Bilimsel Temelli Hedefler Girişimi (Science Based Target Initiative (SBTi)) Finansal Kuruluşlar İçin Net-Sıfır Standardı

Bilimsel Temelli Hedefler Girişimi (Science Based Target Initiative (SBTi)) Finansal Kuruluşlar İçin Net-Sıfır Standardı

Günümüzde, iklim değişikliğiyle mücadele, şirketlerin stratejik hedeflerinin merkezine yerleşmiş durumdadır. Bu bağlamda, Bilime Dayalı Hedefler Girişimi (SBTi), işletmelerin sera gazı emisyonlarını bilimsel temellere dayalı olarak azaltmasını teşvik eden önemli bir platform olarak öne çıkmaktadır. SBTi, işletmelerin faaliyetlerini Paris Anlaşması’nın 1,5°C hedefiyle uyumlu hale getirmelerini sağlamak amacıyla standartlar ve rehberlik sunar. Şirketlerin net sıfır emisyon hedefleri belirlemesini kolaylaştırarak, küresel ısınmayı sınırlama yolunda somut adımlar atılmasına öncülük etmektedir​.

Türkiye Sürdürülebilirlik Raporlama Standartları (TSRS) çerçevesinde, sera gazı emisyonlarının hesaplanması ve raporlanması büyük önem taşımaktadır. Bu süreçte, şirketlerin uzun vadeli hedefler belirlerken uluslararası kabul görmüş yöntemlere ve SBTi standartlarına uyum sağlaması gerekmektedir. TSRS, işletmelerin iklimle ilgili riskleri ve fırsatları değerlendirerek, bilim temelli hedefler doğrultusunda emisyonlarını azaltma planlarını açıklamalarını zorunlu kılmaktadır.

SBTi, yalnızca emisyon azaltım hedeflerinin belirlenmesi için bir rehber sunmakla kalmaz; aynı zamanda bu hedeflerin doğrulanmasını ve uygulanabilirliğini de denetler. Bu nedenle, SBTi uyumlu hedefler belirlemek, şirketlerin TSRS kapsamındaki yükümlülüklerini yerine getirmelerine katkı sağlamakta ve uluslararası düzeyde rekabet avantajı kazanmalarına olanak tanımaktadır. İklim dirençliliği ve sürdürülebilirlik stratejilerinin etkin bir şekilde hayata geçirilmesi, SBTi ve TSRS çerçevesinde sera gazı emisyonlarının azaltılmasında kritik bir rol oynamaktadır.

Organizasyonel Taahhüt ve Liderlik

Finansal Kurumlar Net Sıfır (FINZ) Standardı, finansal kuruluşların iklim değişikliğiyle mücadelede liderlik göstermesi ve anlamlı adımlar atmasını hedeflemektedir. Bu bağlamda, finansal kuruluşların organizasyonel taahhütlerini yerine getirmesi ve iklim değişikliğiyle ilgili politikalarını açıkça ortaya koyması gerekmektedir. Standart, kuruluşların operasyonel sınırlarını net bir şekilde tanımlamalarını, taahhütlerini açıklamalarını, finansal faaliyetlerini detaylandırmalarını, ilgili düzenlemelere uyum sağlamalarını, iklim hedeflerini destekleyecek yönetim yapıları kurmalarını, geçiş planları hazırlamalarını ve iklim uyumlu politikalar geliştirmelerini öngörmektedir.

Finansal kuruluşların, organizasyonel sınırlarını belirlemesi büyük önem taşır. Bu kapsamda, kuruluşların yasal isimlerini, sahiplik yapılarını, faaliyet gösterdikleri bölgeleri ve kapsama dahil ettikleri tüm iştirakleri açık bir şekilde belirtmesi beklenmektedir. Bu sınırların belirlenmesi, kuruluşların finansal raporlamaları ile tutarlı olmalı ve taahhüt süreçlerinde tüm ilgili faaliyetleri kapsamalıdır. Grup veya holding yapısına sahip finansal kuruluşlar, tüm grup genelini kapsayacak şekilde taahhüt ve hedefler belirlemelidir. Eğer bir iştirak kendi adına hedef belirleyecekse, bu durumun açıkça ifade edilmesi ve şeffaf bir şekilde paylaşılması gerekmektedir.

Paris Anlaşması’nın hedefleri doğrultusunda, finansal kuruluşların net sıfır karbon emisyonu hedefine ulaşmayı taahhüt etmeleri gerekmektedir. Bu taahhüt, kuruluşun üst düzey yöneticileri ve yönetim kurulu üyeleri tarafından imzalanmalıdır. Ayrıca, bu taahhüt kamuya açık bir platformda, örneğin kuruluşun web sitesinde veya sosyal medya kanallarında yayınlanmalıdır. Taahhüt, yalnızca kuruluşun operasyonel faaliyetlerini değil, aynı zamanda tüm finansal faaliyetlerini de kapsamalıdır.

Finansal faaliyetlerin detaylandırılması ve iklim üzerindeki etkilerinin değerlendirilmesi, kuruluşların sorumluluklarını yerine getirebilmeleri için kritik bir öneme sahiptir. Finansal kuruluşlar, kredi verme, yatırım yapma, sigorta poliçesi sağlama gibi faaliyetlerinin detaylarını açıklamalı ve bu faaliyetlerin kurumsal gelir içindeki payını belirtmelidir. Bu faaliyetlerin enerji yoğun sektörler gibi yüksek iklim etkisine sahip alanlara mı, yoksa düşük iklim etkisine sahip alanlara mı odaklandığını analiz etmeleri gerekmektedir. Bu analiz, kuruluşların çevresel etkilerinin kapsamlı bir şekilde değerlendirilmesini ve gerekli önlemlerin alınmasını sağlar.

Finansal kuruluşların ilgili ulusal, bölgesel ve sektörel düzenlemelere tam uyum sağlaması gerekmektedir. Mevzuat ile FINZ Standardı arasında çelişki olması durumunda, daha katı düzenlemelere öncelik verilmelidir. Ayrıca, mevzuatın FINZ Standardı’ndan daha fazla gereklilik getirmesi halinde, bu gereklilikler yerine getirilmelidir.

İklim hedeflerine ulaşmak için güçlü bir yönetim yapısının oluşturulması gereklidir. Bu kapsamda, iklim hedeflerinin uygulanmasından sorumlu birimlerin ve bireylerin rolleri açıkça tanımlanmalı ve bu bilgiler kamuya açık bir şekilde paylaşılmalıdır. Yönetim yapısı, iklim hedeflerine yönelik alınan kararların etkili bir şekilde uygulanmasını ve sürekli olarak izlenmesini sağlamalıdır. Yönetişim yapısı, net sıfır karbon hedeflerine ulaşılmasını destekleyecek şekilde stratejik kararların alınmasında ve organizasyonel uyumun sağlanmasında kilit bir rol oynar.

Kuruluşların iklim değişikliğiyle mücadelede etkin bir rol oynayabilmesi için iş modellerini Paris Anlaşması hedefleriyle uyumlu hale getirmesi gerekmektedir. Bu doğrultuda, kuruluşların kapsamlı bir iklim geçiş planı geliştirmesi beklenmektedir. Bu plan, kuruluşun hedeflerine ulaşmasını sağlayacak detaylı adımları, kullanılan metodolojileri ve uluslararası çerçeveleri içermelidir. Geçiş planı, kamuoyuna açık bir şekilde paylaşılmalı ve şeffaf bir şekilde uygulanmalıdır. Planın uygulanması, finansal kuruluşların hedeflerine ulaşırken hesap verebilirliklerini artırır ve toplumsal güven inşa eder.

Finansal kuruluşların, özellikle fosil yakıt sektörü gibi iklim açısından kritik alanlarda politikalar geliştirmesi zorunludur. Bu politikalar, yeni kömür projelerine, uzun ömürlü yüksek emisyonlu varlıklara ve çevreyi olumsuz etkileyen diğer faaliyetlere yönelik finansal desteğin sona erdirilmesi gibi önlemleri içermelidir. Ayrıca, bu politikalar, ormansızlaşmanın önlenmesi gibi küresel çevre hedeflerini destekleyecek şekilde tasarlanmalıdır. Finansal kuruluşların politikaları, net sıfır hedeflerine ulaşmayı desteklemek için açık, detaylı ve kamuya duyurulmuş olmalıdır. Bu politikaların uygulanması, kuruluşların çevresel etkilerini azaltırken aynı zamanda sürdürülebilir bir ekonomik dönüşüm sağlamalarına yardımcı olur.

Sera Gazı Muhasebesi

Finansal kuruluşlar, sera gazı emisyonlarının muhasebesini detaylı bir şekilde gerçekleştirmeli, maruziyetlerini belirlemeli ve portföy bazındaki emisyonlarla ilgili şeffaflık sağlamalıdır. Bu süreç, finansal kuruluşların sera gazı envanterlerini genişletip iyileştirerek tam ve yüksek kaliteli bir emisyon envanteri oluşturmalarını ve emisyonların azaltılması yönünde ilerlemelerini sağlar. Aynı zamanda, karbon yoğun faaliyetlerden yenilenebilir enerjiye geçişin desteklenmesi amaçlanmaktadır.

Sera gazı emisyonlarının muhasebeleştirilmesi, finansal kuruluşların tüm finansal faaliyetlerinden kaynaklanan emisyonları kapsamaktadır. Bu faaliyetler arasında kredi verme, yatırım yapma, sigorta sağlama ve sermaye piyasası faaliyetleri gibi geniş bir yelpaze yer alır. Finansal kuruluşlar, tüm bu faaliyetler için kapsamlı bir emisyon envanteri oluşturmalı ve bu envanterde karbon dioksit, metan, azot oksit, hidroflorokarbonlar, perflorokarbonlar, kükürt heksaflorür ve azot triflorür gibi sera gazlarını da içermelidir. Emisyonlar, minimum düzeyde Scope 3’ü kapsayacak şekilde Scope 1 ve Scope 2 emisyonlarıyla birlikte ayrıştırılarak raporlanmalıdır. Ayrıca, kullanılan metodolojilerin açıklanması, veri kaynaklarının detaylandırılması ve veri kalitesinin belirtilmesi bu sürecin ayrılmaz bir parçasıdır.

Finansal kuruluşların, fosil yakıt faaliyetlerine yönelik finansal maruziyetlerini de şeffaf bir şekilde raporlamaları gerekmektedir. Fosil yakıt değer zincirindeki tüm faaliyetler, bu kapsamda değerlendirilmelidir. Finansal kuruluşlar, fosil yakıt projelerine yapılan finansman ile yenilenebilir enerji projelerine yapılan finansmanın oranlarını açık bir şekilde ifade etmelidir. Bu şeffaflık, kuruluşların portföylerindeki fosil yakıt yoğunluğunu anlamalarına ve bu yoğunluğu azaltmaya yönelik stratejiler geliştirmelerine yardımcı olur. Ayrıca, fosil yakıt üretim kapasitesinin kalıcı şekilde kapatılmasına yönelik finansal faaliyetler, diğer finansal faaliyetlerden ayrı bir kategoride raporlanmalıdır.

Portföydeki kalan emisyonların nötrleştirilmesi, net sıfır hedefinin bir parçası olarak ele alınmaktadır. Bu bağlamda, kalan emisyonların nötrleştirilmesi, karbondioksitin kalıcı olarak atmosferden uzaklaştırılmasıyla gerçekleştirilmelidir. Finansal kuruluşlar, portföylerinde yer alan tüm karşı tarafların artık emisyonlarını kendi sorumlulukları doğrultusunda nötrleştirmesi gerektiğini sağlamalıdır. Bu süreç, kuruluşların portföylerindeki emisyonları daha etkin bir şekilde yönetmelerine olanak tanır ve karbon giderim yöntemlerinin standartlarını belirler. Karbon giderim ve nötrleştirme süreçleri, gelecekte daha ayrıntılı bir şekilde geliştirilecek ve detaylandırılacaktır.

Yıllık sera gazı envanterlerinin oluşturulması sırasında, karbon kredilerinden veya önlenen emisyonlardan kaynaklanan azaltımlar dikkate alınmamalıdır. Karbon kredileri ve önlenen emisyonlar, yalnızca gerçek dünyada emisyon azaltımlarını teşvik eden somut etkiler sağladığında anlamlı kabul edilir. Bu nedenle, finansal kuruluşlar, satın aldıkları karbon kredilerini ve bunların portföylerine olan etkisini ayrı olarak raporlamalıdır. Böylelikle, karbon kredileri ve önlenen emisyonların gerçek anlamda etkili bir çözüm olup olmadığı daha iyi anlaşılabilir.

Bu yaklaşım, finansal kuruluşların sera gazı emisyonlarını doğru ve şeffaf bir şekilde değerlendirmelerine olanak tanırken, net sıfır hedeflerine ulaşmalarını desteklemek için gerekli olan stratejik adımları daha iyi bir şekilde belirlemelerine olanak tanır. Karbon yoğun faaliyetlerden uzaklaşarak yenilenebilir enerjiye yapılan yatırımları artırma yönünde atılacak adımlar, hem kuruluşların çevresel etkilerini azaltmalarına hem de daha sürdürülebilir bir finansal yapı oluşturmalarına katkıda bulunacaktır. Bu süreç, kuruluşların çevresel sorumluluklarını yerine getirmeleri ve uzun vadeli sürdürülebilirlik hedeflerini gerçekleştirmeleri için kritik öneme sahiptir.

Portföy Emisyon Yönetimi

Finansal kuruluşların portföy iklim uyumu hedeflerini belirlemesi, Paris Anlaşması’nın 1,5°C hedefi doğrultusunda sera gazı emisyonlarını azaltmayı amaçlayan global bir ekonomik dönüşüme katkıda bulunmayı hedeflemektedir. Bu bağlamda, kuruluşların portföylerindeki mevcut iklim uyum düzeyini değerlendirmeleri, geleceğe yönelik hedefler koymaları ve bu hedeflere ulaşma stratejilerini belirlemeleri gerekmektedir. Portföy iklim uyumu, finansal faaliyetlerin, desteklenen veya finanse edilen karşı tarafların karbon emisyonlarını ne ölçüde azalttığıyla doğrudan ilişkilidir.

İklim uyumu değerlendirmesi, finansal kuruluşların portföyündeki faaliyetlerin çevresel etkilerini kategorize etmesini içerir. Bu faaliyetler, “net sıfıra ulaşmış” (karbon nötr veya karbon pozitif seviyesine ulaşmış faaliyetler), “geçiş sürecinde” (emisyon azaltımı konusunda aktif çaba gösteren ve ilerleme kaydeden faaliyetler), “uyumsuz” (yüksek karbon emisyonları üretmeye devam eden ve iyileştirme planı olmayan faaliyetler) ve “değerlendirilmemiş” (halen analize tabi tutulmamış faaliyetler) olarak sınıflandırılır. Değerlendirilmemiş faaliyetler kabul edilemez olarak değerlendirilir, çünkü özellikle iklim etkisi yüksek olan faaliyetlerin tamamının analiz edilmesi zorunludur.

Bu sürecin önemli bir unsuru, finansal kuruluşların portföylerindeki iklim uyumlu faaliyetlerin yüzdesel oranını temel yıl itibarıyla tespit etmeleridir. Bu tespit, kuruluşların faaliyetlerini stratejik olarak yeniden yönlendirmelerine ve uyumlu olmayan unsurları azaltmalarına olanak tanır. İklim uyumu analizinde, faaliyetlerin “net sıfıra ulaşmış” veya “geçiş sürecinde” olup olmadığı gibi niteliklere dayalı bir değerlendirme yapılmalıdır. Bu kapsamda, her bir finansal faaliyet türü (kredi verme, yatırım yapma, sigorta sağlama vb.) ayrı ayrı analiz edilmelidir. Ayrıca, finansal faaliyetlerin türüne bağlı olarak farklı değerlendirme metrikleri kullanılabilir. Örneğin, kredi verme için kredi taahhütleri ya da kredi tutarı, yatırım faaliyetleri için yönetilen varlıkların değeri ve sigorta faaliyetleri için toplam brüt primler gibi metrikler kullanılabilir.

Finansal kuruluşların portföylerinde düşük karbonlu faaliyetlerin payını artırmak ve karbon yoğun faaliyetleri azaltmak için açık ve net hedefler belirlemesi gerekmektedir. Bu hedeflerin gerçekçi, ölçülebilir ve zaman açısından belirli olması beklenir. Hedeflerin uygulanması ve ilerlemenin düzenli bir şekilde izlenmesi, finansal kuruluşların hesap verebilirliğini artırır. Bu süreçte, kuruluşlar portföylerini sürekli olarak gözden geçirmeli ve yeni veriler veya metodolojilere dayalı olarak stratejilerini güncellemelidir.

İklim uyum hedeflerinin uygulanması sırasında, finansal kuruluşlar yalnızca şu anda net sıfır karbon seviyesine ulaşmış olan faaliyetleri değil, aynı zamanda geçiş sürecindeki faaliyetleri de desteklemeye odaklanmalıdır. Geçiş sürecindeki faaliyetlerin desteklenmesi, karbon emisyonlarını azaltmaya yönelik inovatif çözümlerin teşvik edilmesini sağlar. Bu faaliyetler, enerji verimliliği, yenilenebilir enerji projeleri veya düşük karbonlu teknolojilerin geliştirilmesini içerebilir. Bu yaklaşım, finansal kuruluşların yalnızca mevcut iklim etkilerini yönetmekle kalmayıp, gelecekteki ekonomik dönüşümün bir parçası olmasına da olanak tanır.

İklim uyum hedeflerinin başarıya ulaşması için, finansal kuruluşların iklimle ilgili riskleri etkili bir şekilde yönetmesi ve bu riskleri portföy düzeyinde analiz etmesi gerekir. Yatırımların veya finansal desteklerin karbon yoğun sektörlerden uzaklaştırılması ve yenilenebilir enerji gibi düşük karbonlu alanlara yönlendirilmesi, portföy iklim uyumunu artırır. Bu süreç, aynı zamanda kuruluşların uzun vadeli finansal risklerini azaltmalarına ve yatırımcı güvenini artırmalarına katkı sağlar.

Finansal kuruluşların net sıfır karbon hedeflerine ulaşabilmesi için, yalnızca portföy hedefleri belirlemekle kalmayıp, bu hedeflere ulaşmak için gerekli politika ve stratejileri oluşturması gereklidir. Bu politikalar, fosil yakıt projelerine olan finansman akışının aşamalı olarak durdurulmasını ve yenilenebilir enerji projelerine daha fazla kaynak ayrılmasını içerebilir. Ayrıca, kuruluşların iklim hedeflerini destekleyecek şekilde iç yönetim yapılarını güçlendirmesi ve hedeflerin uygulanmasını denetleyecek mekanizmalar oluşturması önemlidir.

Bu bağlamda, portföy iklim uyumu hedefleri, finansal kuruluşların çevresel sorumluluklarını yerine getirmesine ve global bir sürdürülebilir kalkınma hedefi olan net sıfır karbon ekonomisine geçişe anlamlı bir katkı sağlamasına yardımcı olur. Kuruluşların yalnızca kendi faaliyetlerini değil, destekledikleri karşı tarafların da karbon emisyonlarını azaltmalarını sağlama kapasitesi, bu hedeflerin başarısını belirleyen temel faktörlerden biridir. Kuruluşların bu süreçteki şeffaflığı ve ilerlemelerini kamuya düzenli bir şekilde raporlaması, paydaş güveninin korunması ve artırılması açısından kritik bir öneme sahiptir.

Yüksek Emisyonlu Sektörler İçin Hedefler

Finansal kuruluşların emisyon yoğun sektörlere yönelik hedefler belirlemesi, küresel iklim değişikliği ile mücadelede kritik bir adımdır. Bu hedefler, özellikle karbon yoğun faaliyetlerin çevresel etkilerini azaltmak, küresel sıcaklık artışını 1,5°C ile sınırlamak ve Paris Anlaşması hedefleri doğrultusunda küresel ekonomiyi düşük karbonlu bir yapıya dönüştürmek için temel taşlardan biridir. Emisyon yoğun sektörler arasında enerji üretimi, çelik, çimento, kimya, taşımacılık, madencilik ve fosil yakıt üretimi gibi yüksek karbon emisyonlarına yol açan endüstriler yer alır. Bu sektörler, küresel sera gazı emisyonlarının büyük bir bölümünü oluşturduğu için, finansal kuruluşların bu alanlardaki faaliyetlerini detaylı bir şekilde analiz etmesi ve stratejik hedefler belirlemesi gereklidir.

Emisyon yoğun sektörlerin değerlendirilmesi sürecinde şeffaflık sağlanması, finansal kuruluşların temel yükümlülüklerinden biridir. Bu kapsamda, her kuruluş portföylerindeki emisyon yoğun faaliyetlerin kapsamını ve büyüklüğünü açıkça raporlamalıdır. Finansal kuruluşların bu sektörlerdeki finansal maruziyetlerini net bir şekilde ortaya koyması gerekmektedir. Örneğin, bir banka, enerji sektöründe kömür veya doğal gaz projelerine yaptığı kredi desteğini, sigorta şirketi ise fosil yakıt altyapılarına sağladığı sigorta hizmetlerini açıklamalıdır. Bu süreç, yalnızca finansal kuruluşların kendi karbon ayak izini değil, aynı zamanda müşterilerinin karbon yoğun faaliyetlerinin etkisini de gözler önüne sermektedir.

Değerlendirme sürecinde, finansal kuruluşların portföylerindeki mevcut emisyon yoğun faaliyetler için bir temel durum oluşturması gerekmektedir. Temel durum belirlemesi, bu faaliyetlerin karbon emisyonlarının ölçülmesini ve uygun metrikler kullanılarak analiz edilmesini içerir. Bu metrikler, her bir sektör için özel olarak tasarlanmalıdır. Örneğin, enerji üretiminde karbon yoğunluğu (üretilen kilovat saat başına salınan karbon emisyonu) önemli bir ölçüm aracı olabilirken, çimento sektöründe ise üretim birimi başına karbon emisyonları kullanılabilir. Taşımacılık sektöründe yakıt tüketimi ve taşınan yük başına karbon salınımı gibi ölçütler dikkate alınmalıdır. Bu temel durum değerlendirmesi, kuruluşların mevcut durumu anlamalarına ve hangi alanlarda en büyük iyileştirme fırsatlarının bulunduğunu belirlemelerine olanak tanır.

Bu temel durum analizinden sonra, finansal kuruluşların emisyon yoğun faaliyetler için spesifik ve ölçülebilir hedefler belirlemesi gerekir. Bu hedefler, kısa, orta ve uzun vadeli olarak yapılandırılabilir. Örneğin, kısa vadede kömür finansmanını durdurmak, orta vadede enerji üretim portföyünde yenilenebilir enerji kaynaklarının oranını artırmak ve uzun vadede tüm faaliyetleri net sıfır emisyon hedefine uygun hale getirmek gibi hedefler belirlenebilir. Bu hedeflerin her biri, Paris Anlaşması’nın 1,5°C hedefiyle uyumlu olmalı ve bilimsel verilere dayanmalıdır. Aynı zamanda bu hedefler, belirli kilometre taşları ve ölçüm kriterleri ile desteklenmelidir.

Hedeflerin belirlenmesiyle birlikte, finansal kuruluşların bu hedeflere ulaşmak için stratejiler geliştirmesi ve politikalar oluşturması gerekir. Örneğin, fosil yakıt sektörlerine yapılan yeni yatırımların sonlandırılması ve mevcut projelerin kademeli olarak aşamalı şekilde azaltılması, enerji geçişi için yenilenebilir enerji projelerine finansman sağlanması gibi stratejik kararlar alınabilir. Ayrıca, çimento, çelik ve kimya gibi yüksek emisyonlu sanayilerde karbon emisyonlarını azaltmak için düşük karbon teknolojilerinin desteklenmesi, taşımacılık sektöründe ise elektrikli araç projelerine yatırım yapılması gibi politikalar uygulanabilir.

Bu politikaların yanı sıra, finansal kuruluşların müşteri angajmanını artırması ve müşterilerle yakın bir işbirliği içinde çalışması gereklidir. Emisyon yoğun sektörlerde faaliyet gösteren müşteriler, karbon emisyonlarını azaltma hedeflerine ulaşmaları için teşvik edilmeli ve bu hedeflere ulaşmada rehberlik edilmelidir. Örneğin, enerji şirketlerine yenilenebilir enerji projelerine geçiş için finansal destek sağlanabilir veya sanayi şirketlerine enerji verimliliği teknolojilerinin benimsenmesi konusunda teknik yardım sunulabilir. Bu tür işbirlikleri, finansal kuruluşların yalnızca kendi hedeflerine ulaşmalarına değil, aynı zamanda müşterilerinin sürdürülebilirlik çabalarına katkıda bulunmasına da yardımcı olur.

Finansal kuruluşların bu süreçte şeffaflığı sağlamak ve hedeflerine ulaşmadaki ilerlemeyi kamuoyuna açıklamak için düzenli olarak raporlama yapması zorunludur. Bu raporlar, belirlenen hedeflere yönelik performansın izlenmesini ve paydaşlarla iletişimi kolaylaştırır. Örneğin, finansal kuruluşlar yıllık sürdürülebilirlik raporlarında, emisyon yoğun sektörlerdeki portföylerinin karbon yoğunluğunu ve bu yoğunluğu azaltmaya yönelik ilerlemelerini açıklayabilir. Aynı zamanda, bu raporlar sayesinde finansal kuruluşların iklim değişikliğiyle mücadeledeki rolü daha iyi anlaşılabilir.

Emisyon yoğun sektörlere yönelik bu kapsamlı yaklaşım, yalnızca iklim değişikliğiyle mücadelede değil, aynı zamanda finansal kuruluşların uzun vadeli risklerini yönetmelerinde de önemli bir rol oynar. Karbon yoğun sektörlere yapılan yatırımların, gelecekteki düzenleyici baskılar ve piyasa talepleri nedeniyle önemli riskler taşıdığı bilinmektedir. Bu risklerin proaktif bir şekilde ele alınması, finansal kuruluşların daha dayanıklı ve sürdürülebilir bir portföy oluşturmasına olanak tanır. Aynı zamanda bu süreç, finansal kuruluşların çevresel, sosyal ve yönetişim (ESG) performanslarını güçlendirirken, yatırımcı güvenini ve marka itibarını artırmalarına da katkıda bulunur.

Bu kapsamlı yaklaşımın uygulanması, finansal kuruluşların düşük karbonlu bir ekonomiye geçişte liderlik rolü üstlenmesini sağlar. İklim değişikliğiyle mücadele için belirlenen bu stratejiler, yalnızca çevresel etkileri azaltmakla kalmaz, aynı zamanda daha sürdürülebilir bir ekonomik büyüme modeline geçişi destekler. Bu süreçte finansal kuruluşlar, sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ulaşılmasına ve küresel ekonomik dönüşümün hızlandırılmasına katkıda bulunur.

Raporlama

Raporlama, finansal kuruluşların net sıfır hedefleri doğrultusunda izledikleri stratejileri ve elde ettikleri ilerlemeyi düzenli olarak belgelemelerini ve bu bilgiyi şeffaf bir şekilde paylaşmalarını sağlar. Bu süreç, kuruluşların iklim değişikliğiyle mücadelede hesap verebilirliklerini artırırken, yatırımcılar, müşteriler ve diğer paydaşlar nezdinde güvenilirliklerini pekiştirir. Raporlama süreci iki ana unsuru içerir: raporlama gereklilikleri ve hedeflerin yeniden hesaplanması ile geçerliliği.

Finansal kuruluşların raporlama gereklilikleri, sera gazı emisyonlarının, finansal faaliyetlerin karbon yoğunluğunun ve iklimle ilgili hedeflere ulaşma yönündeki ilerlemenin detaylı bir şekilde belgelenmesini içerir. Raporların, kuruluşların finansal faaliyetlerinin karbon ayak izi üzerindeki etkisini ve bu etkiyi azaltmak için alınan önlemleri şeffaf bir şekilde ortaya koyması gerekir. Örneğin, bir bankanın kredi portföyünde yer alan enerji sektöründeki projelerin emisyon yoğunluğu, sigorta şirketlerinin fosil yakıt altyapısına sağladığı hizmetlerin karbon etkisi gibi bilgiler açıklanmalıdır. Ayrıca, yenilenebilir enerji projelerine yapılan yatırımlar, enerji verimliliğini artırmak için sağlanan finansal destekler ve düşük karbon teknolojilerinin teşviki gibi olumlu gelişmeler de raporlamada yer almalıdır.

Raporlama yalnızca mevcut durumun açıklanmasıyla sınırlı kalmamalı, aynı zamanda belirlenen hedeflere yönelik ölçülebilir sonuçlar sunmalıdır. Bu kapsamda, yıllık bazda hazırlanan raporların, emisyon azaltımı konusunda sağlanan ilerlemeyi net bir şekilde ortaya koyması gereklidir. Her bir faaliyet türüne yönelik detaylı analizler ve metrikler sunularak, finansal kuruluşların hedeflerine ne ölçüde yaklaştıkları somut bir şekilde değerlendirilmelidir. Örneğin, yenilenebilir enerji projelerinin toplam kredi portföyündeki oranı, fosil yakıt projelerine yapılan yatırımlardaki azalma oranı veya karbon yoğun sektörlere yönelik finansmanın kademeli olarak sonlandırılması gibi veriler raporlanmalıdır.

Hedeflerin yeniden hesaplanması ve geçerliliği, raporlama sürecinin temel taşlarından biridir. İklim hedefleri, değişen bilimsel bilgiler, uluslararası anlaşmalar ve düzenleyici gereklilikler doğrultusunda düzenli olarak gözden geçirilmeli ve gerektiğinde güncellenmelidir. Örneğin, iklim bilimi alanında yapılan yeni araştırmalar, karbon emisyonlarının azaltılması için daha iddialı hedefler koymayı gerektirebilir. Benzer şekilde, ulusal veya uluslararası düzenlemelerdeki değişiklikler, kuruluşların mevcut hedeflerini yeniden değerlendirmesini zorunlu kılabilir. Bu tür durumlarda, kuruluşların hedeflerini güncelleyerek hem uyumluluklarını hem de iklim değişikliğiyle mücadeledeki etkinliklerini artırmaları beklenir.

Hedeflerin yeniden hesaplanması, aynı zamanda finansal kuruluşların operasyonel değişikliklere veya genişleme durumlarına uyum sağlamalarını da içerir. Örneğin, bir finansal kuruluş yeni bir faaliyet alanına giriyorsa veya mevcut portföyünde önemli bir değişiklik yapıyorsa, bu durum hedeflerin yeniden belirlenmesini gerektirebilir. Bu tür değişiklikler, kuruluşların hedeflerinin güncel ve gerçekçi olmasını sağlarken, paydaşların güvenini korumalarına da yardımcı olur.

Raporlama süreci, yalnızca teknik verilerin açıklanmasını değil, aynı zamanda bu verilerin nasıl kullanıldığını ve stratejik karar alma süreçlerine nasıl entegre edildiğini de kapsar. Finansal kuruluşlar, raporlarında iklimle ilgili risklerin nasıl yönetildiğini, hangi politikaların uygulandığını ve bu politikaların etkinliğini değerlendiren analizlere yer vermelidir. Örneğin, karbon yoğun faaliyetlerden elde edilen gelirlerin nasıl azaltıldığı, yenilenebilir enerji projelerine sağlanan finansal desteğin nasıl artırıldığı ve bu süreçte karşılaşılan zorlukların nasıl aşıldığı gibi bilgiler detaylı bir şekilde paylaşılmalıdır.

Ayrıca, finansal kuruluşların raporlamalarının bağımsız denetimden geçirilmesi, bu süreçteki güvenilirliği artırır. Bağımsız denetim, raporlama süreçlerinin uluslararası standartlara uygunluğunu ve doğruluğunu teyit eder. Bu, finansal kuruluşların paydaşlarına olan taahhütlerini yerine getirdiklerini kanıtlamak için kritik bir adımdır. Örneğin, bir kuruluş, sera gazı emisyonlarının hesaplanmasında kullanılan metodolojilerin doğruluğunu ve bu verilerin hedeflerle nasıl ilişkilendirildiğini bağımsız bir denetim kuruluşu aracılığıyla doğrulayabilir.

Finansal kuruluşların raporlamaları aynı zamanda eğitim ve farkındalık yaratma aracı olarak da kullanılabilir. Raporlar, yalnızca teknik verileri paylaşmakla kalmayıp, paydaşların iklim değişikliğiyle mücadeledeki rolünü anlamalarına ve bu süreçte daha aktif bir şekilde yer almalarına olanak tanır. Örneğin, müşteriler ve yatırımcılar, raporlar aracılığıyla bir kuruluşun sürdürülebilirlik hedeflerini nasıl desteklediğini görebilir ve bu hedeflere katkıda bulunmak için daha bilinçli kararlar alabilir.

Raporlama, finansal kuruluşların yalnızca kendi performanslarını değerlendirmelerine değil, aynı zamanda sektör genelindeki ilerlemeyi ölçmelerine ve bu ilerlemeyi karşılaştırmalarına olanak tanır. Bu süreç, finansal kuruluşların rekabetçi bir avantaj elde etmelerine, ESG (çevresel, sosyal ve yönetişim) performanslarını artırmalarına ve sektörde lider bir konum elde etmelerine yardımcı olabilir. Aynı zamanda, raporlama, finansal kuruluşların uzun vadeli stratejik planlarının bir parçası olarak sürdürülebilir kalkınma hedeflerini daha etkin bir şekilde entegre etmelerini sağlar.

Ekler

Finansal kuruluşların net sıfır hedeflerine ulaşmalarını desteklemek için hazırlanan ek bölümler, kapsamlı bir rehber sunarak finansal faaliyetlerin tanımlanması, iklim etkisinin değerlendirilmesi, iklim uyumu metriklerinin uygulanması ve emisyon yoğun sektörlerdeki faaliyetlerin detaylı bir şekilde ele alınmasını sağlar. Bu ekler, finansal kuruluşların hedef belirleme, strateji geliştirme ve raporlama süreçlerinde rehberlik eden temel kaynaklardır. Ayrıca, bu ekler sadece teknik detaylarla sınırlı kalmayıp, aynı zamanda uygulamaya yönelik öneriler de içermektedir.

Finansal faaliyetlerin kapsamı ve tanımı, kuruluşların hangi faaliyetlerinin net sıfır hedefleri kapsamında değerlendirileceğini ve bu faaliyetlerin nasıl kategorize edileceğini belirler. Kredi verme, varlık sahipliği yatırımları, varlık yönetimi, sigorta ve sermaye piyasası işlemleri gibi finansal faaliyetlerin her biri, kapsam belirleme kriterleri ile detaylandırılmıştır. Örneğin, kredi verme faaliyetlerinde, bireysel krediler ve kurumsal krediler ayrı ayrı ele alınarak her birinin karbon ayak izi üzerindeki etkisi değerlendirilir. Bu süreçte, finansal faaliyetlerin gelir kaynakları içindeki oranları ve iklim etkisi yüksek olan sektörlerdeki ağırlığı da analiz edilmelidir. Bu değerlendirme, kuruluşların portföylerini daha sürdürülebilir hale getirmek için hangi alanlarda değişiklik yapması gerektiğini belirlemesine yardımcı olur.

İklim etkisinin kapsamı ve tanımı, finansal kuruluşların faaliyetlerinin çevresel etkilerini doğru bir şekilde ölçmelerini sağlar. Bu kapsamda, sera gazı emisyonlarının kaynağına, düzeyine ve etkisine yönelik detaylı bir analiz yapılması gereklidir. Yüksek emisyon üreten sektörlerin (örneğin enerji, çimento, çelik ve taşımacılık) portföy içindeki payı, kuruluşların iklim hedeflerine ulaşmadaki en büyük zorluklarından biridir. Bu nedenle, her sektör için emisyon ölçüm metrikleri ve veri toplama yöntemleri belirlenmiş ve rehberlik edilmiştir. Örneğin, enerji sektöründe karbon yoğunluğu (üretilen enerji birimi başına emisyon miktarı), taşımacılık sektöründe araç başına emisyonlar gibi ölçümler yapılmalıdır. Ayrıca, veri toplama süreçlerinde şeffaflık sağlanmalı ve veri eksikliklerinin giderilmesi için uluslararası standartlar kullanılmalıdır.

Finansal kuruluşların portföylerindeki faaliyetlerin iklim hedefleriyle uyum düzeyini ölçmek için iklim uyumu metrikleri ve metodolojiler geliştirilmiştir. İklim uyumu değerlendirmesi, faaliyetlerin “net sıfır uyumlu,” “geçiş sürecinde,” “uyumsuz” ve “değerlendirilmemiş” gibi kategorilere ayrılmasını içerir. Bu değerlendirme, her bir kategori için belirlenen spesifik kriterlere dayalıdır ve bu kriterler, finansal kuruluşların portföylerini daha düşük karbonlu bir yapıya dönüştürmesine yardımcı olur. Örneğin, yenilenebilir enerji projelerine yönelik yatırımlar net sıfır uyumlu olarak sınıflandırılırken, kömür projeleri uyumsuz faaliyetler arasında yer alır. Bu kategorilendirme, kuruluşların hedef belirleme süreçlerini daha sistematik ve ölçülebilir hale getirir. Ayrıca, bu süreçte kullanılacak metrikler ve metodolojiler, uluslararası standartlarla uyumlu olacak şekilde tasarlanmıştır. Bu, kuruluşların raporlama süreçlerinde şeffaflık ve karşılaştırılabilirlik sağlamasına olanak tanır.

Emisyon yoğun faaliyetler için özel metodolojiler, metrikler ve kıyaslamalar, yüksek karbon emisyonlarına neden olan sektörlerdeki faaliyetlerin detaylı bir şekilde değerlendirilmesini sağlar. Çimento, çelik ve enerji üretimi gibi sektörlerde, karbon emisyonlarının azaltılmasına yönelik stratejik hedefler ve teknolojik çözümler önerilmiştir. Örneğin, çimento sektöründe karbon yakalama ve depolama teknolojilerinin kullanımı, çelik üretiminde ise hidrojen bazlı üretim süreçlerine geçiş gibi yenilikçi yaklaşımlar teşvik edilmektedir. Ayrıca, her bir sektör için spesifik emisyon metrikleri ve bu metriklerin uluslararası standartlarla nasıl karşılaştırılacağı açıklanmıştır. Bu kıyaslamalar, finansal kuruluşların yüksek karbon yoğun faaliyetlere yönelik finansmanlarını daha etkin bir şekilde yönetmesine ve bu sektörlerdeki emisyon azaltım hedeflerini desteklemesine yardımcı olur.

Bu ekler, finansal kuruluşların yalnızca kendi faaliyetlerini değil, aynı zamanda destekledikleri sektörlerin çevresel etkilerini de kapsamlı bir şekilde ele almasını sağlar. Kuruluşlar, bu rehberleri kullanarak portföylerindeki karbon yoğunluğu azaltma hedeflerini daha iyi planlayabilir ve bu hedeflere ulaşma sürecinde daha etkin stratejiler geliştirebilir. Ayrıca, bu eklerde sunulan metodolojiler, kuruluşların çevresel, sosyal ve yönetişim performansını (ESG) artırmasına ve sürdürülebilir kalkınma hedeflerine katkıda bulunmasına olanak tanır. Bu detaylı yaklaşımlar, finansal kuruluşların küresel iklim hedeflerine ulaşılmasında lider bir rol üstlenmesine katkıda bulunurken, aynı zamanda uzun vadeli risklerini yönetmelerine ve paydaşlarının güvenini artırmalarına da destek sağlar.

Not: Bu yazı Science Based Targets Initiative tarafından yayımlanan “FINANCIAL INSTITUTIONS NET-ZERO STANDARD” dokümanından yararlanılarak hazırlanmıştır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir