Altın Madenciliği ve Kapsam 3 Emisyonları

Kapsam 3 emisyonlarının ölçülmesi ve raporlanması, şirketler için büyük bir zorluk oluşturmaktadır. Bu emisyonlar, şirketin doğrudan operasyonlarının dışında gerçekleştiğinden, veri toplama süreci oldukça karmaşıktır. Şirketler, tedarikçilerinden ve müşterilerinden gelen verilere dayanarak hesaplamalar yapmak zorunda kalırken, bu verilerin güvenilirliği konusunda çeşitli belirsizliklerle karşılaşmaktadır. Üstelik, farklı tedarikçiler ve iş ortakları tarafından kullanılan veri türleri ve hesaplama yöntemleri değişkenlik gösterdiğinden, karşılaştırılabilir ve tutarlı bir Kapsam 3 emisyon raporu hazırlamak büyük bir çaba gerektirmektedir.

Birçok şirket, Kapsam 3 emisyonlarını belirlemek için tahmin yöntemlerine ve modelleme yaklaşımlarına başvurmaktadır. Örneğin, tedarikçilere yapılan harcamalara dayalı bir modelleme yöntemi kullanılabilir. Ancak bu tür harcama tabanlı modellemeler, belirli emisyon azaltım fırsatlarını ortaya çıkarmakta yetersiz kalabilir. Bu durum, şirketlerin emisyonlarını yönetmek için gereken somut adımları belirlemesini zorlaştırır. Harcama temelli modelleme genellikle sektörel ortalamalara dayanır ve şirketin tedarik zincirine özgü emisyon profillerini tam olarak yansıtmayabilir. Bu yüzden, yalnızca tahmine dayalı yöntemlere güvenmek, gerçek anlamda etkili azaltım stratejileri geliştirilmesini engelleyebilir.

Veri toplama sürecinde karşılaşılan bir başka zorluk ise örnekleme yöntemlerinden kaynaklanmaktadır. Şirketler, tedarikçilerinin yalnızca küçük bir kısmından veri toplayarak tüm tedarik zincirine genelleme yapma eğiliminde olabilirler. Ancak bu tür bir yaklaşım, örneklemin doğruluğuna ve kapsamına bağlı olarak önemli belirsizlikler içerebilir. Eğer örneklem seçimi rastgele değilse veya temsil gücü düşükse, yapılan hesaplamalar gerçeği yansıtmayabilir. Bu nedenle, doğru ve güvenilir veri toplama süreçleri oluşturulmadan yapılan Kapsam 3 emisyon hesaplamaları eksik ya da yanıltıcı olabilir.

Şirketlerin, doğrudan kontrol edemedikleri tedarik zinciri emisyonları için hedef belirleme süreci de ciddi zorluklar içermektedir. Kapsam 3 emisyonları, şirketin kendi faaliyetlerinden değil, tedarikçileri ve müşterileri gibi harici aktörlerden kaynaklandığından, belirlenen hedeflerin güvenilirliği konusunda belirsizlikler ortaya çıkmaktadır. Bir şirket, kendi operasyonlarında enerji verimliliği sağlayarak veya yenilenebilir enerjiye geçerek Kapsam 1 ve Kapsam 2 emisyonlarını azaltabilirken, tedarikçilerinin karbon ayak izini azaltması için ne gibi adımlar atabileceği konusunda sınırlı bir yetkiye sahiptir. Tedarikçilerle iş birliği yapmak ve çevresel etkilerini azaltmaları için teşvik mekanizmaları geliştirmek, belirlenen hedeflere ulaşmada kritik bir rol oynasa da, bu sürecin ne derece başarılı olacağı belirsizdir.

Kapsam 3 emisyonlarının ölçülmesi ve raporlanması konusundaki tüm bu zorluklara rağmen, bu süreci iyileştirmek için atılabilecek bazı önemli adımlar bulunmaktadır. Günümüzde yatırımcılar, tüketiciler ve düzenleyici kurumlar, şirketlerin çevresel etkilerini daha şeffaf bir şekilde raporlamasını beklemektedir. Bu beklentiler, sürdürülebilirlik odaklı düzenlemelerin giderek daha fazla önem kazanmasıyla birlikte, şirketlerin Kapsam 3 emisyonları konusunda daha detaylı açıklamalar yapmasını zorunlu hale getirmektedir. Şirketlerin, tedarikçileriyle daha fazla iş birliği yaparak emisyon verilerini daha doğru ve tutarlı bir şekilde raporlaması, sürdürülebilir tedarik zinciri uygulamalarına katkıda bulunabilir. Bu tür bir iş birliği aynı zamanda maliyet tasarrufu ve operasyonel verimlilik sağlayarak şirketler için rekabet avantajı yaratabilir.

Şeffaf ve güvenilir bir Kapsam 3 emisyon raporlaması, şirketlerin marka değerini artırma ve yatırımcı güvenini kazanma açısından da önemli bir avantaj sunmaktadır. Günümüzde yatırımcılar, yalnızca finansal performansa değil, aynı zamanda çevresel, sosyal ve yönetişim (ESG) kriterlerine de büyük önem vermektedir. Bu nedenle, şirketlerin sürdürülebilirlik performanslarını net bir şekilde ortaya koymaları, uzun vadeli yatırımcı ilişkileri açısından kritik hale gelmiştir. Ayrıca, birçok ülke ve uluslararası kuruluş, Kapsam 3 emisyonlarının zorunlu raporlanmasını içeren düzenlemeleri değerlendirmektedir. Şu anda birçok şirket için bu raporlama gönüllü olsa da, gelecekte düzenleyici kurumlar tarafından zorunlu hale getirilmesi oldukça olasıdır.

Tüm bu zorluklara rağmen, şirketlerin Kapsam 3 emisyonlarını yönetme konusunda proaktif bir yaklaşım benimsemeleri büyük önem taşımaktadır. Veri toplama süreçlerinin iyileştirilmesi, tedarik zinciri paydaşlarıyla iş birliği yapılması ve emisyon azaltım stratejilerinin etkin bir şekilde uygulanması, şirketlerin hem düzenleyici uyumluluğu sağlamasına hem de sürdürülebilirlik alanında liderlik pozisyonu kazanmasına yardımcı olabilir.

Kapsam 3 Emisyonlarının Hesaplanması – Temel Kavramlar, Terimler ve Referanslar

Kapsam 3 emisyonlarının ölçülmesi ve raporlanması, şirketlerin sera gazı emisyonlarını tam olarak anlamalarına ve yönetmelerine yardımcı olmak için kritik bir süreçtir. Bu süreç, özellikle tedarik zinciri yönetimi, yatırımcı güveni ve düzenleyici uyumluluk açısından büyük bir öneme sahiptir. Ancak Kapsam 3 emisyonlarını yönetmek, doğrudan şirketin kontrolü dışındaki kaynakları içerdiğinden dolayı, veri kalitesi, metodoloji seçimi ve emisyon tahminlerinde yaşanan belirsizlikler gibi çeşitli zorluklarla doludur.

Bu bölüm, Kapsam 3 emisyonlarının tahmin edilmesi ve raporlanması için kullanılan temel ilkeleri, sınır belirleme yöntemlerini, baz yıl seçim kriterlerini, çifte sayım sorunlarını, önemlilik değerlendirmesini ve veri kaynaklarını ele almaktadır.

Kapsam 3 Emisyonlarının Raporlama İlkeleri

Kapsam 3 emisyonlarının doğru bir şekilde hesaplanabilmesi için raporlamanın belirli muhasebe ilkelerine dayanması gerekmektedir. Greenhouse Gas (GHG) Protokolü tarafından tanımlanan beş temel ilke, şirketlerin emisyon verilerini değerlendirirken uymaları gereken ana prensipleri belirler:

  • İlgililik (Relevance): Emisyon envanteri, şirketin operasyonlarını ve karar alma süreçlerini doğru bir şekilde yansıtmalı ve iç ve dış paydaşların bilgi ihtiyaçlarını karşılamalıdır.
  • Tamlık (Completeness): Seçilen envanter sınırları dahilinde tüm sera gazı emisyonları hesaplanmalı ve raporlanmalıdır. Önemli emisyon kaynaklarının dışarıda bırakılması, şirketin gerçek karbon ayak izini gizleyebilir.
  • Tutarlılık (Consistency): Emisyon verilerinin zaman içinde karşılaştırılabilir olması için hesaplama metodolojilerinin ve veri kaynaklarının tutarlı olması gerekir.
  • Şeffaflık (Transparency): Raporlanan veriler, hesaplamalar ve kullanılan metodolojiler açık bir şekilde belgelenmeli, varsa belirsizlikler ve varsayımlar net olarak açıklanmalıdır.
  • Doğruluk (Accuracy): Emisyon verileri, mümkün olan en yüksek kesinlik seviyesinde raporlanmalıdır. Şirketler, hata oranlarını minimize etmeli ve belirsizlikleri gidermek için en iyi veri kaynaklarını kullanmalıdır.

GHG Protokolü, bu ilkeleri benimseyerek, şirketlerin emisyon hesaplamalarında daha güvenilir ve karşılaştırılabilir raporlar üretmesini sağlamayı hedeflemektedir. Özellikle madencilik sektöründe, verilerin eksiksiz ve şeffaf bir şekilde sunulması, sektör genelinde sürdürülebilirlik odaklı kararların alınmasına yardımcı olabilir.

Organizasyonel ve Operasyonel Sınırların Belirlenmesi

Kapsam 3 emisyonlarının doğru bir şekilde hesaplanabilmesi için şirketin organizasyonel ve operasyonel sınırlarını belirlemesi gerekir. Bu sınırlar, şirketin mülkiyet yapısı, finansal kontrolü ve operasyonel yetkileri çerçevesinde çizilir.

Şirketlerin organizasyonel sınırlarını belirlerken iki temel yaklaşımı kullanmaları mümkündür:

  1. Eşitlik Payı Yaklaşımı (Equity Share Approach): Bu yöntemde, şirket sahip olduğu hisse oranına göre emisyonlarını hesaplar. Eğer bir madencilik şirketi bir madenin %40’ına sahipse, bu madenin toplam emisyonlarının %40’ını Kapsam 3 altında raporlamak zorundadır.
  2. Kontrol Yaklaşımı (Control Approach): Bu yöntemde şirket operasyonel veya finansal kontrolüne göre emisyonlarını hesaplar. Eğer şirket bir operasyonu yönetiyor ve karar alma yetkisine sahipse, tüm emisyonlar Kapsam 1 veya Kapsam 2’de, aksi takdirde Kapsam 3’te raporlanır.

Özellikle madencilik sektöründe, birçok şirket ortak girişimler (JV – Joint Ventures) üzerinden çalışmaktadır. Bu nedenle, mülkiyet payına dayalı ve kontrole dayalı yaklaşımlar arasındaki farkları anlamak büyük önem taşır.

Baz Yılın Seçilmesi ve Yeniden Hesaplama Kriterleri

Şirketlerin sera gazı emisyonlarını zaman içinde takip edebilmesi için bir baz yıl (referans yıl) belirlemeleri gerekir. Baz yıl, şirketin emisyon azaltım stratejilerinin etkinliğini ölçmek için bir karşılaştırma noktası olarak kullanılır.

Baz yılın seçimi sırasında dikkat edilmesi gerekenler:

  • Normal operasyonları temsil eden bir yıl seçilmeli, olağan dışı olaylardan (örneğin, büyük ölçekli genişlemeler veya ekonomik krizler) etkilenmemiş olmalıdır.
  • Şirketler, önemli organizasyonel değişiklikler yaşandığında (örneğin birleşmeler, satın almalar veya metodoloji değişiklikleri) baz yıl verilerini yeniden hesaplamalıdır.

GHG Protokolü, baz yılın %5’ten fazla değişiklik gösteren emisyonlarda yeniden değerlendirilmesini önermektedir. Bu, özellikle madencilik gibi dinamik sektörlerde, büyük ölçekli yatırımlar veya operasyon değişiklikleri nedeniyle baz yıl verilerinin düzenli olarak gözden geçirilmesini gerektirir.

Kapsam 3 Emisyonlarında Çifte Sayım Sorunu

Kapsam 3 emisyonlarının raporlanmasındaki en büyük zorluklardan biri çifte sayım (double counting) riskidir. Bir şirketin Kapsam 3 emisyonları, aynı zamanda tedarikçisinin veya müşterisinin Kapsam 1 veya Kapsam 2 emisyonları olabilir.

Bu durum, bazı şirketlerin karbon ayak izlerini olduğundan daha yüksek göstermesine veya yanlış analiz yapmasına neden olabilir. Ancak, tedarik zinciri iş birlikleri ve standartlaştırılmış metodolojiler, çifte sayımın etkilerini azaltmada önemli rol oynar.

Özellikle madencilik sektöründe, tedarikçilerin emisyonlarını doğrulayan üçüncü taraf sertifikasyonları veya iş birliği içinde oluşturulan raporlama çerçeveleri ile çifte sayım riski en aza indirilebilir.

Önemlilik (Materiality) Değerlendirmesi

Şirketlerin Kapsam 3 emisyonlarını doğru yönetebilmesi için hangi emisyon kategorilerinin önemli (material) olduğunu belirlemeleri gerekmektedir. Bu analiz sırasında şu faktörler göz önüne alınmalıdır:

  • Toplam emisyon içindeki payı: Emisyonların %5 veya daha fazlasını oluşturan kategoriler genellikle önemli kabul edilir.
  • Risk ve düzenleyici baskı: Finansal, düzenleyici veya itibar riskleri taşıyan emisyon kategorileri daha yakından incelenmelidir.
  • Şirketin etkileme gücü: Şirket, belirli bir kategori üzerinde doğrudan etkiye sahip mi? Örneğin, tedarikçilerle yapılan anlaşmalar aracılığıyla azaltım hedefleri belirlenebilir mi?

ICMM rehberine göre madencilik şirketleri için en kritik Kapsam 3 emisyon kategorileri şunlardır:

  • Satın Alınan Mal ve Hizmetler (Category 1)
  • Sermaye Malları (Category 2)
  • Yakıt ve Enerjiyle İlgili Faaliyetler (Category 3)
  • Satılan Ürünlerin İşlenmesi (Category 10)

Bu kategorilerde daha kesin veriler toplanması ve doğruluk seviyesinin artırılması, madencilik şirketlerinin sürdürülebilirlik performanslarını artırmalarına yardımcı olabilir.

Altın Madenciliği ve Kapsam 3 Emisyonları

Altın madenciliği sektöründe Kapsam 3 emisyonlarının yönetimi, madencilik endüstrisinin sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşabilmesi için kritik bir konudur. Bu emisyonlar, şirketlerin doğrudan kontrolü dışında kalan ancak faaliyetleriyle bağlantılı olan sera gazı salımlarını içerir. Kapsam 3 emisyonları, tedarik zinciri, ulaşım, satın alınan mal ve hizmetler, sermaye malları ve nihai ürünlerin kullanım ömrü boyunca ortaya çıkan emisyonları kapsar. Bu nedenle, madencilik sektörü ve özel olarak altın madenciliği, değer zinciri boyunca emisyonlarını azaltma konusunda çeşitli zorluklarla karşı karşıyadır.

Madencilik Sektöründe Kapsam 3 Emisyonları

Genel madencilik sektörü, toplam sera gazı emisyonlarının büyük bir kısmını Kapsam 3 kapsamında raporlamaktadır. Sektörde faaliyet gösteren şirketler için, Kapsam 3 emisyonları genellikle Kapsam 1 ve Kapsam 2 emisyonlarına kıyasla çok daha büyük bir paya sahiptir. Bunun temel nedeni, madencilik faaliyetlerinin birçok farklı süreçten oluşması ve her aşamanın farklı emisyon kaynaklarını içermesidir.

Özellikle baz metaller ve endüstriyel mineraller üreten madencilik şirketleri, ürünlerinin aşağı akış (downstream) kullanımından kaynaklanan Kapsam 3 emisyonları nedeniyle yüksek karbon ayak izine sahiptir. Örneğin, demir cevherinden çelik üretimi veya boksitten alüminyum üretimi sırasında büyük miktarda enerji tüketildiği için, bu süreçlerde önemli seviyelerde Kapsam 3 emisyonları oluşur. Bu, madencilik şirketlerinin sadece kendi faaliyetlerinden değil, ürettikleri hammaddelerin işlenmesinden kaynaklanan emisyonlardan da sorumlu olduğu anlamına gelir.

Buna karşılık, altın madenciliği sektörü, genel madencilik sektörüyle kıyaslandığında daha farklı bir Kapsam 3 emisyon profiline sahiptir. Altın, çelik veya alüminyum gibi endüstriyel bir metal değildir ve üretildiğinde genellikle başka bir ürüne dönüştürülmez. Bunun yerine, altın çoğunlukla yatırım aracı olarak, mücevherat sektöründe veya elektronik bileşenlerde kullanılır. Bu nedenle, altın madenciliğinin Kapsam 3 emisyonlarının büyük bir kısmı yukarı akış (upstream) süreçlerinde, yani tedarik zincirinde ve üretim sırasında ortaya çıkar.

Altın Madenciliğinde Kapsam 3 Emisyonları

Altın madenciliği şirketlerinin Kapsam 3 emisyonları, büyük ölçüde yukarı akış faaliyetlerinden kaynaklanmaktadır. World Gold Council’e üye 14 altın madenciliği şirketi tarafından yapılan raporlamalara göre, Kapsam 3 emisyonlarının toplam emisyonlar içindeki payı %15 ile %77 arasında değişmektedir. Bu geniş varyasyon, şirketlerin faaliyet gösterdiği bölgelere, üretim süreçlerine ve operasyonel büyüklüklerine bağlıdır.

Altın madenciliğinde Kapsam 3 emisyonlarının en büyük kaynakları şunlardır:

  • Satın Alınan Mal ve Hizmetler (Kategori 1): Bu, Kapsam 3 emisyonlarının en büyük bileşenidir ve toplam emisyonların yaklaşık %50’sini oluşturur. Maden işletmeleri, kimyasallar (sodyum siyanür, hidroklorik asit vb.), patlayıcılar, ağır makineler, çelik yapı malzemeleri ve madencilik ekipmanları gibi birçok ürün satın alır. Bu ürünlerin üretimi ve taşınması büyük miktarda emisyon üretir.
  • Sermaye Malları (Kategori 2): Madencilik operasyonları için kullanılan makineler, araçlar ve tesislerin üretimi sırasında oluşan emisyonlardır. Sermaye malları genellikle büyük ölçekli karbon ayak izine sahiptir çünkü madencilik ekipmanları ve tesisleri üretim sırasında yüksek miktarda enerji tüketir.
  • Yakıt ve Enerjiyle İlgili Faaliyetler (Kategori 3): Satın alınan yakıtların rafine edilmesi ve taşınması sırasında ortaya çıkan emisyonlar, madencilik operasyonlarının enerji ihtiyacını karşılamak için kullanılan elektriğin üretimi ile ilişkilidir. Madencilik faaliyetlerinde yoğun enerji tüketimi olduğu için, bu kategori Kapsam 3 emisyonlarının önemli bir bileşenidir.
  • Ürünlerin İşlenmesi (Kategori 10): Altın madenciliğinde, üretilen altının rafinasyonu ve saflaştırılması sırasında karbon emisyonları oluşur. Özellikle elektrik şebekesi karbon yoğun olan bölgelerdeki rafineriler yüksek emisyon üretebilir. Altının geri dönüştürülme oranının yüksek olması, madencilik sonrası Kapsam 3 emisyonlarının diğer metallere kıyasla nispeten düşük olmasına neden olur.
  • Yatırımlar (Kategori 15): Bazı altın madenciliği şirketleri, ortak girişimler (Joint Ventures) veya bağlı kuruluşlar aracılığıyla ek yatırımlara sahiptir. Bu yatırımların operasyonları sırasında ortaya çıkan emisyonlar, ana şirket tarafından Kapsam 3 emisyonları altında raporlanmalıdır.

Altın Madenciliği İçin Kapsam 3 Emisyonlarının Önemi ve Yönetimi

Altın madenciliği şirketleri için Kapsam 3 emisyonlarının yönetimi, sürdürülebilirlik stratejilerinin önemli bir parçasıdır. Tedarik zincirinde şeffaflık sağlamak, tedarikçilerle ortak çalışmalar yapmak ve satın alınan malzemelerin emisyon yoğunluğunu azaltmak, bu sürecin iyileştirilmesine yardımcı olabilir.

Ayrıca, altın madenciliği şirketlerinin tedarikçileriyle iş birliği yaparak daha düşük karbon ayak izine sahip ürün ve hizmetleri tercih etmeleri, Kapsam 3 emisyonlarını azaltmada etkili bir yöntem olabilir. Örneğin:

  • Daha düşük karbonlu enerji kaynaklarına geçiş
  • Daha verimli madencilik ekipmanları kullanımı
  • Atık yönetimi ve geri dönüşüm süreçlerinin iyileştirilmesi

Bu çabalar, hem düzenleyici gerekliliklere uyumu sağlamak hem de yatırımcıların sürdürülebilirlik beklentilerini karşılamak için önemlidir. Daha şeffaf ve detaylı bir Kapsam 3 emisyon raporlaması, altın madenciliği sektöründe daha iyi kararlar alınmasını sağlayabilir ve sektörün uzun vadede düşük karbon ekonomisine geçişini hızlandırabilir.

Altın Madenciliği Kapsam 3 Emisyonlarının Muhasebeleştirilmesi ve Raporlanmasının Açıklığa Kavuşturulması

Altın madenciliği, doğrudan madencilik operasyonlarında (Kapsam 1 ve Kapsam 2) oluşan emisyonların yanı sıra, tedarik zinciri, ulaşım, enerji kullanımı ve nihai ürün işleme süreçlerinden kaynaklanan Kapsam 3 emisyonlarına da sahiptir. Kapsam 3 emisyonlarının doğru bir şekilde hesaplanması ve raporlanması, şirketlerin sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşmalarında büyük bir öneme sahiptir.

Bu süreç, şirketlerin daha şeffaf bir karbon ayak izi değerlendirmesi yapmalarına, yatırımcılarla etkili bir iletişim kurmalarına ve düzenleyici kurumlarla uyum içinde olmalarına olanak tanır. Ancak, Kapsam 3 emisyonları doğrudan kontrol edilemeyen ve karmaşık tedarik zincirleriyle bağlantılı olduğu için hesaplama süreci zorluklarla doludur. Bu bölümde, Kapsam 3 emisyonlarının detaylı muhasebeleştirme yöntemleri, kategori bazında analizler, maden ömrü boyunca değişen emisyonlar ve etkili raporlama yöntemleri ele alınmaktadır.

Toplam Kapsam 3 Sera Gazı Emisyonları

Altın madenciliği şirketleri için Kapsam 3 emisyonlarının toplam hacmi, şirketin değer zinciri boyunca oluşan emisyonların genel bir özetini sunar. Kapsam 3 emisyonları, doğrudan şirketin operasyonlarından kaynaklanmayan, ancak faaliyetleriyle bağlantılı olan tedarik zinciri, enerji üretimi, taşımacılık, sermaye malları, atık yönetimi ve nihai ürünün kullanım ömrü gibi süreçlerden meydana gelir.

Şirketlerin toplam Kapsam 3 emisyonlarını raporlarken dikkat etmesi gereken noktalar şunlardır:

  • Her Kapsam 3 emisyon kategorisinin toplam emisyonlar içindeki yüzdesinin açıkça belirtilmesi. Böylece hangi kategorilerin en büyük paya sahip olduğu net bir şekilde görülebilir.
  • Hariç tutulan kategorilerin net bir şekilde açıklanması ve bu kategorilerin neden raporlamaya dahil edilmediğinin gerekçelendirilmesi.
  • Önemlilik kriterlerinin (materiality) açıkça ifade edilmesi. Şirketlerin hangi Kapsam 3 kategorilerini neden önemli kabul ettiği detaylandırılmalıdır.
  • Veri kalitesinin belirtilmesi. Kullanılan veri setlerinin doğruluğu, tedarikçilerin sağladığı bilgilerin güvenilirliği ve hesaplamalar sırasında yapılan varsayımlar detaylandırılmalıdır.

Bu adımlar, yatırımcıların ve düzenleyici kurumların raporlanan Kapsam 3 emisyonlarını daha iyi anlamalarına yardımcı olabilir ve şirketlerin sürdürülebilirlik taahhütlerini daha güvenilir hale getirebilir.

Kapsam 3 Emisyon Kategorileri ve Altın Madenciliğindeki Etkileri

Altın madenciliği sektöründe Kapsam 3 emisyonlarının en büyük kaynağını yukarı akış (upstream) süreçler oluşturmaktadır. Yani, satın alınan mal ve hizmetler, sermaye malları ve enerji üretimiyle bağlantılı emisyonlar sektör için en kritik bileşenlerdir. Aşağıdaki kategoriler, altın madenciliği için en önemli Kapsam 3 emisyon kaynaklarıdır:

1. Satın Alınan Mal ve Hizmetler (Kategori 1)

  • Altın madenciliğinde kullanılan sodyum siyanür, hidroklorik asit, patlayıcılar, çelik yapı malzemeleri, makineler ve lastikler gibi girdiler önemli emisyon kaynaklarıdır.
  • Özellikle kimyasal girdilerin üretimi ve taşınması sırasında oluşan emisyonlar, toplam Kapsam 3 emisyonlarının en büyük bileşenlerinden biridir.
  • Daha düşük karbonlu malzemeler kullanarak ve tedarikçilerle iş birliği yaparak bu emisyonların azaltılması mümkündür.

2. Sermaye Malları (Kategori 2)

  • Madencilik ekipmanlarının, ağır iş makinelerinin ve altyapının üretimi sırasında ortaya çıkan emisyonlardır.
  • Büyük ölçekli madencilik projelerinde sermaye malları, Kapsam 3 emisyonlarının %20-30’unu oluşturabilir.
  • Madencilik ekipmanlarının enerji verimliliğinin artırılması, bu kategorideki emisyonları azaltmada önemli bir stratejidir.

3. Yakıt ve Enerjiyle İlgili Faaliyetler (Kategori 3)

  • Satın alınan yakıtların rafine edilmesi ve taşınması sırasında ortaya çıkan emisyonları içerir.
  • Madencilik sektöründe enerji ihtiyacının büyük bir kısmı dizel yakıt ve elektrik üretimi ile karşılanır.
  • Yenilenebilir enerji kaynaklarına geçiş, bu emisyonların önemli ölçüde azaltılmasını sağlayabilir.

4. Satılan Ürünlerin İşlenmesi (Kategori 10)

  • Altın, rafinasyon ve saflaştırma sürecinden geçerken enerji tüketimi kaynaklı emisyonlar oluşur.
  • Altının geri dönüşüm oranının yüksek olması, bu kategorinin karbon yoğunluğunu azaltmaktadır.
  • Daha düşük karbonlu enerji kaynaklarına sahip rafinerilerle çalışmak, bu emisyonları düşürmenin bir yoludur.

5. Yatırımlar (Kategori 15)

  • Altın madenciliği şirketleri, ortak girişimler (JV) ve bağlı kuruluşlar aracılığıyla yatırım yapmaktadır ve bu yatırımların emisyonlarının raporlanması gerekmektedir.
  • Sürdürülebilir yatırım politikalarının benimsenmesi, portföydeki karbon ayak izini düşürebilir.

Yıllık Raporlama ve Maden Ömür Döngüsü Emisyonları

Altın madenciliği sektöründe Kapsam 3 emisyonları yıllık bazda büyük dalgalanmalar gösterebilir. Bunun temel nedenleri şunlardır:

  • Madenin inşaat aşaması, büyük ölçekli altyapı çalışmaları nedeniyle yüksek Kapsam 3 emisyonları üretebilir.
  • Üretim aşamasında emisyonlar genellikle istikrarlı bir seviyeye ulaşır, ancak yeni makine alımları veya büyük sermaye yatırımları dönemlerinde artış görülebilir.
  • Madenin kapanma aşamasında rehabilitasyon çalışmaları, ek emisyonlara yol açabilir.

Şirketler, bu dalgalanmaları açıklamalı ve maden yaşam döngüsüne bağlı olarak hangi yılların istisnai olduğunu belirtmelidir.

İletişim ve Şeffaflık Stratejileri

Altın madenciliği şirketleri için Kapsam 3 emisyonlarını paydaşlarla nasıl iletişim kuracaklarını belirlemek büyük bir zorluktur.

  • Şirketler, Kapsam 3 emisyon hesaplamalarındaki belirsizlikleri açıkça ifade etmelidir.
  • Şeffaf bir raporlama stratejisi, yatırımcı güvenini artırabilir ve sürdürülebilirlik konularında şirketin itibarını güçlendirebilir.
  • Şirketler, tedarik zinciri ortaklarıyla nasıl iş birliği yaptıklarını ve emisyon azaltım planlarını detaylandırmalıdır.

NOT: Bu yazı Dünya Altın Konseyi tarafından yayımlanan “Altın Madenciliğinde ve Kapsam 3 Emisyonlarının Muhasebesi ve Raporlanması” isimli rapordan yararlanılarak hazırlanmıştır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir