekrar kullanabilir — ancak sadece organizasyonel sınırlar ve emisyon verileri hâlâ geçerli ise.

  • Seçilen baz yıl, emisyon göstergeleri ve performans izleme kriterleriyle uyumlu olmalı. Eğer özel bir gösterge için farklı bir yıl gerekiyorsa, bunun gerekçesi detaylı şekilde açıklanmalı.

  • Finansal raporlamayla uyum, veri takibini kolaylaştırmak adına önemlidir. Bu nedenle baz yılın, şirketin mali raporlama dönemleriyle paralel olması önerilir.

Baz yıl, sadece sayısal bir referans değil; aynı zamanda şirketin dönüşüm yolculuğundaki başlangıç noktasıdır. Ne kadar şeffaf ve gerçekçi olursa, hem hedefin güvenilirliği hem de yatırımcı ve paydaşların güveni o kadar artar. Ayrıca bu yıl, karbon bütçesinin yönetimi açısından da temel veriyi sağlar.

Sera Gazı Emisyon Envanteri

Net-sıfır hedeflerine ulaşmanın ilk adımı, nerede durduğunu doğru bilmektir. Bu nedenle sera gazı (GHG) emisyon envanteri, şirketlerin iklim eylemi yolculuğunda vazgeçilmez bir başlangıç noktasıdır. SBTi’nin Net-Zero Standardı 2.0 taslağı, bu konuda çok daha titiz ve bütüncül bir yaklaşım getiriyor.

Şirketlerin, hedef baz yılına ait ve onu takip eden tüm yıllar için kapsamlı bir emisyon envanteri hazırlaması zorunlu hale geliyor. Bu envanter, GHG Protokolü standartlarına tam uyumlu olmalı ve tüm kapsamları (Kapsam 1, 2 ve 3) içermelidir.

Artık Hariç Tutma Yok

Önceki versiyonda şirketler, toplam emisyonlarının %5’ine kadar olan kısmı envanter dışında bırakabiliyordu. Ancak yeni versiyon bu toleransı kaldırıyor. Artık hiçbir emisyon envanterden hariç tutulamıyor. Bu değişiklikle birlikte:

  • Şirketler, tüm emisyon kaynaklarını şeffaf şekilde hesaplamak ve raporlamak zorunda.

  • Hariç tutulan emisyonların yalnızca tahmin edilmesi bile yeterli olmayacak — tümü dahil edilmeli.

Bu yaklaşım, kamuya ve SBTi’ye sunulan veriler arasında tam tutarlılık sağlamak ve hesap verebilirliği güçlendirmek amacı taşıyor.

Raporlama Sıklığı ve Kapsam

Yeni taslak, emisyon raporlaması konusunda daha net yükümlülükler getiriyor:

  • Kapsam 1 ve 2 emisyonları: Her yıl raporlanmalı.

  • Kapsam 3 emisyonları: Kritik (öncelikli) kaynaklar yıllık raporlanmalı; tam Kapsam 3 raporlaması ise en az üç yılda bir yapılmalı.

Bu sistem, şirketlerin özellikle büyük etki yaratan emisyon kaynaklarına daha fazla odaklanmasını teşvik ediyor.

FLAG ve Biyoenerji Emisyonları

Yeni standart, orman, arazi kullanımı ve tarım (FLAG) ile ilgili emisyonların ve biyoenerji kaynaklı emisyonların da envantere dahil edilmesini zorunlu kılıyor. Bu veriler, GHG Protokolü’nün ilgili taslak standartlarına uygun şekilde hesaplanmalı ve raporlanmalı.

Teknik Gereklilikler

Standarda göre şirketler:

  • Karbondioksit (CO₂), metan (CH₄), azot oksit (N₂O), sülfür hekzaflorür (SF₆), azot triflorür (NF₃), HFC’ler ve PFC’ler gibi tüm GHG’leri içeren tam kapsamlı bir envanter hazırlamalı,

  • Emisyon yoğun faaliyetler için faaliyet bazlı veri ile hesaplama yapmalı,

  • Brüt emisyonları (yani ofset, yenilenebilir enerji sertifikası vb. etkiler düşülmeden) açıkça raporlamalı,

  • Hedef baz yılından itibaren 2020 yılına kadar geriye dönük emisyonları da hesaplayarak toplam kümülatif etkiyi göstermek zorundadır

Sektöre Özgü Kriterler: Kimin İçin, Ne Zaman, Nasıl Uygulanmalı?

Her sektörün iklim etkisi farklıdır — dolayısıyla emisyon azaltımı için uygulanacak yöntemler de sektöre göre değişmelidir. Bu nedenle SBTi’nin Net-Sıfır Standardı, yalnızca tüm sektörlere hitap eden çapraz kriterlerle sınırlı kalmaz. Aynı zamanda sektöre özgü standartlara da yer verir.

Yeni eklenen bu kriter sayesinde, şirketlerin faaliyet gösterdikleri sektörle ilişkili özel standartların kendileri için geçerli olup olmadığını değerlendirmeleri zorunlu hale gelir.

SBTi bugüne kadar enerji, ulaştırma, finans, çimento, tarım gibi yüksek emisyonlu sektörlere özel rehberler yayınladı. Bu rehberler, örneğin bir elektrik üretim şirketinin veya finans kuruluşunun genel kurumsal kriterlerin yanında uyması gereken ek hedef belirleme yöntemlerini içeriyor.

Artık bu standart, şunu açıkça ifade ediyor:


➡️ Eğer bir şirket, sektörel bir SBTi standardının kapsama alanına giriyorsa, o sektöre özel kriterlere uymak zorundadır. Bu kriterler, genel kurumsal kriterlerin tamamlayıcısı olabilir veya onları geçersiz kılabilir.

SBTi, her şirketin aşağıdaki süreci uygulamasını istiyor:

  1. Sektör Rehberlerinin Uygunluğunu Değerlendir:
    Şirket, faaliyet alanının herhangi bir sektörel SBTi rehberine tabi olup olmadığını belirlemelidir.

  2. Sektör Kriterlerini Uygula:
    Eğer uygunsa, sadece kurumsal Net-Sıfır Standardı değil, ilgili sektörel kriterler de aynı anda uygulanmalıdır.

  3. Ek Göstergeleri Dahil Et:
    Sektöre özel rehberlerde belirtilen özel göstergeler ve ölçüm yöntemleri, Kurumsal Net-Sıfır Standardı’nın ekinde yer alan genel göstergelere ek olarak kullanılmalıdır.

Kapsam 3 Emisyonlarını Belirlemek

Şirketlerin karbon ayak izinin büyük kısmı, doğrudan kontrol edemedikleri alanlarda yani Kapsam 3 emisyonlarında ortaya çıkar. Tedarikçilerden ürün kullanımına, lojistikten atık yönetimine kadar uzanan bu geniş zincirdeki emisyonları azaltmak, net-sıfır hedeflerinin başarısı için kritik önemdedir.

SBTi’nin Net-Zero Standardı (v2.0 taslak), bu nedenle şirketlerin Kapsam 3 kaynaklarını yüzeysel oranlara göre değil, etki temelli kriterlere göre belirlemelerini şart koşuyor. Artık temel soru “Ne kadarını hedefliyoruz?” değil; “Gerçekten nerede fark yaratabiliriz?” olacak.

Yeni standart, iki eşik değeri tanımlıyor. İlki, toplam yıllık Kapsam 3 emisyonlarının en az %5’ini oluşturan her kategori “anlamlı” kabul ediliyor ve mutlaka hedef kapsamına alınması gerekiyor. İkincisi, yılda 10.000 ton CO₂e üzerinde emisyon yaratan ya da toplamın %1’ini aşan her faaliyet “emisyon yoğun” olarak tanımlanıyor ve yine hedeflenmesi gerekiyor. Bu iki yaklaşım birlikte kullanılarak hem ölçek hem yoğunluk dikkate alınıyor.

Şirketler, yukarı (tedarikçiler) ve aşağı (müşteri sonrası kullanım, atık yönetimi vb.) yönlü tüm Kapsam 3 kategorilerini gözden geçirmek zorunda. Bu değerlendirme sadece bir seferlik değil; şirketlerin hedef yenilemeleri veya güncellemeleri sırasında da tekrarlanmalı. SBTi, bunun için sektörlere özel örnek faaliyet listelerini de Annex D’de sunuyor. Örneğin bir gıda şirketi için tarımsal üretim, bir otomotiv firması içinse ürün kullanım aşaması öne çıkabilir.

Hedef kapsamına alınmayan Kapsam 3 emisyonları varsa, bunlar ayrıca ve gerekçesiyle birlikte raporlanmalı. Emisyonların %100’ünü kapsamak hâlâ zorunlu değil; ancak bu yeni sistemle artık hangi emisyon kaynaklarının “önemli” sayıldığı çok daha açık ve hesap verebilir biçimde tanımlanmış oluyor.

Hedef Baz Yıl Performansının Belirlenmesi

Net-sıfır hedefi koymak için önce nerede durduğunu net olarak bilmek gerekir. SBTi’nin Net-Zero Standardı (v2.0 taslak), bu nedenle şirketlerin hedef baz yılındaki performanslarını kapsamlı şekilde ölçmesini ve raporlamasını şart koşuyor. Bu süreç, sadece emisyon miktarlarını değil, iklimle ilgili tüm performans göstergelerini kapsıyor.

Yeni taslak, hem emisyon odaklı hem de emisyon dışı göstergeleri içeren bir değerlendirme sistemi öneriyor. Örneğin yalnızca Kapsam 1-2-3 emisyonları değil, aynı zamanda temiz enerji kullanım oranı ya da iklim dostu tedarikçi oranı gibi göstergeler de artık performansın bir parçası olarak görülüyor.

Standarda göre, tüm şirketler Kapsam 1 ve 2 emisyonlarına dair baz yıl verilerini açıklamalıdır. Kapsam 2 için hem lokasyon-temelli hem de piyasa-temelli yöntemler geçerlidir. Ayrıca, tüketilen elektrik içerisindeki sıfır karbon oranı da alternatif gösterge olarak sunulmuştur.

Kategori A şirketleri, ek olarak aşağıdaki göstergeler üzerinden de baz yıl performanslarını hesaplamalıdır:

  • Birincil (Tier 1) tedarikçilerin iklim hedefleriyle uyumu

  • Emisyon yoğun faaliyetlerdeki Kapsam 3 emisyonlarının toplam miktarı, ortalama yoğunluğu ya da uyum düzeyi

  • Kapsam 3 emisyonlarının anlamlı kategorilerdeki dağılımı (örneğin üretimden kaynaklı, ürün kullanımından kaynaklı vb.)

Güvenilir Veriyle İlerlemek

Net-sıfır hedeflerinin güvenilir olabilmesi için yalnızca hedeflerin varlığı değil, bu hedeflerin dayandığı verinin kalitesi ve doğruluğu da kritik önemdedir. Bu nedenle SBTi’nin Net-Zero Standardı (v2.0 taslak), şirketlerin emisyon verilerini sağlam temellere oturtmasını zorunlu hale getiriyor. Bu çerçevede üç temel adım öne çıkıyor: envanter verilerinin güvencesi, veri kalitesinin artırılması ve gerektiğinde baz yıl göstergelerinin yeniden hesaplanması.

İlk olarak, şirketlerin sera gazı emisyon envanterlerine bağımsız üçüncü taraflarca güvence alması gerekiyor. Özellikle Kategori A kapsamındaki büyük şirketler için bu güvence en az “sınırlı güvence” (limited assurance) düzeyinde olmalı. Bu süreçte yalnızca emisyon miktarları değil; kullanılan metodoloji, varsayımlar ve veri kaynakları da denetime açılmalı. Bulgular kamuya açık bir raporda yer almalı ve hesap verebilirlik sağlanmalı.

İkinci olarak, veri kalitesinin artırılması artık bir öneri değil, sistematik bir gereklilik. Şirketlerin özellikle emisyon yoğun faaliyetlerde ve önemli Kapsam 3 emisyonlarında izlenebilirliği artırmak üzere yol haritası oluşturması bekleniyor. 2035 yılına kadar emisyon yoğun faaliyetlerde, 2050 yılına kadar ise tüm değer zincirinde tam izlenebilirlik hedefleniyor. Ayrıca şirketler, veri belirsizliklerini analiz etmeli ve bu belirsizlikleri düzenli raporlamalara entegre etmelidir.

Üçüncü olarak, şirketin organizasyonel yapısında ya da veri sisteminde önemli bir değişiklik olması durumunda hedeflerin geçerliliğini koruyabilmek için baz yıl göstergeleri yeniden hesaplanmalıdır. Bu durumlar arasında şirket birleşmeleri, satın almalar, metodoloji değişiklikleri ya da geçmişteki hesaplama hataları yer alır. Eğer yapılan değişiklik, herhangi bir kapsamda %5’i aşan bir etki yaratıyorsa, hem baz yıl hem de takip eden yıllar için veriler yeniden düzenlenmeli ve bu süreç, GHG Protokolü’ne uygun şekilde yürütülmelidir.

Hedef Belirleme

Net-sıfır hedeflerine ulaşmak isteyen şirketler için, baz yıl performansının belirlenmesinden sonraki en kritik adım, bu performansla bilimsel hedefler arasındaki farkı analiz etmek ve bu farkı kapatacak hedefler belirlemektir. SBTi’nin Net-Zero Standardı’nın 2.0 taslağı, bu süreci daha şeffaf, gerçekçi ve etkili hale getirmeyi amaçlayan önemli değişiklikler sunuyor.

Yeni yaklaşım, sadece Paris Anlaşması’na uyumlu iklim senaryolarına göre hedef koymayı değil; aynı zamanda şirketin bugüne kadar gerçekleştirdiği karbon azaltımını da hesaba katmayı zorunlu kılıyor. Böylece şirketler, yalnızca mutlak azaltım planlaması değil, aynı zamanda yaptıkları ilerlemeyi koruma ve eksik kalan alanlara odaklanma prensibine dayalı bir sistem kuruyor.

Yeni taslak, net-sıfır hedeflerinin tüm kapsamlar (1, 2 ve 3) için 1,5°C ile uyumlu olması gerektiğini açıkça ifade ediyor. Önceki sürümlerdeki sıcaklık senaryoları arasındaki uyumsuzluklar ortadan kaldırılıyor. Ayrıca, Kategori A şirketlerinin uzun vadeli hedefler belirlemesi, bunları sabit beş yıllık aralıklarla izlenecek kısa vadeli hedeflerle desteklemesi zorunlu hale geliyor. Kategori B şirketleri için bu daha esnek tutulsa da teşvik ediliyor.

Kapsam 1 ve 2 hedefleri, doğrudan operasyonlardan kaynaklanan emisyonların azaltılmasına odaklanıyor. Bu kapsamda hem lokasyon-temelli hem de piyasa-temelli hedeflerin ayrı ayrı tanımlanması isteniyor. Ayrıca, yenilenebilir enerji sertifikaları gibi “paketsiz” enerji araçlarının nasıl kullanılacağı konusunda da yeni kurallar getiriliyor.

Kapsam 3 emisyonları için hedef belirleme ise Kategori A şirketleri için zorunlu, Kategori B şirketleri için isteğe bağlı. Ancak yeni sistem, eski sürümlerdeki gibi yüzdesel kapsama oranlarına (örneğin %67 veya %90) dayalı sınırları kaldırarak, bunun yerine şirketlerin en yoğun emisyon kaynaklarına ve etkili oldukları noktalara odaklanmalarını istiyor. Örneğin bir üretici şirket için doğrudan tedarikçiler (Tier 1) en kritik alan olabilir.

Bu yaklaşım yalnızca hedef koymayı değil, mevcut ilerlemeyi ispatlamayı da ön plana çıkarıyor. Şirketler, Kapsam 3 hedeflerine yönelik ilerlemeyi gösterebilmek için dolaylı azaltım yöntemlerini (örneğin tedarikçi taahhütleri, ürün yaşam döngüsü değişimleri) de belgelerle desteklemek zorunda. Ayrıca kalan emisyonlar için karbon giderme stratejilerinin nasıl uygulanacağına dair net yöntemler sunuluyor.

Net-Sıfır İçin Hedef Belirlemek

Net-sıfır hedefleri sadece niyet beyanları değildir; ölçülebilir, kanıta dayalı ve zamanla izlenebilir hedeflerdir. SBTi’nin Net-Zero Standardı’nın 2.0 versiyonu, şirketlerin bu hedefleri oluştururken hem bilimsel referans noktalarına hem de kendi mevcut performanslarına dayanmasını şart koşuyor.

Bu çerçevede şirketlerin ilk yapması gereken şey, mevcut iklim performanslarını net-sıfır ile uyumlu kıyas ölçütlerine (benchmark) göre değerlendirmektir. Bu kıyaslama, şirketin mevcut durumu ile ulaşması gereken nokta arasındaki boşluğu ortaya koyar. Eğer şirket bazı göstergeler için halihazırda net-sıfırla uyumlu bir seviyeye ulaşmışsa, bu düzeyin korunması yeterlidir. Ancak arada bir açık varsa, o zaman bu farkı kapatacak hedefler açıkça tanımlanmalıdır.

Hedefler sadece “bir tane genel hedef” şeklinde belirlenmemeli; her bir önemli gösterge için ayrı ayrı oluşturulmalıdır. Bu göstergeler arasında şunlar yer alır:

  • Toplam Kapsam 1 emisyonları

  • Lokasyon bazlı ve piyasa bazlı Kapsam 2 emisyonları veya sıfır karbon elektrik kullanımı oranı

  • Toplam Kapsam 3 emisyonları

  • Emisyon yoğun faaliyetler ve Kapsam 3’teki önemli kategoriler

Her bir gösterge için SBTi tarafından belirlenen net-sıfırla uyumlu benchmark’lara (Annex E) göre ayrı değerlendirme yapılmalıdır. Bu kriterler hem Kategori A hem de Kategori B şirketleri için geçerlidir ve ilk doğrulama ve yenileme aşamalarında uygulanır. Yani sadece başlangıçta değil, şirketin her yeni hedef döngüsünde de aynı sistemle yeniden değerlendirme yapılmalıdır.

Kapsam 1 ve 2 Emisyonlarının Azaltılması

SBTi’nin Net-Zero Standardı’nın 2.0 taslağı, şirketlerin doğrudan kontrolü altındaki operasyonel emisyonları (Kapsam 1 ve 2) azaltma yaklaşımını hem teknik hem de bütüncül olarak güncelliyor. Bu kapsamda, hedeflerin belirlenme şekli, kullanılan yöntemler ve raporlama gereklilikleri daha net ve uygulanabilir hale getiriliyor.

Öncelikle, Kapsam 1 hedefleri, şirketin sahip olduğu ya da kontrol ettiği kaynaklardan yayılan doğrudan sera gazı emisyonlarını kapsar. Bu hedefler tüm faaliyet alanlarını kapsamalı ve net-sıfırla uyumlu bir performansa ulaşmayı amaçlamalıdır. Taslak, şirketlerin emisyonlarının seviyesini değerlendirdikten sonra, bu kaynaklardan henüz net-sıfırla uyumlu olmayanları tespit edip, onlar için özel hedefler belirlemesini zorunlu kılıyor. Bu hedeflerin belirlenmesinde iki yöntem sunuluyor:

  1. Bütçe-Koruyucu Azaltım Yaklaşımı (Budget-Conserving Contraction Approach)

  2. Doğrusal Azaltım Yaklaşımı (Linear Contraction Approach)

Her iki yöntem de şirketin önceki yıllarda yaptığı emisyon fazlasını telafi edecek şekilde kurgulanıyor. Hedeflerin, Paris Anlaşması doğrultusunda 2050’ye kadar net-sıfıra ulaşacak şekilde olması gerekiyor. Ayrıca şirket birleşmeleri veya yeni varlık alımları gibi değişiklikler, net-sıfır yol haritasına entegre edilmeli.

Kapsam 2 emisyonları, şirketin dış kaynaklardan satın aldığı elektrik, ısı, buhar ve soğutma gibi enerji hizmetlerinden kaynaklanan dolaylı emisyonlardır. Yeni standartta artık hem lokasyon bazlı hedeflerin, hem de piyasa bazlı veya sıfır karbon elektrik kullanımına dayalı hedeflerin birlikte belirlenmesi zorunlu tutuluyor. Şirketin tüm Kapsam 2 emisyonları (%100’ü) hedef kapsamına alınmalı ve kullanılacak enerji kaynakları için şeffaf, izlenebilir ve geçerli sertifikalar (örneğin GHG Protokolü kalite kriterlerini sağlayan) kullanılmalıdır.

Yenilenebilir enerji kullanımında “paketsiz” enerji sertifikalarının (unbundled RECs, GOs) etkisinin sınırlı olduğu bilimsel çalışmalarda gösterildiği için, taslak artık sıfır karbon enerjiye doğrudan geçiş ve fiziksel izlenebilirlik ilkesine dayanan enerji tedarik zincirlerini teşvik ediyor. Bazı durumlarda şirketin bulunduğu şebekede sıfır karbon enerjiye erişim yoksa, geçici olarak başka şebekelerden katkı sağlanabilir. Ancak bu durumlar açıkça gerekçelendirilmelidir.

Ayrıca enerji verimliliği en üst seviyeye çıkarılmalı ve şirketin enerji dönüşümüne katkı sağlayacak yatırımlar (örneğin tedarik zincirine yenilenebilir enerji sağlama gibi) desteklenmelidir.

Tedarik Zincirinin Ötesine Bakmak

Kapsam 3 emisyonları, şirketlerin doğrudan kontrol edemediği ancak iklim etkisi açısından oldukça kritik olan bir alanı temsil eder. Hammaddeden ürünlerin kullanım ömrü sonuna kadar uzanan bu süreçte, şirketlerin etkili hedefler belirlemesi çoğu zaman zorlayıcıdır. SBTi’nin Net-Zero Standardı’nın 2.0 taslağı, bu zorlukları dikkate alarak Kapsam 3 emisyonlarına yönelik hedef belirleme sürecini daha etkili ve esnek hale getirecek bir dizi yenilik sunuyor.

Yeni standartta en önemli değişikliklerden biri, Kategori A şirketleri için Kapsam 3 hedeflerinin artık zorunlu hale gelmesidir. Kategori B şirketleri içinse bu hedefler hâlâ isteğe bağlıdır. Ayrıca, önceki versiyonlarda yer alan “%67 kısa vadeli hedef” ve “%90 uzun vadeli hedef” gibi yüzdesel sınırlandırmalardan vazgeçilerek, şirketlerin en fazla emisyon ürettiği alanlara ve en yüksek etki potansiyeline sahip oldukları noktalara odaklanmaları teşvik ediliyor. Örneğin Basamak 1 tedarikçileri, ürün kullanım aşaması veya üretimden kaynaklanan emisyonlar bu kapsamda öncelikli hale geliyor.

Yeni sistem, yalnızca emisyon bazlı metrikleri değil, aynı zamanda emisyon dışı ölçütleri de (örneğin: net-sıfır uyumlu tedarikçilerle yapılan alımların payı, bu faaliyetlerden elde edilen gelir oranı gibi) içeren hizalanma odaklı göstergeleri temel alıyor. Bu sayede doğrudan izlenebilirliğin zor olduğu değer zinciri boyunca ilerlemeyi göstermek mümkün hale geliyor.

SBTi ayrıca doğrudan azaltımın yapılamadığı durumlarda, dolaylı azaltım yollarının (örneğin: sürdürülebilir havacılık yakıtı alımı gibi book-and-claim sistemleri) geçici olarak kullanılmasına izin veriyor. Ancak bu yöntemlerin geçici olduğu, uzun vadede fiziksel izlenebilirliğin artırılması gerektiği açıkça belirtiliyor.

Kalıcı Etkileri Nötrlemek

Net-sıfır yılına ulaşıldığında bile bazı sera gazı emisyonları tüm azaltım çabalarına rağmen geride kalabilir. İşte bu kalan emisyonlara “residual emissions” denir. SBTi’nin Net-Zero Standardı (v2.0 taslak), şirketlerin bu kalıntı emisyonların etkisini kalıcı giderim yollarıyla nötrlemesini zorunlu kılıyor. Bu, iklim hedeflerinde son adımı temsil ediyor: tüm olasılıklar denenmiş olsa bile geriye kalan emisyonları da atmosferden silmek.

Tüm şirketler, net-sıfır hedef yılına ulaştıklarında ve sonrasında atmosfere salınan bu emisyonları kalıcı olarak gideren (durable CDR – Carbon Dioxide Removal) yöntemlerle karşılamak zorunda. Bu kriter, Kategori A ve B tüm şirketler için geçerli ve hem ilk doğrulama hem de yenileme doğrulamasında uygulanmak zorunda.

Giderim faaliyetlerinin yüksek bütünlükte olması gerekir. Bu faaliyetler, GHG Protocol’ün Taslak Arazi Sektörü ve Giderim Rehberi gibi yüksek kalite standartlarına uymalıdır. Kategori A şirketleri, özellikle Kapsam 3 değer zinciri içindeki kalan emisyonları ya sorumlu tedarikçi iş ortağı aracılığıyla ya da kendi desteğiyle nötrlemelidir.

Bu taslak, kalan emisyonlara yönelik üç farklı yaklaşım sunar. Bu yaklaşımlar özellikle Kapsam 1 emisyonları için geçerlidir çünkü Kapsam 2’de enerji kaynakları zaten sıfır karbon hedefleriyle uyumludur, Kapsam 3 içinse uzun vadeli tahminler zor olduğu için esneklik sağlanmaktadır.

Seçenek 1: Şirketler kısa ve uzun vadeli giderim hedefleri koyar. Hedef yıl geldiğinde kalan emisyonların %100’ü, karşılığı olan karbon giderimleriyle dengelenmiş olmalıdır.

Seçenek 2: Şirketler giderim hedefleri koyduğunda ilave tanınırlık elde eder. Bu, resmi zorunluluk yerine liderlik göstergesi olarak değerlendirilir.

Seçenek 3: Şirketler kalan emisyonları ya ek azaltım önlemleriyle, ya giderimle, ya da ikisinin birleşimiyle ele alabilir. Bu yaklaşım, azaltım önceliğini korur ve yalnızca gerekli durumlarda giderimi kullanır.

Yeni taslak ayrıca giderim faaliyetlerinin süresine dair iki yöntem öneriyor:

  • Benzerine-benzer dayanıklılık (like-for-like): Hangi sera gazı türü atmosfere salındıysa, onun ömrüne eşdeğer süreyle karbon tutulmalıdır.

  • Kademeli geçiş yöntemi (gradual transition): 2030-2050 arası giderek daha kalıcı giderim çözümlerine geçilmesini öngörür.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir