Türkiye Sürdürülebilirlik Raporlaması Standartları’nda SASB Standartları’nın Kullanımı
Sektöre özgü raporlama gereksinimleri, sürdürülebilirlikle ilgili bilgilerin daha etkili ve anlamlı bir şekilde sunulmasını sağlar. Farklı endüstriler, sürdürülebilirlik açısından farklı sorunlarla karşı karşıya kaldığından, sektöre özgü açıklamalar oldukça kullanışlıdır. Örneğin, enerji sektöründe faaliyet gösteren bir şirket için karbon emisyonları kritik bir öneme sahipken, gıda sektöründe faaliyet gösteren bir şirket için su kullanımı ve tarımsal sürdürülebilirlik daha önemli olabilir. Bu nedenle, sürdürülebilirlik ile ilgili önemli konular sektörlere göre değişiklik gösterir. Kamu Gözetim Kurumu tarafından yayımlanan ve SASB standartlarından yararlanılarak hazırlanan “TSRS-2’nin Sektör Bazlı Uygulanmasına İlişkin Rehber” ile Türkiye Sürdürülebilirlik Raporlaması Standartları’na göre raporlama yapacak şirketlerin kendi sektörlerine özgü önemli konuları raporlaması isteniyor.
a. Sektöre Özgü Açıklamalar Neden Önemli?
Yatırımcılar, şirketleri ve portföylerini değerlendirirken genellikle sektör ve sanayi bazlı analizler yaparlar. Bu, yatırım kararlarının daha bilinçli bir şekilde verilmesini sağlar. Örneğin, bir yatırımcı, otomotiv sektöründe faaliyet gösteren bir şirketin elektrikli araçlara geçiş stratejisini ve karbon ayak izini dikkate alırken, bir teknoloji şirketinde ise veri merkezlerinin enerji verimliliği gibi konuları değerlendirebilir. Bu, yatırımcıların ilgili sektöre göre doğru soruları sormasına ve beklentilerini belirlemesine yardımcı olur.
Şirketler, sektöre özgü raporlamalar sayesinde kendi iş süreçlerine en uygun bilgileri paylaşabilir. Örneğin, bir tekstil şirketi, üretim süreçlerinde kimyasal kullanımını ve çevreye olan etkisini vurgularken, bir madencilik şirketi, faaliyetlerinin biyolojik çeşitlilik üzerindeki etkilerini raporlayabilir. Bu sayede, şirketler gereksiz bilgiler yerine, iş modelleriyle daha uyumlu ve hedef odaklı bir raporlama yapabilirler. Bu da hem şirket için hem de yatırımcılar için daha verimli bir süreç yaratır.
Sektöre özgü raporlama, aynı zamanda maliyetleri azaltır ve gereksiz bilgileri ortadan kaldırır. Şirketler, sadece kendi sektörlerine dair en kritik sürdürülebilirlik konularını ele alarak raporlamaya odaklandığında, hem daha az zaman harcar hem de daha maliyet etkin bir süreç yürütür. Örneğin, teknoloji sektöründe faaliyet gösteren bir şirket, plastik kullanımını raporlamak zorunda kalmazken, ambalaj sektöründe faaliyet gösteren bir şirketin plastik atık azaltımına dair detaylı bilgi sunması beklenebilir.
Uluslararası Finansal Raporlama Standartları (IFRS) kapsamında S2 standardı, sektöre özgü açıklamaların sağlanmasını gerektirir, ancak bu açıklamalar zorunlu olmaktan ziyade rehberlik amaçlıdır. Bu, şirketlerin sektöre özgü göstergeleri bir referans noktası olarak kullanabileceği ancak esnek davranabileceği anlamına gelir. Bununla birlikte, finansman yoluyla oluşan emisyonlarla ilgili açıklamalar bir istisna oluşturur ve bu tür bilgiler zorunlu olarak sunulmalıdır. Örneğin, bir bankanın, finanse ettiği projelerin karbon emisyonlarını açıklaması gereklidir.
Uluslararası Sürdürülebilirlik Standartları Kurulu (ISSB), gelecekte sektöre özgü metriklerin zorunlu hale getirilmesi niyetinde olduklarını belirtmiştir. Bu, belirli bir sektör için önemli olan sürdürülebilirlik göstergelerinin zaman içinde daha standart hale geleceğini göstermektedir. Örneğin, enerji sektöründeki şirketler için yenilenebilir enerjiye geçiş planları, tarım sektöründeki şirketler için ise su yönetimi ve toprağın korunması gibi metrikler zorunlu hale gelebilir.
b. SASB Standartları Nedir?
SASB (Sürdürülebilirlik Muhasebe Standartları Kurulu) Standartları, farklı endüstrilerdeki şirketlerin sürdürülebilirlik performanslarını daha etkili ve şeffaf bir şekilde raporlamalarına yardımcı olmak için geliştirilmiş bir dizi standarttır. Bu standartlar, dünya genelinde birçok sektör için özel olarak hazırlanmıştır ve şu anda 77 farklı sektöre yönelik raporlama standartları mevcuttur.
SASB Standartları, bir endüstride faaliyet gösteren şirketlerin finansal performansları üzerinde en fazla etkiye sahip olan sürdürülebilirlik faktörlerini belirlemelerine rehberlik eder. Örneğin, enerji sektöründeki bir şirket için karbon emisyonları kritik bir konu olabilirken, tekstil sektöründeki bir şirket için su kullanımı ve atık yönetimi daha önemli olabilir. SASB, bu sektörel farklılıkları göz önünde bulundurarak, her bir sektör için en önemli sürdürülebilirlik unsurlarını belirler.
Bu standartlar, piyasa geri bildirimlerine dayalı, şeffaf bir süreçle geliştirilmiştir. SASB Standartları’nı kullanarak raporlama yapan şirketler, yatırımcılar ve diğer sermaye sağlayıcılarına karşı daha net ve anlaşılır bilgiler sunar. Dünyada 80’den fazla ülkede yaklaşık 3.500 şirket, SASB Standartları’nı kullanarak sürdürülebilirlik performanslarını raporlamaktadır. Bu sayede, yatırımcılar ve diğer paydaşlar, farklı şirketler arasında karşılaştırma yaparak daha bilinçli kararlar verebilirler.
Sonuç olarak, SASB Standartları, şirketlerin sürdürülebilirlik performanslarını daha açık ve doğru bir şekilde raporlamalarını sağlar ve bu da hem şirketlere hem de yatırımcılara fayda sunar. Bu standartlar, sürdürülebilirlik ile ilgili konuların şirketlerin gelecekteki finansal başarılarını nasıl etkileyebileceğini daha iyi anlamamıza yardımcı olur.
c. SASB Standartları Hangi Sektörleri Kapsar?
Sürdürülebilir Sanayi Sınıflandırma Sistemi (SICS), SASB Standartları’nı geliştirmek için oluşturulmuş bir sistemdir. Bu sistem, her endüstrinin kendine özgü sürdürülebilirlik riskleri ve fırsatları olduğunu kabul eder ve bu risklerin, o sektörün finansal performansını nasıl etkileyebileceğini anlamaya yönelik standartlar sunar. SICS, ekonomik döngüler veya gelir akışları yerine, sektörel sürdürülebilirlik ile ilgili ortak risk ve fırsatlara göre şirketleri sınıflandırır.
SICS, 11 ana sektörde faaliyet gösteren şirketleri kapsar ve bu sektörler altında 77 sektöre özgü sürdürülebilirlik standartları sunar. Bu 11 ana sektör, birçok farklı endüstriyi kapsayarak her birinin karşılaştığı sürdürülebilirlik zorluklarına göre özel raporlama standartları sağlar. Örneğin, Tüketici Ürünleri sektörü, plastik ambalaj kullanımı ve atık yönetimi gibi konularla ilgilenirken, Enerji ve Doğal Kaynaklar sektörü daha çok karbon emisyonları ve su tüketimi gibi konulara odaklanır.
SICS’in kapsamına giren sektörler arasında Gıda ve İçecek, Finans, Sağlık, Teknoloji ve İletişim ve Ulaşım gibi geniş bir yelpazede endüstriler yer alır. Örneğin, Sağlık Sektörü‘nde, ilaç ve biyoteknoloji firmalarının çevresel etkileri ve hastaların güvenliği gibi sürdürülebilirlik konuları öne çıkarken, Finansal Sektör ise sosyal sorumluluk yatırımları ve etik finansman politikaları gibi faktörlere odaklanır.
SICS sistemi, yatırımcıların şirketleri daha iyi karşılaştırabilmesi ve analiz edebilmesi için tasarlanmıştır. SICS ayrıca şirketlerin sadece finansal performanslarını değil, aynı zamanda sürdürülebilirlik hedeflerine nasıl ulaştıklarını da dikkate alır. Yenilenebilir Enerji ve Alternatif Enerji gibi sektörler ise karbon ayak izini azaltmaya yönelik büyük fırsatlar sunar. Bu sektörler, sürdürülebilir enerji çözümlerinin geliştirilmesine katkıda bulunur.
ISSB (Uluslararası Sürdürülebilirlik Standartları Kurulu) da SICS’i kullanmanın yatırımcıların şirketleri analiz etme ve karşılaştırma yeteneğini en iyi şekilde kolaylaştırdığı görüşündedir. Böylece, yatırımcılar için sürdürülebilirlik faktörlerine göre daha net ve karşılaştırılabilir bilgiler sağlanmış olur. Bu sınıflandırma sistemi, SASB Standartları’nın geliştirilmesinde önemli bir rol oynar ve gelecekte daha fazla iyileştirme yapılması planlanmaktadır.
Sonuç olarak, SICS sistemi, sürdürülebilirlik açısından her sektöre özel rehberlik sağlar ve şirketlerin bu doğrultuda daha etkili raporlama yapmasına olanak tanır.
ç. Adım Adım SASB Kullanımı
- İlgili Sektör Standartlarını Belirleyin: İlk olarak, şirketin faaliyet gösterdiği sektöre uygun SASB standartları tespit edilir. Bu standartlar, sektörün spesifik risk ve fırsatlarını anlamak için önemli bir araçtır.
- İlgili Raporlama Konularını Belirleyin: Her sektörde farklı sürdürülebilirlik konuları ön plandadır. Şirketin karşılaşabileceği çevresel, sosyal ve yönetim (ESG) riskleri bu aşamada tanımlanır. Örneğin, enerji sektöründe karbon emisyonları önemli bir konu iken, teknoloji sektöründe veri güvenliği daha kritik bir risk olarak ön plana çıkabilir.
- İlgili Performans Metriklerini Belirleyin: Şirket, hangi göstergeleri raporlayacağını seçmelidir. SASB, her sektör için uygun performans metrikleri önerir. Bu göstergeler sayesinde şirket, sürdürülebilirlik performansını ölçebilir ve raporlayabilir.
- Teknik Protokollerle Açıklamaları Geliştirin: Belirlenen metriklere uygun olarak, raporlama yapılacak konular detaylandırılır ve teknik protokollerle desteklenir. Bu, raporların doğruluğunu ve tutarlılığını sağlar.
d. SASB Yatırımcılar İçin Ne Anlama Geliyor?
Son yıllarda, sürdürülebilirlik ve çevresel, sosyal ve yönetişim (ESG) kriterleri yatırımcılar için finansal bilgiler kadar önemli hale geldi. Yatırımcılar, yalnızca bir şirketin kâr-zarar tablolarını değil, aynı zamanda uzun vadeli başarı ve risk yönetimi için şirketin çevresel etkilerini, sosyal sorumluluklarını ve yönetişim yapısını da incelemek istiyorlar. Bu doğrultuda, yatırımcılar için güvenilir ve bağlama oturmuş ESG verilerine erişim ihtiyacı artmıştır.
Ancak ESG ile ilgili verilerin çeşitliliği ve çokluğu, hem yatırımcılar hem de şirketler için bir sorun yaratabiliyor. Yatırımcılar, çoğu zaman bağlamından kopmuş, çok fazla detay içeren ESG bilgileri ile karşılaşıyorlar. Bu bilgi karmaşası, yatırım kararlarının sağlıklı bir şekilde alınmasını zorlaştırıyor ve doğru kararlar almak için gerekli olan kritik bilgilerin gürültü içinde kaybolmasına neden oluyor. Ayrıca, yatırımcıların taleplerine yanıt vermek için çok fazla veriyi toplamak ve raporlamak, şirketler için de ciddi maliyetlere yol açabiliyor.
Tam da bu noktada, sürdürülebilirlik raporlaması standartlarının önemi ortaya çıkıyor. SASB (Sürdürülebilirlik Muhasebe Standartları Kurulu) gibi standartlar, hangi ESG bilgilerinin gerçekten önemli olduğunu belirleyerek hem yatırımcılar hem de şirketler için bu sorunu çözmeye yardımcı oluyor. SASB, yatırımcılar için maddi (material) olan ve karar alma süreçlerini doğrudan etkileyen ESG faktörlerini önceliklendiriyor. Bu sayede yatırımcılar, şirketlerin finansal ve operasyonel başarıları üzerinde en büyük etkiye sahip sürdürülebilirlik faktörlerine odaklanabiliyor.
Şirketler ise SASB standartlarına uygun raporlamalar yaparak, gereksiz verileri ortadan kaldırıp, en önemli bilgileri daha verimli bir şekilde sunabiliyorlar. Bu, sadece maliyetleri düşürmekle kalmıyor, aynı zamanda yatırımcılarla daha anlamlı ve güvenilir bir iletişim kurmalarını sağlıyor. Sonuç olarak, SASB’nin sunduğu sektöre özgü sürdürülebilirlik raporlama standartları, yatırımcılar ve şirketler arasındaki bilgi boşluğunu kapatıyor ve hem sürdürülebilirlik hem de finansal başarı açısından değer yaratıyor.
Bir yanıt yazın