1. Giriş ve Düzenleyici Çerçeveye Kısa Bir Bakış
İklimle ilgili risklerin finansal istikrar üzerindeki potansiyel etkisinin değerlendirilmesi, küresel bankacılık denetiminin temel bir önceliği haline gelmiştir. Bu kapsamda, İklim Riski Stres Testi (Climate Stress Testing – CST) uygulamaları, bankaların iklim geçişi ve fiziksel şoklara karşı dayanıklılığını ölçmek için kilit bir araç olarak ortaya çıkmıştır.

1.1 TSRS 1 ve TSRS 2 Kapsamında İklim Riski Raporlama Yükümlülüğü ve Stres Testinin Rolü
Türkiye Sürdürülebilirlik Raporlama Standartları (TSRS 1: Genel Sürdürülebilirlik Açıklamaları ve TSRS 2: İklimle İlgili Açıklamalar) ile Türkiye Sürdürülebilirlik Standartlarının Uygulama Kapsamı, 29/12/2023 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Bu standartlar, şirketlerin sürdürülebilirlikle ilgili yönetişim yapısını, stratejilerini, risk yönetim süreçlerini ve kullanılan metrikleri kapsamlı bir şekilde açıklamalarını zorunlu kılmaktadır.
Özellikle TSRS 2, finans sektörü profesyonellerine yönelik net bir raporlama beklentisi getirmektedir: bankaların, kredi portföylerinin iklim riskine maruz payını, stres testi sonuçlarını veya portföylerinin ortalama karbon yoğunluğunu gibi metrikleri raporlamaya başlamaları beklenmektedir. Bu zorunluluk, risk yönetimi çıktıları ile performans göstergeleri arasındaki birleşme noktasını işaret etmektedir. Bankaların gelecekteki finansal yeterliliğini göstermesi beklenen bu nicel raporlama, denetleyici kurumların (ECB gibi) 2024 sonuna kadar bankalardan beklediği yetkinlik seviyeleriyle paralellik göstermektedir.
Türk bankacılık sektörünün 2024 yılı faaliyetlerine ait ilk TSRS uyumlu raporlarını 2025 yılında yayımlaması, hızlı bir teknik kapasite geliştirme zorunluluğu yaratmaktadır. Zira ECB’nin 2022 İklim Stres Testi (CST) uygulaması, bu alandaki çalışmaların başlangıcında olunduğunu, uygulamalar arasında yüksek düzeyde tutarsızlık bulunduğunu ve ilerlemenin uzun bir yolculuğun henüz başında olduğunu göstermiştir. Bu durum, TSRS’ye uyum sağlayacak bankaların temel düzey modelleme adımlarını atlayarak, doğrudan AB’deki büyük kurumların uyguladığı ileri düzey teknik iyi uygulamaları hedeflemesini gerektirmektedir. Aksi takdirde, raporlaması zorunlu tutulan CST sonuçlarının nicel kalitesi ve karşılaştırılabilirliği sağlanamayacaktır.
2. Stres Testi Programının Temel Yapı Taşları ve Yönetişimi
Etkili bir CST programının temelini, sağlam bir organizasyonel yapı, açıkça tanımlanmış kapsam ve yönetim kurulunun gözetimi oluşturur. ECB ve EBA kılavuzları, bu yapı taşlarına yönelik detaylı beklentileri ortaya koymaktadır.
2.1 Stres Testi Programının Amacı, Kapsamı ve Maddilik Değerlendirmesi
Stres testi, kurumların risk yönetimi çerçevesinin ayrılmaz bir parçası olmalı ve İç Sermaye Yeterliliği Değerlendirme Süreci (ICAAP) ile İç Likidite Yeterliliği Değerlendirme Süreci (ILAAP) bağlamında kullanılmalıdır. CST’nin temel amacı, bankanın potansiyel kayıplarını nicelleştirmekten ziyade, iklim risklerinin potansiyel büyüklüğünü yakalamak ve müşterilerin bu risklere karşı hazırlık düzeyini anlamaktır.
Kapsam ve Çok Katmanlı Yaklaşım
CST çerçevesinin kapsamı, iklimle ilgili risklerin önemlilik değerlendirmesine (materiality assessment) dayanılarak tasarlanmalıdır. Bu, bankaların iş modelinin, faaliyet ortamının ve risk profilinin özgünlüklerini dikkate alarak maddi olarak etkilenen tüm portföyleri (bilançoda ve bilanço dışı) içermesini sağlar. İyi uygulamalar, bu kapsamı belirlemek için portföyler, sektörler veya coğrafyalara yönelik derinlemesine analizler veya iklim risk ısı haritaları gibi analitik araçları kullanmayı gerektirir. Stres testleri, basit portföy seviyesi duyarlılık analizlerinden veya bireysel risk analizlerinden başlayarak, kapsamlı kurum çapında senaryo stres testlerine kadar çok katmanlı bir yaklaşımla riskleri çeşitli seviyelerde yakalamalıdır.
2.2 Yönetişim, Roller ve Sorumluluklar (EBA İlkeleri Işığında)
EBA’nın kurumsal stres testi yönergeleri , etkin bir CST programının gerektirdiği yönetişim ve organizasyonel sorumlulukları detaylandırır.
Yönetim Kurulu Gözetimi
Yönetim Kurulu (Management Body), stres testi programını onaylamak, uygulanmasını denetlemek ve performansını izlemekle yükümlüdür. Yönetim Kurulunun, stres testi komiteleri ve üst düzey yönetim ile aktif olarak tartışmalara girmesi, temel modelleme varsayımlarına, senaryo seçimine ve genel varsayımlara itiraz etmesi (challenge) ve sonuçlara dayanarak gerekli yönetim eylemlerine karar vermesi beklenmektedir.
Stratejik Kullanım ve Risk İştahı
Stres testi çıktıları (hem nicel hem de nitel), kurumun Risk İştahı Çerçevesi (RAF) oluşturma ve limitleri belirleme sürecine girdi olarak kullanılmalıdır. Bu çıktılar, ayrıca yeni ve mevcut iş stratejilerinin etkinliğini ve sermaye kullanımı üzerindeki etkilerini belirlemek için bir planlama aracı işlevi görmelidir. Yönetim, stres testlerinde tespit edilen sınırlamaları ve güvenlik açıklarını dikkate alarak strateji belirlemeli ve sermaye, likidite, kurtarma ve çözümleme planlamasını etkileyen tüm kararları almalıdır.
Orantılılık İlkesi ve Kapasite Zorunluluğu
Yönergeler, orantılılık ilkesini (proportionality principle) tanır. Buna göre, küçük ve daha az karmaşık kurumlar nitel yönlere daha fazla odaklanabilirken, daha büyük ve karmaşık kurumların daha sofistike nicel stres testi teknikleri kullanması beklenir. Ancak iklim riskinin doğası, bu orantılılık ilkesinin uygulanma şeklini etkilemektedir: iklim riskini modellemek için temel teşkil eden sera gazı (GHG) emisyon verileri (PCAF vekilleri) ve gayrimenkul konum verileri (NUTS3/EPC) gibi detaylı veri gereksinimleri , kurumun büyüklüğünden bağımsız olarak yüksek bir teknik olgunluk düzeyi ve altyapı yatırımı talep eder. Bu, Türk bankalarının, ölçek fark etmeksizin, TSRS’nin gerektirdiği güvenilir CST sonuçlarını üretmek için temel veri bariyerini aşması gerektiği anlamına gelmektedir.
3. İklim Riski Senaryolarının Tasarımı ve Çerçevesi
Etkili CST, riskleri doğru bir şekilde yansıtan, bilimsel temelli ve ileriye dönük senaryolara dayanır.
3.1 Stres Testi Taksonomisi ve Senaryo Kapsayıcılığı
Stres testi uygulamaları genel olarak üç temel taksonomiye ayrılır: Duyarlılık Analizi (tek risk faktörünün etkisi), Senaryo Analizi (bir dizi risk faktörünün eş zamanlı oluşumu) ve Ters Stres Testi (önceden tanımlanmış bir sonuçtan yola çıkarak koşulların keşfedilmesi).
Senaryo İçeriği ve Kaynakları
CST çerçevesi, asgari standart olarak hem geçiş riski (transition risk) hem de fiziksel riski (physical risk) kapsamak zorundadır.
Geçiş Riski Çeşitliliği: Politika ortamındaki belirsizliği yansıtmak amacıyla, birden fazla geçiş riski senaryosunun (örneğin, NGFS’nin “Düzenli Geçiş”, “Düzensiz Geçiş” ve “Sıcak Ev Dünyası” kategorilerine uyumlu senaryolar) kullanılması iyi uygulamadır.
Fiziksel Risk Özelleştirmesi: Bankaların gelişmiş yaklaşımları, fiziksel risk senaryolarını, maruziyetlerinin bulunduğu coğrafyaların hassasiyetlerine göre uyarlamalıdır. Senaryolar, Intergovernmental Panel on Climate Change (IPCC) gibi bilimsel iklim değişikliği yollarıyla uyumlu olmalı ve mevcut kamuya açık senaryolar, kurum içinde geliştirilen özel senaryolarla desteklenmelidir.
3.2 Zaman Ufukları ve Senaryo Ciddiyeti
Bankaların, iklimle ilgili risklerin malzemeleşme şekillerini yansıtmak için geleneksel 3 yıllık stres testlerinin ötesine geçerek farklı zaman ufuklarını dikkate almaları beklenir.
Zaman Ufukları: Akut fiziksel riskler için kısa vadeli ufuklar (1 ila 5 yıl) tercih edilirken, kronik fiziksel risk ve geçiş riskleri için uzun ufuklar (20 yıldan fazla) seçilmelidir.
Ciddiyet: Senaryolar “ciddi ancak olası (severe but plausible)” olmalıdır ve ciddiyet derecesi, stres testinin amacını yansıtmalıdır.
3.3 Statik ve Dinamik Bilanço Varsayımlarının Kullanımı
Stres testi çerçevesinde, bankaların hem statik hem de dinamik bilanço yaklaşımlarını kullanmaları iyi bir uygulama olarak kabul edilir.
Statik Bilanço: Kısa/orta vadeli senaryolarda, bankanın beklenmedik bir şoka karşı direncini (“sabit bilanço” varsayımıyla) değerlendirmek için kullanılır ve sonuçların karşılaştırılabilirliğini artırır.
Dinamik Bilanço: Daha uzun zaman ufuklarında bankanın stratejik tercihlerinin ve yönetim eylemlerinin (örneğin portföy tahsisindeki değişiklikler) güvenlik açıkları üzerindeki etkisini değerlendirmeye olanak tanır. Dinamik bilanço uygulandığında, portföydeki riskin dağılımını daha doğru yansıtmak için sektörel veya daha granüler tahsis yaklaşımları tercih edilmelidir.
Senaryo Tutarlılığı ve Geri Besleme Etkileşimi
Senaryo analizleri, risk faktörlerinin dahili olarak tutarlı olmasını sağlamalı ve sistem çapında etkileşimler ile ikinci tur veya geri besleme etkilerini (second-round or feedback effects) yakalamayı hedeflemelidir. Bu etkiler, bireysel kurumların dışsal bir şoka verdiği yanıtların, toplu olarak şoku güçlendirmesi ile ortaya çıkar. Örneğin, düzensiz bir geçiş senaryosunda karbon fiyatlarındaki eş zamanlı bir artış, belirli bir sektördeki (örneğin çelik) birden fazla firmanın temerrüde düşme olasılığını (PD) hızla artırabilir. Bu durum, birden fazla bankanın bu sektöre finansmanı aynı anda çekmesine, kredi sıkışıklığına ve teminat değerlerinin düşmesine neden olabilir. Bu portföy düzeyindeki korelasyonlu şok, nihayetinde kurtarma oranlarını (RR) düşürerek Temerrüt Halinde Kaybı (LGD) artırır ve başlangıçtaki PD şokunu tüm sistemde artırır.
4. İklim Riski Veri Altyapısı: Granüler Veri Yönetimi ve Tahmin Yöntemleri
İklim stres testi, geleneksel stres testlerinin ötesinde, yeni, daha detaylı ve spesifik veri türleri gerektirir. Veri toplama ve tahmin metodolojilerindeki iyi uygulamalar, CST’nin temelini oluşturur.
4.1 Sektörel ve Coğrafi Granülarite Zorunluluğu
Sektörel Granülarite (NACE)
Geçiş riskinin sektörler arası heterojen etkisini ölçmek için, bankaların gelir ve maruziyet verilerini yüksek iklim etkili sektörler için NACE (Avrupa Ekonomik Faaliyet İstatistiksel Sınıflandırması) Seviye 2’ye kadar ayrıştırması gerekmektedir. İyi uygulama, bilginin müşteri kabul sürecinde (onboarding) yerel düzeyde toplanması ve NACE sınıflandırmasıyla uyumlu veya daha yüksek detaya sahip kod sistemleri ve merkezi veri ambarları kullanılarak saklanmasıdır.
Coğrafi Detaylar (NUTS 3)
Akut fiziksel risklerin finansal etkilerini nicelleştirmek için, maruziyetin en granüler seviyede (NUTS Seviye 3’e kadar) coğrafi olarak ayrıştırılması zorunludur. Bankaların, tüm varlık sınıfları için teminatın konumuna NUTS 3 kodları ataması gerekir. Bu, özellikle sel riski gibi akut olaylarda, teminatın risk haritasına eşlenmesi ve maruziyet payının COREP (Common Reporting) ile uyumlu olarak tahsis edilmesi için gereklidir.
4.2 Sera Gazı (GHG) Emisyon Verileri Yönetimi
Sera gazı (GHG) emisyon verilerinin toplanması ve Enerji Performans Sertifikası (EPC) verileri, bankalar için hala temel zorluklardır.
Gerçek Veri Toplama ve Tahmin Yöntemleri
En iyi uygulamalar, birden fazla veri sağlayıcının kullanılmasını, sürdürülebilirlik raporlarından manuel arama yapılmasını ve boşlukları doldurmak için müşterilerle doğrudan anketler yoluyla iletişime geçilmesini içerir.
| Veri Kategorisi | Risk Tipi İlişkisi | İyi Uygulama (Toplama/Elde Etme) | İyi Uygulama (Tahmin/Vekil Yöntem) |
| GHG Emisyonları (Kapsam 1, 2, 3) | Geçiş Riski (Karbon Yoğunluğu) | Doğrudan veri (sürdürülebilirlik/yıllık raporlar), Ek veri sağlayıcıları, Müşteri anketleri. | PCAF uyumlu kademeli mantık, Fiziksel aktivite bazlı (üretim verisi) > Ekonomik aktivite bazlı (gelir/varlık). |
| EPC Verileri | Geçiş Riski (Gayrimenkul Verimliliği) | Borçludan talep (kredi başlangıcı/inceleme), Kamu kayıtları, Eksper toplanması. | Sofistike istatistiksel/ML modelleri (Örn. GBDT, Random Forest), Temsili örneklem, Geri test. |
| Konum Verisi (NUTS 3) | Akut Fiziksel Risk (Teminat Zararı) | Kredi/Teminat seviyesinde coğrafi veri, NUTS 3 kodlarının atanması. | Veri eksikliğinde COREP uyumlu olarak muhafazakar risk kategorisine atama (ancak bu zayıf bir uygulamadır). |
Tahmin Metodolojisi ve Kademeli Mantık (Waterfall Logic)
Vekil tahminlerinde, mümkün olduğunca üretim verisi gibi fiziksel aktivite bazlı faktörler kullanılmalıdır. Bu mümkün olmadığında, karşılaştırılabilir şirketlerin veya sektörel emisyon yoğunluğu ortalamalarının kullanıldığı gelir veya varlık bazlı ekonomik aktivite bazlı faktörler kullanılır.
En gelişmiş yaklaşımlar, sektörün/alt sektörün ve karşı tarafın özgünlüklerine göre uyarlanmış, kademeli bir mantık (waterfall logic) uygulamakta ve tek bir metodolojiyi tüm sektörlere uygulamaktan kaçınmaktadır.
4.3 Enerji Performans Sertifikası (EPC) Verileri Yönetimi
Gayrimenkul portföylerindeki geçiş riskini modellemek için EPC verileri kritik öneme sahiptir.
Veri Toplama
Gerçek EPC verilerinin toplanması en çok tercih edilen yöntemdir. Bankalar bu verileri, kredi başlangıcında müşterilerden talep etmeli, kamuya açık kayıtlara erişmeli ve ekspertiz değerleme incelemesi sırasında değerleyicileri EPC verilerini toplamaları için yönlendirmelidir.
Gelişmiş Tahmin Modelleri
Veri eksikliğini gidermek için istatistiksel modeller ve makine öğrenimi algoritmaları (örneğin k-NN, GBDT, Random Forest) gibi sofistike tahmin yaklaşımlarının kullanılması tercih edilmektedir.
Bu modellerin güvenilir olması için:
Kullanılan örneklemin (training set) temsili olması ve dağılımın kötü derecelendirmelere sahip en eski binaları içermesi gerekir. Basit ortalama tahminleri, genellikle en kötü derecelendirmelere sahip binaları dışladığı için, sonuçları daha iyi EPC derecelerine doğru olumlu yönde çarpıtır (positively skewed).
Girdi olarak kullanılan değişkenlerin (inşaat yılı, tadilat yılı gibi) banka sistemlerinde büyük ölçüde mevcut olması veya kolayca toplanabilir olması sağlanmalıdır.
İklim riskinin heterojen doğası, kredi riski etkisinin en detaylı seviyede ölçülmesini gerektirir. Bu nedenle, doğru tahmin metodolojisinin (PCAF uyumlu, kademeli) kalitesi, modelin başarısının temelini oluşturmaktadır.
5. Geçiş Riskinin Kredi Riski Modellemesine Entegrasyonu (PD/LGD)
Geçiş riskinin nicel tahmini, genellikle karbon fiyat şokları ve sektörel GVA şokları gibi iklimle ilgili değişkenlerin Temerrüt Olasılığı (PD) ve Temerrüt Halinde Kayıp (LGD) parametrelerine aktarılmasıyla gerçekleştirilir.
5.1 Kredi Riski Parametrelerine Aktarım Kanalları ve Kritik Değişkenler
Aktarım, karşı tarafın kârlılığı, iklim geçiş maliyetleri ve kaldıraç gibi temel finansal göstergeleri stresleyerek yapılır. Bankaların modellerinde kullandığı değişken setini genişletmesi, birden fazla geçiş kanalını yakalamak için kritik öneme sahiptir.
| Aktarım Kanalı | Risk Tipi | Temel Finansal Etki | Kullanılan Kritik Değişkenler | PD/LGD Entegrasyon Yaklaşımı |
| Karbon Fiyat Şoku (Doğrudan) | Geçiş Riski | Operasyonel Maliyet Artışı, Kârlılık Düşüşü | $CO_2$ Fiyatı, GHG Emisyon Yoğunluğu, Enerji Karışımı. | Karşı taraf finansallarını ayarlama, Merton tipi modelleme. |
| Makroekonomik Geri Besleme | Geçiş Riski/Kronik Fiziksel | Sektörel Talep Düşüşü, Varlık Değeri Şoku | Sektörel GVA Büyümesi, RRE/CRE Fiyat Şokları. | Mevcut uydu modelleriyle entegrasyon, sektörel çarpanlar. |
| Batık Varlıklar (Stranded Assets) | Geçiş Riski | Varlık Değer Düşüşü, Özkaynak Volatilitesi | Sektör Pathways’leri, DCF Değerlemesi. | Spesifik NACE sektörlerinde PD/LGD projeksiyonlarına yansıtma. |
| Teminatın Fiziksel Zararı | Akut Fiziksel Risk | Teminatın Piyasa Değerinde Azalma, RR Düşüşü | NUTS3 Konumu, LTV, Bireysel Sigorta Kapsamı.1 | LGD’nin coğrafi risk haritalama ile streslenmesi. |
5.2 Temerrüt Olasılığı (PD) Modelleme Yaklaşımları
Sektörel ve Karşı Taraf Düzeyinde Modelleme
Gelişmiş uygulamalar, karbon fiyatının etkisini sektörel düzeyde yakalamak için mevcut modellere ek olarak uydu modelleri geliştirilmesini içerir. Ancak heterojen etki nedeniyle, kredi riskinin nicelleştirilmesi en detaylı seviyede yapılmalıdır.
Doğrudan Etki Hesaplaması: Gelişmiş yaklaşımlar, karbon fiyat artışının ek maliyetini müşterinin operasyonel maliyetlerine yansıtarak kârlılığını düşürür ve PD’yi yeniden hesaplar. Geleneksel kredi risk modelleri (Merton tipi modeller), artan yükümlülüklerin (liability) piyasa değeri ve özkaynak volatilitesi üzerindeki etkisini ölçerek bu şokları PD’ye aktarmaktadır.
İklim Risk Metrikleri: İyi uygulamalardan biri, müşterinin sürdürülebilir üretime geçiş yapma istekliliğini ve yeteneğini ölçen nicel ve nitel iklim risk skorları geliştirmektir. Bu skorlar, finansal göstergelerin ağırlıklı ortalaması olarak hesaplanabilir ve PD ayarlamalarıyla ilişkilendirilebilir.
Batık Varlıklar (Stranded Assets): Özellikle madencilik gibi belirli NACE sektörlerinde, geçiş risk senaryolarına bağlı olarak varlıkların değer kaybetmesi (batık varlıklar) dikkate alınmalıdır. Etki, genellikle İndirgenmiş Nakit Akışı (DCF) gibi geleneksel kurumsal değerleme modelleri kullanılarak hesaplanır.
5.3 Temerrüt Halinde Kayıp (LGD) Modelleme Yaklaşımları
Geçiş riskinin LGD’ye aktarımı, fiziksel risk entegrasyonu gibi, gelişmesi gereken bir alandır.
Tutarlılık: LGD projeksiyonlarının, PD projeksiyonları ile tutarlılığını sağlamak için, koşullu beklenen LGD’yi koşullu beklenen PD’ye bağlayan bir işlevin kullanılması iyi bir uygulamadır.
Teminat Şokları: Gelişmiş uygulamalar, artan karbon vergisi harcamalarının, gayrimenkulün değerlemesinde dikkate alınan nakit akışını etkilediği varsayımıyla, teminat değerlerini streslemektedir. Bu, binanın değerlemesine yansıtılarak LGD hesaplamalarında kullanılır. Gayrimenkul dışındaki kilit sektörlerdeki (örneğin ağır sanayi) batık varlık teminatlarının değer kaybetmesinin etkileri de LGD’ye yansıtılmalıdır.
6. Fiziksel Riskin Kredi Riski Modellemesine Entegrasyonu
Fiziksel risklerin (akut olaylar ve kronik değişiklikler) kredi riskine entegrasyonu, geçiş riskine kıyasla daha az ilerleme kaydedilmiş bir alandır.
6.1 Akut Fiziksel Risk Projeksiyonları ve Teminat Değerlemesi
Akut fiziksel riskin (örneğin sel) temel finansal etkisi, öncelikle teminatın değerinin düşmesi ve dolayısıyla LGD’nin artmasıdır.
Odak Noktası LGD: Fiziksel riskin kredi riski parametrelerine entegrasyonu konusunda daha fazla çabaya ihtiyaç duyulmaktadır. CST’de akut riskin etkisinin analizi, büyük ölçüde akut fiziksel iklim riskinin Kredi Değeri/Teminat Oranı’ndan (LTV) LGD’ye aktarımına odaklanmaktadır.
LGD Modellemesi için Granüler Veri Kombinasyonu: Gelişmiş bankalar, maruziyetin değerlendirilmesinde yüksek granülerli bilgi kullanmaktadır. Bu, teminatın konumu (NUTS 3’e dayalı iklim skoru), LTV oranı (solvens skoru) ve vade bilgisinin (fiziksel riskin zaman ufkundaki etkisi) doğrusal bir kombinasyonunu içerebilir. Bu yaklaşım, COREP ile uyumlu coğrafi ayrıştırma gerekliliğine dayanır.
6.2 Kronik Fiziksel Risklerin Entegrasyonu
Kronik fiziksel riskler (örneğin uzun vadeli kuraklık, ortalama sıcaklık artışı), genellikle mevcut kredi risk modellerinin makroekonomik değişkenleri (GVA, varlık fiyat şokları) aracılığıyla yakalanır. Bu, akım risklerine kıyasla daha az uzmanlık gerektiren bir alandır.
Bu alandaki bir sorun, fiziksel hasarın (örneğin bir sel felaketinin neden olduğu) özkaynak değerine yönelik kendine özgü bir şok olmasıdır. Bu, sadece makroekonomik durgunluk (PD şoku) yoluyla modellendiğinde, varlık değerine gelen doğrudan şokun etkisini yetersiz gösterebilir.1 Dolayısıyla, fiziksel risk CST’sinin başarısının temel taşı, NUTS 3 verilerinin beklenen teminat zararıyla doğru bir şekilde eşleştirilmesi ve Kurtarma Oranının (RR) buna göre ayarlanmasıdır.
7. Uzun Vadeli Modelleme ve Risk Azaltım Stratejileri
İklim risklerinin uzun vadeli karakteri göz önüne alındığında, bankaların geleneksel 3 yıllık stres testlerinin ötesine geçen uzun vadeli kayıp projeksiyonları yapma yeteneğini geliştirmesi beklenir.
7.1 Uzun Vadeli Senaryo Analizinde Bilanço Yaklaşımlarının Seçimi
Uzun vadeli senaryolar (örneğin 20-30 yıl), bankanın dinamik bilanço yaklaşımını benimsemesini zorunlu kılar.
Dinamik Modelin Önemi: Dinamik bilanço, bankanın uzun vadeli stratejik hedefleri ve dekarbonizasyon taahhütleri ile CST sonuçlarının tutarlılığını sağlamak için kritik öneme sahiptir. Dinamik alıştırma, bankanın stratejik seçimlerinin riskler üzerindeki etkisini değerlendirmeye olanak tanır.
Model Uzatılması: Gelişmiş yaklaşımlar, kısa vadeli kredi risk modellerini yıllık frekansta uzun bir zaman ufkuna uzatarak, senaryo değişkenlerini (GHG fiyatları, sektörel GVA) ilgili girdi frekansına dönüştürmeyi gerektirir.
7.2 Banka Stratejisi ve Taahhütlerinin Projeksiyonlara Entegrasyonu (Dinamik Bilanço)
Dinamik bilanço yaklaşımında, maruziyet projeksiyonları bankanın sektörel yollara (GVA gelişimi) ve iç stratejisine (yatırım, sürdürme, elden çıkarma) bağlı olarak ayarlanır.
Yeniden Tahsis Stratejileri: Bankanın stratejik eylemleri, müşterinin geçiş planları, sektörün özgünlükleri ve senaryo anlatısı gibi çeşitli unsurların bir kombinasyonunu yansıtmalıdır.
İçsel Metrikler: İleri düzey uygulamalarda, bankalar finanse edilen kurumsal maruziyetin iklim risklerine karşı güvenlik açığını ölçmek için içsel metrikler (skorlar) geliştirir. Bu skorlar, müşterinin geçişe olan istekliliği/yeteneği ve iş profilinin karbon yoğunluğu gibi bilgileri yansıtarak, uzun vadeli projeksiyonlar için stratejik yeniden tahsis kararlarını yönlendirir.
7.3 Risk Azaltım Mekanizmalarının Kayıp Projeksiyonlarına Dahil Edilmesi
Risk azaltım tekniklerinin (risk mitigants) kayıp projeksiyonlarına dahil edilmesi, CST’nin gerçekçi sonuçlar vermesi açısından önemlidir.
Sigorta Kapsamı: Özel sigorta ve ulusal tazminat planları (NCSs), risk azaltıcı olarak dikkate alınmalıdır, ancak bu bilgilerin yaygın olarak mevcut olmaması zorluk yaratmaktadır.
Muhafazakâr Yaklaşım: Bankalar, özel sigorta kapsamını projeksiyonlarına dahil ederken, muhafazakâr olmak adına bir kesinti (haircut) uygulamalıdır. Bu süreç, geçmiş akut fiziksel risk olayları ve sigorta kapsamının yüzdesine dayalı varsayımlarla desteklenmelidir. Kamu sigortaları genellikle projeksiyonlara dahil edilmezken, özel sigortalar sigorta kapsamı yüzdesi temelinde projeksiyon içinde değerlendirilir.
8. Sonuç ve Türk Bankacılık Sektörüne Yönelik İleriye Dönük Tavsiyeler
Türkiye Sürdürülebilirlik Raporlama Standartları’nın yürürlüğe girmesiyle birlikte, Türk bankacılık sektörü, iklim riskini sadece bir yönetişim sorunu olarak değil, aynı zamanda zorunlu nicel raporlama gerektiren karmaşık bir finansal risk alanı olarak ele almak zorundadır. TSRS’nin talep ettiği CST sonuçlarını üretme hızı, doğrudan ECB ve EBA’nın en iyi uygulamalarına göre kapasite oluşturulmasını gerektirmektedir.
Gelişim Alanları ve Aksiyonel Öneriler:
Veri Kapanının Kapatılması: CST’deki en büyük tutarsızlık ve eksiklik, granüler veri (GHG ve EPC) kaynaklıdır. Bankalar, TSRS’ye raporlama için Kapsam 3 emisyonları için PCAF uyumlu, kademeli tahmin yetenekleri geliştirmeye öncelik vermelidir. Ayrıca, teminatların konumsal riskini doğru modellemek için NUTS 3 seviyesinde coğrafi veri toplama ve teminat haritalama altyapılarını hızla kurmalıdır.
Nicel Modelleme Olgunluğu: Mevcut uygulamaların çoğu geçiş riskinin PD üzerindeki etkisine odaklanırken, bankaların fiziksel riskin LGD’ye aktarımı ve geçiş riskinin LGD’ye aktarımı konularında çabalarını artırmaları gerekmektedir. Bu, gayrimenkul varlıkları için karbon fiyatı şoklarının teminat değerlemesi üzerindeki etkisinin LGD’ye yansıtılmasını içerir.
Yönetim Entegrasyonu: Stres testi sonuçlarının sadece bir uyum raporu olmaktan çıkması için, Yönetim Kurulu ve Üst Düzey Yönetim, CST çıktılarını (nicel kayıp projeksiyonları ve iklim risk skorları) Risk İştahı Çerçevesi, sermaye planı (ICAAP) ve kredi tahsis kararlarına aktif olarak entegre etmelidir. Uzun vadeli senaryolar aracılığıyla bankaların stratejik hedeflerinin, dinamik bilanço varsayımı altında iklim yollarıyla tutarlılığı zorunlu olarak kanıtlanmalıdır.

Bir yanıt yazın